GERİYE DÖNÜP BAKMAK...

 

GERİYE DÖNÜP BAKMAK ÇOK GÜZELDİR

Köşe yazılarımızda konumuza girmeden şeklinde başlayıp asıl konumuza çok az yer ayırmak zorunda kalmam nedeniyle bazı okurlarımdan eleştiriler almaktayım. Ancak konuların güncelliği nedeniyle iki veya üç konuyu gündeme taşıma zorunluluğu olduğundan, bu tür yazıları yazmak zorunda olduğumu hatırlatarak yazıma başlamak istiyorum. Bugün de iki konuya değinmek zorundayım. Konulardan birincisi B.İ.K. in (Basın İlan Kurumu) öncülüğünde başlatılan çalışma ile ilgili bazı gazetecilerin aslı astarı olmayan ifadelerine açıklık getirmektir, şöyle ki dün bir köşe yazarı B.İ.K. Samsun şube Başkanının üst düzey yetkililerden habersiz icraat yaptığı iddialarıdır, bu konuda bizzat B.İ.K. Genel Müdürü Mehmet Atalay Bey ile görüştüm. Yapılan her şeyden haberdar olduğunu ve şube müdürünün arkasında olduğunu ifade etti.

Bu konunun aslından saptırılarak kamuoyuna yansıtıldığını düşünmekteyim. Nedenine gelince konunun aslı üçüncü sayfa haberleri olarak adlandırılan cinsel taciz, tecavüz türü haberlerin üçüncü gazetelerin sayfalarından kaldırılıp, o sayfalarda başka haberlerin yayınlanması sureti ile şehrimizin kamuoyunda veya ülke genelinde üçüncü sayfa haberleri ile anılmasını önleme projesi iken ; bu haberleri kullanarak tiraj yapmak isteyen bazı gazetecilerin olayı farklı bir noktaya taşıyarak sanki B.İ.K. haberlere sansür uyguluyor şeklinde kamuoyuna yansıtmaya çalışmak çok yanlış bir durum olduğu kadar, art niyetli bir çalışma olarak da değerlendirilebilir. Bu tür haberler elbette gazetelerde yer alacak . Sadece üçüncü sayfalarda olmasın denilmesinin tek nedeni; şehrin imajını kurtarma operasyonundan başka bir şey olmadığı açıkça ortada olmasına rağmen olayı farklı boyutlara çekmenin ne anlamı var anlamış değilim.

Bir gazetenin patronu ve piyasaya olan borçları yüzünden resmiyette adı olamayınca gayri resmi olarak işin patronu olan arkadaş yanına gazetenin resmi sahibini de alarak B.İ.K deki toplantıya katılıyor ve olaya onay verip tamam diyor. Ancak yanlarında çalışan personellerine söz geçiremeyince verdikleri sözden dönmek zorunda kalmalarını ballandırarak anlatan bu arkadaşlarla ilgili yorumu siz değerli okurlarımızın takdirine sunuyorum. Şehirdeki siyasetçiler, STK lar, kanaat önderleri bu konuya sahip çıkmaları gerekirken sessiz kalmaları şehrin ne kadar sahipsiz olduğunun delilidir. Bir Bakan hakkında yaygın Basın organlarında çıkan olumsuz haberlere sahip çıkan, başta TSO olmak üzere STK lar şimdi nerede çok merak ediyorum. Dün TSO Başkanı uçuşa geçmekten bahsediyor … Doğru diyor. Uçuşa geçtiler ama dediğinin tam aksine iş adamlarının büyük bir kısmı sosyete adı ile Brokır olan tefecilerden para almak sureti ile ayakta duruyorlar, yurtdışına gidenlerin çoğu belden aşağı işler için gidiyorlar. Bizim TSO Başkanı uçuyoruz diye beyanat veriyor, uçtuğu doğru ama nereye uçtuğu belli değil.

Gelelim ikinci konumuza… Malumunuz dünkü gazetemizin manşetinde haftalık Siyaset dergisinin Vampir Gazeteciler manşetinden esinlenerek yapılan 'Kim bu gazeteci' haberi vardı. Haberin içeriğini okuduğumda birden çok gazeteciden bahsedildiğini fark ettim ancak bizim arkadaşlar bunların içerisinden birisinin üzerinde durmuş olmalılar ki manşeti kim bu gazeteci diye atmışlar. Gazetecinin kim olduğunu bilmem ancak sorulan sorular çok enteresan … Holding patronundan alınan Ellibin liradan tutun, patronuna yakın Milletvekilinin Çalık Yedaş Patronundan elektrik kablosunu patronundan alması için yaptığı baskıya, gazetesini kurarken Büyükşehir Belediyesinden aldığı bina vaadi yerine gelmeyince nasıl aleyhine döndüğüne, haber yapmamak için aldığı paralara, biz cezaevinden çıktığımızda aradığı kişilerden bir çok bel altı konulara varana dek 16 tane soru sormuş.

Bu soruları soran kişi elbette bir şeyler biliyor ki bu soruları soruyor. Aksi halde bu kadar rahat soru sorması mümkün değil, demek ki toplumun hafızası henüz yitmemiş, kimin ne yaptığını çok iyi biliyor. Başkalarına geçmişinizi sorgulayın diyenlerin geçmişinin ne olduğu da ortada, yıllar yılı gerçekleri toplumdan saklamasını becerenler , yaptıkları her şeyin farkında olan insanlar olduğunu görünce bakalım ne yapacaklar. Allah'a şükürler olsun geçmişimizde hesabını veremeyeceğimiz hiçbir şey yok, yaşadığımız en ufak olumsuzlukları her fırsatta manşetlerinden vermekten kaçınmayan insanların şimdi biraz hafızalarını yoklamaları gerekmez mi? Geçmişte yaşadığım her şeyin tüm detayları ile hesabını vermiş bir kişi olarak bundan sonra da vermeye hazır olduğumu ancak başkalarının da buna hazır olmaları gerektiğini ifade ederek sözlerime son vermek istiyorum. Kalın sağlıcakla.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR