DOĞRUYU KONUŞMAK GEREKİRSE
Hangi işi yaparsak yapalım öncelikli olarak dürüst davranmak zorundayız, yiğidi öldüreceğiz ama hakkını da vereceğiz. Muhatabımız düşmanımız dahi olsa doğru neyse onu söyleyeceğiz aksi halde zulmetmiş oluruz. Gazetecilik mesleği toplumu aydınlatma mesleğidir, bir şeyi yazarsınız toplum onu okuyunca hah bu böyle der geçer, ondan sonra siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın, isterseniz elli tane tekzip yazın nafiledir. Zaten bu mesleğe girme nedenim de bu tür olayları bizatihi yaşamış olmamdır. Adamlar ellerine alıyorlar kalemi, kafalarına göre yazıp, çiziyorlar; muhataplarının ellerinde basın olmayınca adamcağızlar mahkemeden tekzip kararı alıp yayınlatana kadar aylar geçiyor. Ondan sonra o tekzip yayınlansa ne olur yayınlanmasa ne olur. Şimdi bu yazıyı okuyanların bir kısmı diyecek ki sen de yapıyorsun aynı şeyi… Ben bugüne kadar yaptığım hiçbir haberden yalan olduğu için veya iftira olduğu için ceza almadım. Sadece eleştiri sınırını aştığım için mahkeme adama hakaret ettin dedi, ona da saygı duyarım. Herkesin bir ölçüsü var, hakimin de takdir hakkı var. Bu yazı bana göre hakarettir derse diyecek bir şeyimiz yok. Ama yasal olarak şahitsiz, delilsiz Sadece dinlemelerden yola çıkıp, kanunun tek başına delil saymadığı delillerle insanlara şantaja teşebbüsten ceza verirseniz buna asla saygı duyulmaz. Her neyse konumuz da bu değil zaten. Konumuz nedir derseniz, son günlerde bazı basın yayın kuruluşlarında Kayınçomla ilgili çıkan haberler canımı sıktı. Neden canını sıktı çok mu seviyorsun kayınçonu derseniz, mesele sevmek veya sevmemek değil, mesele doğruyu Allah için konuşmaktır. Bu aile ile akrabalığı olan birisi olarak konuyla ilgili kamuoyunu aydınlatma zaruretim olduğunu düşündüğümden bugün bu konuyu yazama gereği duydum.
Köktaş sülalesi geniş bir sülaledir. İnsanlarının büyük bir kısmı İslami yaşantıya önem veren, namuslu insanlardır. Aile seksenli yıllardan önce CHP’ye meyilli bir aile idi ancak merhum Lütfi Göktaş’ın MSP’den milletvekili seçildiği günden itibaren aile Milli Görüş çizgisinin dışına çıkmamış bir ailedir. Ailenin Samsun’a taşınmasında liderliği kayınpederim yapmıştır. Kayınpederim daha sonra kardeşlerinin birisi hariç tamamını Irmaksırtı’na almış, orada ikamet ettikten sonra işleri ile uğraşmaya başlamışlardır. Onlar Samsun’a geldikten sonra ailenin ikinci derecedeki akrabaları da gelmeye başlamışlar ve onlarda Irmaksırtı’na yerleşmişlerdir. Son günlerde Kayınçomla ilgili yapılan haberlerde konu edilen olayın kahramanı ailenin ikinci derecede akrabası olan bir delikanlı olup, kayınçomun yeğeni filan da olmadığı açıkça ortada olmasına rağmen, sanki öz yeğeniymiş gibi haber yapılması gerçekten üzücü bir durum. Zira çocuğun babası olan arkadaş da dürüst, halim selim bir insan ki görseniz bu adamdan böyle bir evlat nasıl doğmuş dersiniz. Ama peygamberlerin dahi evlatları onlara asi olmuş ise bu tür vakaların olması da doğaldır.
Siyaset yapan insanlar ya da toplumda ön planda olan bizim gibi gazeteciler veya iş adamları bu tür sıkıntılarla sürekli karşılaşabilirler. Mesela bazı ahlak fukaraları 24 saat bizi yazıp çiziyorlar. Hamdolsun toplum onları da tanıyor, bizi de tanıyor da kimse onlara inanmıyor. Ama elimizde bu gazete olmasaydı inanın işimiz haraptı. Siyaset yapan insanların akrabalarının yaptıkları yanlışları onlara maledip efendim yeğeni şunu yapmış, akrabası bunu yapmış demek gerçekten çok büyük bir haksızlıktır. İnsan biraz Allah’tan korkar, biraz da kuldan utanır. Böyle bir haberi yaparken olayın faili olan kişinin vekilin nesi olduğunu araştırıp öyle yapmalı. Soyadı Köktaş olan herkes vekilin yeğeni ise o zaman benim eşimin soyadı da Köktaş onu da öz kardeşi olarak haber yapsınlar, olur mu?
Ben bu gazeteyi kurduğum günden bugüne dek Kayınçomun aleyhinde yüzlerce haber yaptım, onlarca da davamız oldu. Ama yaptığım haberlerin hiç bir tanesinde belden aşağıya vurmadım; Kayınçom vurdu derse hodri meydan gelsin konuşalım. Yaptığı ticaretle uğraştım, siyasetteki hatalarını yazdım ama asla belden aşağıya aileyi rencide edici bir haber yapmadım. Kaldı ki bu aile benim öğleden sonraları!.... akrabalık bağım olan bir aile olmasına rağmen ben Kayınçomla ilgili her türlü olumsuz haberleri yapmaktan geriye kalmadım. Şimdi birileri şunu diyebilirler, mademki öyle son zamanlarda niye yapmıyorsun… İzin verin onu da izah edeyim. Ben Osman Çetinkaya’nın il başkanlığı kongresinde O’nun tavırlarındaki tutarsızlıkları görünce Kayınçoma destek vermiştim ama yine de bir araya gelip iki kelam dahi etmedim. Ne zaman ki şu meşhur Adil Öksüz olayı tezgahlandı, baktım ki bu insanlara büyük oyun oynanıyor anında olaya müdahil olup, doğru olan yerde durdum. Hiç sevmediğim Yeşilyurt ailesine dahi destek verdim. Neden verdim çünkü adamlar haklıydı da ondan. Şimdi bu olay da tamamen siyasi bir tezgâh. Üzülerek ifade etmek gerekirse işin arkasında yine bazı siyasetçiler var. Kayınçoma vurmak isteyenler, O’nun siyasi hayatını bitirmek isteyenler adam gibi eksiklerini söylesinler ben de onlarla beraber olayım ama sırf adamın itibarını zedelemek için ikinci derecede bir akrabasının yaptığı hatayı O’nunla ilişkilendirmenin çok büyük bir vicdansızlık olduğunu da unutmayalım. Biz hatayı asla savunmuyoruz ama hatayla ilişkilendirilen siyasetçinin bu konuda en ufak bir günahı olmadığı halde ona bu isnatları yapmanın en hafif tabiriyle vicdansızlık olduğunu unutmayalım. Doğruları konuşmak gerekirse bu böyledir, biz böyle olduğuna şehadet ederiz. Ama aksini iddia edenler iddialarını ispat edemez iseler -ki bana göre etme imkanları da yok- inanın çok kötü vebaldedirler. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.