FARKI VAR MI?
Aylardan beri üzülerek izlediğimiz bir vahşet yaşıyoruz. Yaşlı, genç, hasta, çocuk demeden katil İsrail insanları katlediyor. Elimizden boykot etmenin dışında üç beş kuruş para göndermek ve dua etmekten başka bir şey gelmiyor. Birleşmiş Milletlerin ateşkes yönünde aldığı karar güzel ama katil İsrail’in uyacağına inanmıyorum. Adamlar peygamberlerini öldürmüşler, bu yüzden de Cenabı Hakkın lanetli toplumu olma alçaklığına layık görülmüşler. Bunu yapan bir toplum ne yapmaz ki. Adamlar iki temeli esas alarak hayatlarını idame ettiriyorlar. Birincisi inançları, ikincisi ise ırkçılıkları. Bu iki konuda o kadar ileri gitmişlerdir ki adeta gözleri dönmüş başka hiçbir şeyi görmüyorlar. Tarih boyunca bu iki özelliklerinden asla taviz vermemişler, kendi ırklarından ve dinlerinden olmayanlara asla hayat hakkı tanımamışlardır. Onlarda neseb anneden gelir, anneye bakarak neseb intisab ederler, baba ikinci plandadır. Irkçılıkları dinlerinden de öndedir, kendi ırklarından olmayan dinlerinden olsa bile asla güvenmezler ama ırkdaşları dinlerinden olmaza dahi güvenirler. Bu zulümleri nedeniyle de kendi peygamberleri olan Hazreti Yahya ile babası Hazreti Zekeriyya Aleyhisselamı öldürmüşler ve Allah’ın lanetine uğramışlardır. Hazreti Musa’dan Hazreti Muhammed’e kadar gelen peygamberlerin tamamının İsrailoğullarından gelmesi nedeniyle kendilerini üstün ırk olarak görmüşler. Allah-u Teâla da bu inanışın batıl olduğunu anlatmak üzere Arap ve Hazreti İsmail’in nesebinden gelen peygamber efendimizi peygamber olarak göndermiştir.
Lanetli olan bu kavim ilimde, teknolojide ve ekonomide dünyaya hakim olmayı başarmış. Müslümanlar ise çalışıp üretmemişler, tembellik, atalet ve dinin gereği yapılmayınca çöküşler yaşamışlar. Kendi aralarında sürekli hizipleşmeler, kavgalar ve didişmeler yaşamışlar. Elin yahudisi bu kargaşadan yararlanarak on milyonluk nüfusu ile iki milyarlık İslam alemine galebe çalmıştır. En samimi bildiğimiz tasavvuf erbabı dahi birbirine düşmüş, yok kime rabıta yapılacak, yok senin vakfın benim vakfım, yok senin şeyhin benim şeyhim perperişan bir hale düşmüşlerdir. Olayı biraz daha yakın planda güncellemek gerekirse; yaşadığımız şehrin en önemli sorunlarından birisi de ırkçılık değil mi? Siyasetçisinden bürokratına, iş adamından esnafına herkes benim ırkdaşım olsun da çamurdan olsun mantığını yürütmüyor mu? Yok şuralısın buralısın, şuradan geldin buradan geldin, bu şehrin öz çocuğusun değilsin kavgaları bu şehre ne kadar zarar verdi farkında mısınız? Kimse bu şehre katma değer sağlayanlara sahip çıkma derdinde değil herkesin tek derdi kendi ırkdaşı siyasette öncü olsun, şehri yönetsin gerisi hiç önemli değil. Bu şehirde istihdam sağlamışsın, adam çalıştırmışsın, taşın altına elini koymuşsun hiç önemli değil. Şayet bu şehrin dışından özellikle de Trabzon, Rize ve ötesinden gelmişsen ağzınla kuş tutsan hiçbir anlamı yok. Allah aşkına sorarım size, bu yapılanın İsrail’in yaptığı ırkçılıktan farkı nedir söyler misiniz? Bazılarının elinden gelse İsrail’in yaptığı zulümden daha kötüsünü yapmazsa bana ne derseniz deyin.
Adam sosyal medyada paylaşıyor; yok efendim bu şehri Trabzonlular geriye getirdi, bu şehrin öz evlatları iş başında olmalı… İyi güzel de bu insanlar doğdukları yerleri kendileri mi seçmiş? Anne babalarını, memleketlerini kendileri mi belirlemiş? Bu kadar saçmalığın, bu kadar vicdansızlığın olduğu bir yerden başarı beklemenin öküzün altında buzağı beklemekten ne farkı var? Irkçılığın zirvesini yapan Vezir Hazretleri sadece Samsun’da değil ülke genelinde ırkçılığın daniskasını yapıp istediği adayları koydu da ne oldu? Sonuç ortada. Şimdi çıkıp ben bu işi yaptım adam gibi sorumluluk da alıp istifa ediyorum diyebiliyor mu? Meral Akşener şöyle veya böyle yaptığının sorumluluğunu alarak partisinin başından ayrıldı. Kimine göre görevini yaptı ve ayrıldı, kimine göre adamlık yaptı ama sonunda bedelini de ödedi. Irkçılık Allah ve Resulünün yasakladığı ve Kuran’da “ve cealnaküm şuuben ve kabaile litearefu” yani ‘Sizleri kabilelere bölmemizin nedeni tanışırken birbirinizi tanıyın diyedir’ buyrulmuş, devamında da “İnne ekremeküm indellahi etkaküm” yani ‘Allah katında en makbulünüz takvaca en yüksek olanınızdır’ buyrulmuştur. Efendimiz de bir Hadis-i Şeriflerinde “Men dea ala asabiyyetin feleyse minna” yani ‘Irkçılık yapan bizden değildir’ buyurmaktadır. Benim gözümde dünyanın neresinde olursa olsun ırkçılık yapanın İsrailliden hiç farkı yoktur. Kim kızarsa kızsın umurumda değil, benim inancımın gereği budur gerisi batıldır diyerek sözlerime son veriyorum. Kahrolsun İsrail, kahrolsun ırkçılık yapanlar. Fi Emanillah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.