ENTERESAN BİR DOSYA GELDİ
Normal şartlarda köşe yazılarım gazetenin bayideki satışı ve abone dağıtımı dışında İnternet ortamından günlük ortalama 1500 okunma oranına sahipti. İki gün yazı yazmayınca bu rakam 3000 leri buluyor, bu oran yazının önemine göre artıp eksilebiliyor. Şayet günlük konularla ilgili yazıyorsak ikiye hatta üçe katlanıyor. Kültür, edebiyat veya dini motifli yazılarda ise yarı yarıya gerileyebiliyor. Örneğin iki gün önce yazdığım yazı 4563 sayısına ulaşmış, OMÜ Vakfı ile ilgili yazdığım yazı 5880 lere çıkmış, dün yazdığım yazı da bu yazıyı yazarken henüz siteye konmasından üç dört saat geçmiş olmasına rağmen 1500’lere vurunca bugün de yazı yazmak zorunda olduğumu düşündüm. Şunu unutmayın, nasıl ki ticarette arz talep dengesi vardır habercilikte de aynı şekilde okunma oranları doğrultusunda sürekli yeni haberler yazma mecburiyeti hâsıl oluyor. Biz köşe yazılarını yazdığımızda okunma oranlarına göre yenisini yazarız. Şayet istediğimiz oranda okunmamış ise ara veririz. Ancak benim bunun dışında farklı bir mazeretim var. Dört tane iş kolumuz var. Yurt, inşaat, tavuk işleri ve gazete işlerine bir de matbaanın sıkıntıları ilâve olunca inanın yazı yazmaya fırsat bulamıyoruz. Ama şu hassas dönemde siz değerli okurlarımızı daha sağlıklı bilgilendirmek ve üzerimizdeki vebalin sorumluluğunda olarak daha sıklıkla köşe yazmak zorunda olduğumuzu düşünerek elimden geldiği sıklıkta yazı yazmaya gayret ediyorum.
Gazeteyi kurduğumuz günden itibaren yaptığımız yayınlar nedeniyle sürekli olarak okurlarımızdan belge gelmekte. Bu belgelerin bir kısmı isimsiz olduğu gibi bir kısmında da isim olmasına rağmen bugüne kadar gelen belgelerin nereden geldiğini Savcılık makamlarına dahi vermedik. Zira yasa bu hakkı bize tanımış, biz de bu hakkımızı bize haberleri getiren iyi niyetli insanlardan yana kullanmak zorunda olduğumuzu düşünerek davranıyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi ardından bu dosyalar bir hayli artmış durumda; ancak biz çok sık elemek zorundayız, elimizi vicdanımıza koyarak davranmak durumundayız, sapla samanı karıştırmayacağız. Bazı art niyetli kişiler bu konuda farklı yorumlar yapsalar da biz bize yakışan ne ise onu yapacağız. Zira herkes kendisine yakışanı yapacak. Biz yaklaşık üç yıldır Recep Yazgan’la konuşmuyorduk, adamın sağı solu belli olmaz bugün sizinle olur yarın karşınızda olur, neden olduğunu da anlayamazsınız ama ne zaman ki olay mesleki sıkıntı boyutuna geldi anında yanında olduk. Ayrıca bu şehirde paralel yapıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan iki kişi vardır, birisi O birisi de biz; bunun dışında herkesin şu veya bu şekilde o yapıyla ilişkisi olmuştur. Kimisi reklam almak için onlara yaklaştı, kimisi statü kazanmak için onlara yanaştı, kimisi de adamların kamudaki adamlarına iş yaptırabilmek için onlarla oldu. Onların Çarşamba, Perşembe, Cuma sohbetlerine katılmayan bu camiada çok azdır.
Geçtiğimiz cuma günü posta ile gelen büyük bir zarf çok mükemmel hazırlanmış, gerek içeriği, gerek zarfın kalitesi ve evrakın konulduğu plastik havalı poşet, gerekse muhteviyat çok mükemmel ve bir o kadar da enteresan. Bu çalışmayı yapan kişi her kimse o kadar mükemmel çalışmış ki aklınız anlatamam… Şehirdeki paralel yapılanmayı o kadar güzel çözmüş ki aklınız şaşar. Adam yazı başlığında “ben bu yazıyı üç ay önce devletin en önemli kademelerine gönderdim ama paralel yapı olayların açığa çıkmasına izin vermedi” diyor. Paralel yapılanmanın tüm kesimlerdeki yapılanmasını o kadar enteresan yakalamış ki müthiş. Ben paralel yapının solcularla iş tutacağını, Rotaryenlerle iş tutacağını veya her kesimdeki insanlarla iş tutabileceğini düşünmemiştim. Ama adamlar o kadar enteresan çalışmışlar ki aklınız durur, bu yazılanları bir kısmınız okusa bu adam saçmalamış dersiniz ama azıcık araştırsanız adamın her dediğinin karşılığını çok rahat bulursunuz.
Bir kaç örnekle açıklayayım isterseniz. Kısa adı Teknopark A.Ş olan Samsun Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici A.Ş OMÜ öncülüğünde çeşitli STK ve şirketlerin ortaklığı ile OMÜ yerleşkesinde kurulmuş. Başına ise Yönetim Kurulu Başkanı olarak paralel yapıya yakınlığıyla b Prof. Dr. Fehmi Yazıcı getirilmiş ki, Fehmi Yazıcı’nın da Doçent ve Prof olma işini ayrıca yazacağız, şimdilik o konuyu geçelim… Ardından Teknopark’a Paralel Yapı’nın iş adamları derneği olan KASİAD adına son operasyonlarda tutuklanan Abdurrahman Hacıkerimoğlu’nu yönetime koyuyorlar, yine o dönemde Paralel Yapı’nın en iyi adamlarından Servet Keskinsoy’u TSO adına koymuşlar, sonra TSO’dan çıkınca onun yerine Mustafa Kemal Şahin’i koymuşlar. Sıkı durun şimdi söyleyeceğim kişinin adını çok sık duydunuz, adam bulunmaz Hint kumaşı gibi OMÜ’nün her yerinde var olan ve son OHAL kapsamında FETÖ yapılanmasında olduğu gerekçesi ile açığa alınan Muhammed Dervişoğlu var, Büyükşehir Belediyesi’nden de Genel Sekreter Yardımcısı Sefer Arlı var, bir de Aka Kırtasiye sahibi Ali İhsan Aka var. Dikkat ederseniz Ali İhsan Aka sol tandanslı birisi ama onlarla iyi anlamış olmalı ki O’nu da oraya almışlar. Böylece devletin Samsun’daki en önemli eğitim kurumu olan OMÜ’nün kurduğu Teknopark’ın altı yönetim kurulu üyesinin üç tanesi onların adamı, kalan üç kişi de anlaşabilecekleri isimler. Muhammed Dervişoğlu o kadar önemli bir kişi ki Yeşilyurt MYO’nun Müdürü, OMÜ Vakfı’nın Başkanı, Teknoparkın Yönetim Kurulu üyesi… Şimdilik bunları yazalım daha neler var onlara da ilerleyen günlerde bakacağız. Bazıları, gazete olarak Akan’ın üzerine neden bu kadar gidiyorsunuz, diye soruyorlar; Akan görev yaptığı süre içersinde OMÜ’deki yetkilerinin tamamını nerelerde kullanmış bir görün, ondan sonra neden bu haberleri yaptığımıza siz karar verin. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.