GÜÇ SAVAŞI MI KAZANACAK, PARTİ MENFAATLERİ Mİ?
AK Parti’de son yaşanan bazı olaylar güç savaşı mı kazanacak, parti menfaatleri mi sorusunu akla getirmekte. Muharrem Göksel’in il başkanlığından alınıp yerine Hakan Karaduman’ın gelmesiyle başlayan süreçte, çok enteresan arka plan siyasi hesaplar yapılmakta. Bu hesapları yazmaya kalksak günlerimiz yetmez ancak şimdilik bazı arka plan hesaplarını sizlerle paylaşmak istiyorum, zira bu hesaplar çok erken yapılsa da yapanların nasıl bir düşünceye sahip olduklarını anlamanız bakımından çok önemli. Bu insanların derdi asla AK Parti’nin geleceği veya ülkenin geleceği değil, tüm hesaplarının kendi gelecekleri ve ırkçılık temeline dayalı bir siyaset olduğunu açıkça göreceksiniz. Muharrem Göksel’in görevde kalmasını isteyen Çiğdem Karaaslan, Hasan Basri Kurt, Çağatay Kılıç ve Yusuf Ziya Yılmaz cephesinin karşısında olan Bakan Demircan, Fuat Köktaş ve Orhan Kırcalı ekibinin dediği olmuş ve Hakan Karaduman il başkanı olmuştu. Ancak, sonraki süreçte olan bitenlere bakıldığında Muharrem Göksel’i aratacak bazı icraatların yapıldığını görmek mümkün. Örneğin; İlkadım ilçe başkanlığına getirilen Hakan Ay, görünüşte Erdoğan Tok ile en ufak bir problemi olmayan, hatta ziyaretine gittiğinde bizden sana zarar gelmez dediği öne sürülen bir ifadeyle Erdoğan Tok’a güvence vermiş vermesine ama işin arka planının çok farklı olduğunu öğrenince bu insanların siyasete girmeden, siyasetin kurnazlıklarını nasıl öğrendiklerini de merak etmedim değil.
İlkadım ilçe kongresine birebir müdahale eden Hasan Basri Kurt’un hedefi İlkadım Belediye Başkanı olmak, bu minvalde ilçe yönetimini kafasına göre de dizayn etmiş. İlkadım Belediyesinde meclis üyesi olan arkadaşı, oradaki görevinden istifa ettirip ilçe yönetimine koymuş, orada da yerel yönetimlerden sorumlu ilçe başkan yardımcılığı görevine getirilmiş ancak daha sonra yapılan müdahale ile bu görevden alınıp başka bir birime verilmiş. Bu arkadaşa Hasan Basri Kurt, İlkadım Belediyesi özel kalem müdürlüğü sözünü vermiş. Bir diğer enteresan olay ise yıllarca idarecilik yapmış, il müdürlüğüne kadar yükselmiş olan Muharrem Soylu’yu ilkadım ilçe yönetiminde görünce bu arkadaşın burada ne işi var diye düşünmüştüm, sonra öğrendim ki Muharrem Soylu’nun eşi Kavaklı ve Hasan Basri Kurt’un uzaktan akrabasıymış, o vasıta ile Muharrem Soylu’yu ilçe yönetimine koymuş, oradan da meclis üyesi ve İlkadım Belediyesinde başkan yardımcısı olması için söz verilmiş. Nasıl ama yemede yanında yat değil mi? İlkadım’ı bu şekilde Hasan Basri Kurt Hazretleri dizayn etmiş. Amaç, partinin menfaati mi yoksa Kurt Hazretlerinin menfaatimi diye düşünmeden edemiyorum. Adamların tek derdi kendi gelecekleri oysa ki ömür boyu vekillik maaşını garantilemiş olmalarına rağmen bu hırs ve Trabzon düşmanlığı neden, anlamış değilim. Büyükşehir adaylığı konusunda da Karaduman’ın ortağı Hasan Tahsin Şengül üzerinde mutabık kalmışlar. İşin garip yönü nedir bilir misiniz bu işleri çeviren Hasan Basri Kurt’un en has adamı Kavaklı Süleyman Efendi cemaatinden eski Has Partili Kuyumculuk ve Müteahhitlik yapan bir arkadaşmış, arkadaşın başka bir özelliği de il başkanı ile aynı binada oturup onunla oradan farklı bir ilişkisinin olmasıymış. Bu arkadaş da şimdi siyaset duayeni olmuş çıkmış, 2014 seçimlerinde aile boyu AK Parti’ye oy dahi vermeyen bu arkadaşın şimdi AK Parti’de siyaset belirleyiciler arasında olması da ahbap-çavuş ilişkilerinin geldiği noktanın bir başka ispatı.
Gelelim bizim manşetten haber yaptığımız arkadaşların savunmalarına; arkadaşlardan bir tanesi AK Parti’li vekillerin ve teşkilat yöneticilerinin kullandığı Whatsapp hattından resmin orijinalini yayınlayıp kendisini savunmuş. O resim bizde de vardı ama resimdeki gazetecileri ve diğer arkadaşları yayınlama gereği duymadık çünkü onların AK Parti’de yönetime talip olma gibi bir dertleri yoktu. Bu arkadaşımızın TSO’da yaptıklarını, yurtdışı seyahatlerde iş adamlarına nasıl yardımcı olduklarını, ekonomik sıkıntıya düştükten sonra nasıl ve kimlerin desteğiyle toparlandığını da çok iyi biliyorum, hatta bu konuda da resimler geldi ama ben yayınlama gereği duymadım. Biz kimsenin düşmanı olmadığımız gibi AK Parti’nin bizim de göz bebeğimiz olduğunu ve eksen kaymasına asla gönlümüzün razı olmayacağını bir kez daha buradan hatırlatıyor, yönetimde yer alacak insanların akçeli işlerden uzak, çilingir sofralarında değil ibadethanelerde dolaşan, ihale takipçileri değil vatandaşın sıkıntısının takipçileri olan insanlardan oluşması gerektiğinin altını çizerek gerekli kriterlerin gözetilmesini gerektiğini buradan tekrar hatırlatıyorum.
Bugün itibarı ile ilimize gelerek yeni müracaat eden isimler üzerinde mülakat yapması beklenen Hacı Turan’ın da bu ölçülere uyarak mülakat yapacağından şüphem yok. Ancak vekillerin ısrarlı baskılarına boyun eğerek partinin ve şehrin geleceğini değil de kendi gelecekleri üzerinden teşkilatlara isimler verecek olanların taleplerini ciddiye almamasını umuyorum. Aksi halde biz buradayız, kimin ne yaptığını anında duyacağımızdan kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın. AK Parti’nin ve şehrimizin geleceği için yanlış olan ne varsa karşısında olacağımızı buradan açık ve net bir biçimde belirterek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.