GARİP BİR TOPLUMDA YAŞIYORUZ...
GARİP BİR TOPLUMDA YAŞIYORUZ...
Gazetecilik mesleğine başladığımızda önümüze bir hedef koymuştuk. Neydi o hedef derseniz; siyasetteki hayvanlar aleminin temsilcilerini bertaraf edip, temiz insanların siysete girmesine yardımcı olmak, şehirdeki çetelerle micadele etmek, sesli azınlığın değil, sessiz çoğunluğun sesi olmak, güçlüden değil haklıdan yana olmaktı. Cenab-ı Hakk'a binlerce şükürler olsun ki bu anlamda hedeflerimizin yüzde doksanına ulaştık, ufak tefek eksiklikleri ile bir çok hedefimizi doksandan vurduk. Eskiden siyasette var olan hayvanlar aleminin temsilcileri artık siysette yoklar, kimisi işinde gücünde, kimisinin Allah belasını vermiş, kamudan yediği paraların tamamını kaybetmiş, meteliğe muhtaç, kimisi parayı bulunca uçkurunun peşine düşünce her şeyini kaybetmiş, toplumun huzuruna çıkamaz hale gelmiş, kimisi de siyasete kedinin fareye baktığı gibi bakıp ağzından salyalar akmakta ama nafile.
Tüm bu olanları tek başına sen mi hallettin derseniz elbetteki hayır ama Cenab-ı Hakk'a sonsuz şükürler olsun ki bu noktada bizleri vesile kılarak bir çok olumsuzluğun önüne geçilmiş oldu. Bizim gayemiz üzüm yemekti bağcıyı dövmek değildi. Nitekim doğru olan her şeyin yanında olduğumuz gibi yanlış yapan kim olursa olsun karşısında durmaktan çekinmedik.
Yaklaşık sekiz yıllık mücadelenin ardından geriye dönüp baktığımızda pişman olacağımız hiç bir şey yapmadığımız gibi bedelini ödediğimiz konularda dahi bugün aynı şeyleri yapacak durumda olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bunca uğraştan sonra gelinen noktaya bakıldığında bu şehirde yanlış yapmak isteyenler önce bu fakiri ve DENGE gazetesini gözlerinin önüne getirerek davranmak zorunda oldukları bir gerçek. Bu da bizim verdiğimiz onca mücadeleden sonra nihayet iyi bir yere gelindiği anlamına gelmektedir. Bu saatten sonra ne yapacaksınız derseniz dünkü duruşumuz neyse bugünkü duruşumuz da aynıdır. Allah izin verdiği sürece bundan sonraki süreçte de aynı duruşa devam edeceğimizden kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın.
Son zamanlarda bazı okurlarımız bazı konularda neden yazmadığımızı, neden bazı olayların üzerine gitmediğinizi söyleyerek sitem ediyorlar, arkadaşlarımız kendilerince belki haklıdırlar, zira Adnan Bahadır denilince akla yanlışlarla mücadele geliyor. Son zamanlarda bu mücadeleden acaba vaz mı geçti şeklinde düşünmüş olabilirler. Ancak olayların arka planına bakıldığında verdiğimiz mücadelelerde belli noktalara gelindiğinden, daha ileriki safhalarda görevin Devlete ait olduğunu, bizim görevimizin belli bir noktadan sonra bittiğini belirtmek isterim.
Örneğin; İl Özel İdaresi ile ilgili belgelerini sunmak kaydı İle yaptığımız haberlere rağmen Devlet gereğini yapmamış ise bizim yapacağımız hiç bir şey kalmamıştır. Müfettişler gelmişler ama olayı araştırmak, suçluları cezalandırmak için değil, olayı kapatmak için gelmiş iseler bizim yapacağımız hiç bir şey yoktur. Ama Allah öyle bir Allah ki o yanlışı yapanları ne siyasette başarılı kıldı ne de tüyü bitmemiş yetimin malını yiyenlerin yanına bıraktı. Onca parayı iç edenler bugün meteliğe muhtaç durumdalar hamdolsun.
Üniversite ile ilgili yaptığımız haberlerin ardından Rektör Akan ile görüştüğümüzü ve yapılan yanlışların düzeltileceğini söylediğini ta o günlerde sizlerle paylaşmıştım, hakikaten o günlerde yaptığımız haberleri takip ettik, uyduruk odalarda kurulmuş Üniversitelerden yatay geçişle alınan öğrencilerin kayıtları silinmiş, bir çok yatak geçiş, nakil işlemi İptal edilmişti. Daha sonraki süreçte biz olumlu konularda OMÜ ye destek verdik, olumsuz konularda da eleştirilerimizi yapmıştık. Ancak son zamanlarda ısrarla gelen bazı yorumlarda yeni yaşanan olaylarla ilgili neden yazmadığımız konusunda sorular sorulmakta. Bu soruları soran arkadaşlara ben hayret ediyorum. Neden hayret ediyorsun derseniz; arkadaşlar diyorlar ki OMÜ de büyük yolsuzluklar var. İyi güzel de bu yolszluk var dedikleri konularla ilgili bize tek bir belge göndermeden biz neyin haberini yapacağız anlamış değilim, bize tek bir belge göndermeden nasıl haber yapabiliriz. Kaldı ki biz onca belgeli haber yapmamıza rağmen onca tazminatları ödemekten de rahatsız değiliz, sorun değil yine öderiz ama belge gelmeden olmaz.
Peki nedir bu arkadaşların iddiaları derseniz; usulsüz personel alımından tutun da ihale şartlarına uymadan ve lazım olmadan MR cihazı almak, usulsüz kantin kiralamak, v.s gibi bir çok iddiaları var. Hatta Rektör Bey'in evinin dış cephesini Üniversitenin işini yapan Müteahhide boyattığını dahi iddia ediyorlar. Bu iddialar ciddi iddialar, üzerine gidilmesi gereken konular. Bu noktada en ufak bir itirazım yok. Ancak elimize en ufak bir belge sunmadan bu haberleri yapmamızı bekleyenler çok büyük yanlışlık içerisindeler. Biz belgesi olmak kaydı ile her türlü haberi yaparız, asla çekinmeyiz ama elimizde belge olmadan sazan gibi atlayacak kadar ahmak da değiliz! Örneğin; geçmişte Mediva Hastanesi ile ilgili belgeli haberler yapmıştık. Bunun üzerine hem SGK, hem İş Teftiş Kurulu, hem de diğer kamu kurumları çok ciddi çalışmalar yapıp çok büyük cezalar yazmışlardı hastahaneye. Aynı şekilde şimdi Gato Hospital olan bu hastahaneyle ilgili bilgi ve belgeler ulaştı elimize. İlk önce ilgilileri uyarıp düzeltilmesini talep edeceğiz. Gereği yapılmaz ise o zaman da yayınlayıp suç duyurusunda bulunacağız. Okurlarımızdan talebim şu ki eleştirsinler ama önce belge göndersinler. Şayet gereğini yapmaz isek o zaman eleştirsinler, bizden sazanlık bekleyenler daha çok beklerler. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.