DURMAK YOK...
DURMAK YOK KALDIĞIMIZ YERDEN YOLA DEVAM
Hiçbir siyasi partinin, cemaatin, yardım kurumun, tasavvuf erbabının düşmanı olmadığımız gibi, Allah'a ve ahret gününe inanan herkesi kendimize dost kabul etmekle kalmayıp, onlara elimizden gelen desteği de veririz. Ancak bu saydığımız kurumların içerisine sızmış olan art niyetli insanları topluma tanıtmak da bizim en temel görevlerimiz arasında olduğunu bilmenizde yarar var. Osmanlı Devleti'nin son döneminde ilim erbabının askerden muaf tutulması hakkını alabilmek adına eline emsile (Arapça dilbilgisi kitabı) kitabını alan yollara düşüp, yıllar yılı bu kitabı okuma numarası ile askerlikten yırtan üçkağıtçılar gibi siyasi partilerin ve cemaatlerin içerisine giren art niyetli insanları ayıklama adına yaptığımız yayınlar bu kurumlara düşmanlıktan ziyade bilakis destek olmak, zarar görmelerine engel olmak adına yapıldığını bilmelerinde yarar olduğu kanaatindeyim.
Dünkü yazımda da belirttiğim gibi amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Dünkü yazımda ziyaretimize gelen Kızılay heyeti ile ilgili yazdıklarım arkadaşlara yeterli gelmemiş, yasal yollara müracaat edeceklerini ifade etmişler, keşke yapsalar da bizde kalan haberlerimizi tamamlamış olsak zira aman dileyene al kaldırma gibi bir adetimiz olmadığından arkadaşlarımızın gelip, olaylarla ilgili yaptıkları sunumları dinledik, kaldı ki dinlediklerimizden ikna olma şansımız yoktu, zira yaptığımız haberlerin tamamı belgelere dayalı haberler idi. İşin enteresan tarafı adamlar gelince yapmadığımız haberlerle ilgili bazı bilgiler verince onlar hemen gidip, ilgilileri telefonla arayıp, tedbir almışlar. Bu arkadaşlarımız bizim bu işlerdeki maharetimizi bilmediklerinden aradıkları kişilerin telefon numaralarının bizde olduğunu, olayın mahkemeye intikal etmesi durumunda o konuşmaların tespit edileceğini unutmuş durumdalar. Adamların iyi niyetli olduklarını yazma nedenim onurlarının rencide olmaması idi, ancak mahkeme kararı ile iki yıl on bir ay ceza almış bir adamla ilgili bu şehrin en temiz adamıdır, siz bakmayın hakimin verdiği cezaya demeleri gerçek niyetlerini ortaya koymaktadır.
Ben insan olarak Kızılay kurumunun daha fazla yıpratılmaması adına üzerime düşeni yaptım, ancak bu arkadaşlar bu iyi niyetimize rağmen olayı farklı boyutlara taşımış olmaları kendilerinin iyi niyetinden şüphe etmemize neden olmuştur. Bu nedenledir ki bugün kaldığımız yerden haberlerimize devam etme kararı aldık. Adamlar dün yanımıza geldiklerinde iyi niyetlerine güvenip onlara gösterdiğimiz belgelerle ilgili gidip yeniden evrak tanzim edip, bizzat beni arayıp evraklarla ilgili cevap vermek istediklerini söylemiş olmaları çok ama çok acı bir durum. Bu zavallı insanlar yaptıkları pek çok işin delillerinin elimizde olduğunu bilmemeleri gerçekten şaşılacak bir şey. Şimdi yayınlamadığımız evrakları da yayınlamak sureti ile olayın vahametinin hangi boyutta olduğunu sizlerle paylaşacağız. Bir örnekle olayı açıklamak gerekirse bana kumbaralarda toplanan paralarla ilgili bilgisi olmadığını, bunu kendi altını oymak için birilerinin yapmış olabileceğini söyleyen Sayın Başkan bu kumbaraların Türkiye genelinde toplanmış olmasına rağmen Samsun'da halen daha olmasının nedenini nasıl izah edecek? Yetmedi Kızılay kampının ihaleye verilmesi olayında komisyonda olmamasına rağmen yerine imza atılan şahsın durumu ne olacak? Yetmedi Gençlik Kampı'nın şezlongları kiraya verilip paraları alındığı halde resmi kayıtlarının olmamasını nasıl izah edecek? Yetmedi Mustafa Keskin'in almış olduğu hapis cezası ile ilgili mahkeme kararında Mustafa Keskin'le ilgili verilen kararda sorulan sorulara verdiği kaçamak cevaplar ifadesinden ne anlıyorsunuz? Yetmedi hapiste olan vatandaşa sekiz kez sevk imzalayıp, veren adamı yönetim kurulunda tutmanın ne anlama geldiğini bana izah eder misiniz?
Bu arkadaşlarımızın gerçekten çok toy olduklarını gerek elimdeki evraklardan, gerekse yaptığım görüşmelerden çok rahat bir şekilde anladım. Sırf adamların onuru zedelenmesin diye yazdığımız yazıyı geri adım atmak gibi değerlendiren bu arkadaşlarımızın şimdiki yapacağımız haberlere ne cevap vereceklerini de tahmin edebiliyorum. Önceki gün bana verdiği bilgide Kızılay'a ait olan röntgen cihazının nasıl ortadan kaybolduğunu anlatırken Gazi Devlet Hastanesi'ne devredildiğini belirtmişti, ancak bu cihazların iki tane olduğunu ve birisinin Gazi Devlet Hastanesi'ne devredildiğini, diğerinin ortalıkta olmadığını bildiğimden haberi yoktu. İşin en ilginç yanı bu arkadaşlarımızın hararetle bu evrakları kimin verdiğini araştırıp, bu olayı çözmeye çalışmalarıdır. Madem ki dürüstsünüz kendinize güveniyorsunuz o zaman yapmanız gereken evrakları vereni araştırmak mı, yoksa evrakların doğruluğunu veya yanlışlığını ispat etmek mi? Allah yanlış yapanları ıslah etsin temennisiyle kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.