Felaketten mutlu olunur mu?
Bir topluma bela geleceği zaman umumi gelir, hususi gelmez, yani Cenabı hak bir toplumu cezalandırmak isterse o toplumdaki iyileri ayırıp, kötülere bela vermez, verirse tamamına verir, bakınız lut kavmine kötü insanların sayısı iyi insanlardan az olmasına rağmen, hepsi birden helak olmuştur, tarihin hangi devrine bakarsanız bakınız aynı durum sürekli tekrarlanmıştır, gelelim son zamanlarda şehrimizde olup, biten bir kısım olumsuzluklara ve bu konudaki düşüncelerime, iş yapan, istihdam yaratan, topluma yararlı olan kim olursa olsun başına bir felaket geldiğinde kendi başıma gelmiş gibi üzüntü duyarım, velev ki bu adam düşmanım olsun hiç fark etmez, örneğin benim başıma gelen felaketlerden mutlu olduğunu duyduğum bir iş adamı arkadaşımın oğlu yanlış bir evlilik yapıp, aldığı hanımla başka bir şehre taşınmış, yüklü bir parayı da yanında götürmüş, araya dost ve akrabaların girmesiyle geri gelmiş, ancak kendisi bekar olduğu halde aldığı bayanın çocuklu olup, ayrılmak istemeyişi aileyi hayli yormuş, şimdi bu olaya ben nasıl sevinebilirim, benim de çocuklarım var ben o olaya sevinirsem Allah aynı sıkıntıyı bana da vermez mi, duygusallık yapılacak yer var, yapılmayacak yer var, bu tür sıkıntılarda bize düşen görev sıkıntıda olan insanlara yardımcı olmaktır, insanlığın da, inancımızın da gereği budur, bir başka örneğe gelecek olur isek kendisi ile mahkemelik olduğum bir işletme gazetelere boy, boy ilanlar verip, satılık olmadığını, birilerinin battığını etrafa yaydığını beyan ediyor, bu işletmenin batmasının bu şehirde kime yararı olur, hiç kimseye, ben kendisine kızmış olmam bu olayda oh dememi değil, eyvah dememi gerektirir, nedenine gelince, şöyle veya böyle bu insanların yanında yüzlerce kişi ekmek yiyor, onların suçu ne?, benim karşı olduğum şey yalan üzerine ticaret yapılmasıdır, yok efendim yerli yabancı muhabbeti, yok efendim, Samsunspor muhabbeti biraz farklı amaçlar taşıdığını düşünüyorum, bu son birkaç günlük ilan ve köşe yazıları da çok tuhafıma gitti, ben bu güne kadar hiçbir işletmenin ben batmıyorum veya satmıyorum diye ilan verdiğini görmedim ve duymadım, siz duydunuz mu bilmiyorum, yok şehirde dedi kodu varmış satıyorlarmış, batıyorlarmış, mış, mış, mış, ciddi işletmeler bu tür dedi kodulara kulak asmaz, ancak burada benim aklıma farklı bir tezgah geliyor, bu işletme sahiplerinden bir tanesi daha önce iflas edip, borçlarını ödeyememişti, aradan belli bir süre geçince yeni bir işletme kurup, şimdiki işini yapmaya başladı, şimdi de borlu olduğu şirketlere borçlarını ödememek, veya süre kazanmak için böyle bir yola baş vurmuş olabilir, bakın işte bizimle ilgili böyle bir söylenti çıktı biz de borçlarımızı ödemekte sıkıntıya düştük, yoksa biz şöyle güçlü firmaydık, böyle büyük firma idik diyebilmek için bu yola baş vurmuş olabilirler, kurdukları bu tezgahı da topluma duyurma işini, işletmelerinde yaptıkları her yurt dışı seyahat çekilişinde(nasıl bir çekiliş se) yurt dışı gezisi çıkan şanslı meslektaşımız üstlenmiş, sizin anlayacağınız rakıcının şahidi bozacı olmuş, yutturabilirsen millete yuttur, öyle ucuz kahramanlık dönemi bitti, dedik ya şimdi basına DENGE geldi, 25 kuruşa şofor mahalli yok artık vesselam. Mutlu haftalar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.