Eğitim iş bulmak için mi yoksa ...
Eğitim iş bulmak için mi yoksa işinde başarılı olmak için mi gerekli
Daha yakın bir zamana kadar, hatta şu anda bile bazı aileler çocuklarını iyi bir iş bulabilmek amacı ile okutmakta, gelişen dünyada, toplumların eğitim düzeylerinin günden güne arttığı günümüzde eğitim nerede ise her insanın olmazsa olmazı haline gelmiştir.
Büyüklerimizin büyük bir bölümü çocuklarını iyi bir gelecekleri olsun, ekonomik sıkıntıları olmasın, makam, mevki sahibi olsunlar diye okuturken, bir yandan da eğitimli insanlarla evlenip, hem ekonomik açıdan, hem kültürel açıdan rahat ve seviyeli gelecekleri olsun diye okutmuşlardır. Günümüz bilgi çağında ise, durum değişmiştir. Ticaret yapacak insanlar da, siyaset yapacak insanlar da, bürokraside çalışacak insanlar da eğitimli olmak mecburiyetindedirler.
Büyük çaptaki işletmelerin sahiplerinden tutun da, profesyonel yönetici olmak isteyenlere varıncaya kadar belli seviyeye ulaşmak isteyen herkes, eğitimli olmanın mücadelesini verirken, bir yandan da en az bir yabancı dil bilmenin gereğine inanarak yurt dışı, yurt içi eğitimle bu açığı kapatmaya çalışmaktadır. Günümüzde ticareti, hakkını vererek yapmak isteyen her insanın mutlaka belli bir eğitim düzeyine ihtiyacı vardır. Örneğin Gözlükçülük yapmak istiyorsanız optisyenlik okulundan mezun olmanız gerekiyor. Kendinize ait bir mülkünüzde özel dershane, yurt, etüt merkezi veya sürücü kursu gibi ticari eğitim kurumları açmak istiyorsanız, üniversite mezunu olmanız yetmiyor, bir de pedagojik formasyon almanız gerekiyor ki, kendi iş yerinizde amir olabilesiniz. Aksi halde o vasıflara sahip birisini bulup, müdür olarak atadıktan sonra iş yeri açma ruhsatı alabilirsiniz. Sizin anlayacağınız, eğitim düzeyiniz yeterli değil ise kendi iş yerinizde bir başkasının amir olmasına rıza gösterip, işi onun eli ile yürütmek zorundasınız.
Bir de ekonomik imkânları, belli bir düzeyin üzerinde olmasına rağmen, kültürel alt yapısı yeterli olmayan iş adamları vardır. Bu insanlar her ne kadar kendilerini yetiştirmeye çalışsalar da zaman zaman yaptıkları hatalar, kendilerini zor durumda bırakıp ve toplum karşısında mahcup olmakla baş başa kalırlar. Ellerindeki maddi imkânların her kapıyı açacağını sanan bu insanlar, paranın her şey olduğunu sanıp, insanları küçük görmeye kalkarlar, adab, erkân, usul bilmediklerinden, başları beladan kurtulmaz. Bu tür insanlara bizim Yunus, "Köylü" diyor. Ancak bana göre köylülük, insanın doğum yerinden ziyade bilgi birikimi, görgüsü, karakteri, şahsiyeti ile alakalı bir olaydır. Nice şehirde doğan, görgüsüzlüğü köylülerden çok daha geride olan insanlar vardır, nice köyde doğmuş görgülü, karakterli, şahsiyetli insanlar vardır.
Görgülü insan okudukça, zengin oldukça mütevazı olmasını bilen insandır, insanları hor ve küçük gören insanlar hiçbir zaman görgülü insan olamazlar. İmam Gazali Hazretleri "Olgun kişi, büyüdükçe küçülmesini bilen insandır buyurmuşlardır. İnsanları köylü, şehirli, şuralı, buralı ayrımına tabi tutmak hem inancımızın, hem de insanlığın yasakladığı davranışlardır.
İşte bu saydığımız nedenleri üst üste koyduğumuzda karşımıza çıkan tabloda, insanların iş bulmak veya makam, mevki sahibi olabilmek için değil, kültürlü olmak, yaptığı işin hakkını vermek veya topluma yararlı insan olabilmek için okumaya, eğitime, öğretime ihtiyacı olduğunu daha iyi idrak ediyoruz. İnandığımız değerlerde, "Beşikten mezara kadar ilim okuyun" denmesinin sırrı da bu olsa gerek.
İlmi öğrenip, gereğini yapmamak ise, Yüce kitabımızın tarifi ile sırtında kitap taşıyan eşeklere benzetiliyor. Öncelikli olarak öğrenmek zorunda olduğumuzu bilmek zorundayız, ardından ise öğrendiklerimiz ile amel etmek zorundayız. Aksi halde hem dünyada, hem ahirette mutsuz olacağımızı unutmamalıyız. Yüce Mevla'dan öğrendiklerimizle amel etmeyi niyaz ediyor, mutlu pazarlar temenni ediyorum. Hoşçakalınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.