GÜNDEMDEKİ KONULARI ELE ALALIM

Zaman zaman iş yoğunluğu nedeniyle yazılarıma birkaç gün ara vermek zorunda kaldım. Bunun nedeni yazı yazmaya zaman bulamamamdır. Bana kalırsa her gün aralıksız yazmak isterim, ancak sosyal hayat, ticari işler, ailevi sorumluluklar ve diğer işler üst üste gelince ne yazık ki yazı yazmaya zaman bulamadım.

Hafta sonu bu yoğun iş temposundan vakit bulup yazı yazamadım, bu nedenle gündem biraz kabardı. İzin verir seniz bugün birkaç konuyu ele almak istiyorum.

Konularımız şayet yazmaya imkan bulabilirsek üç tane…

Birincisi cemaatle ilgili yazdığım köşe yazısına gelen yoğun yorumlar, ikincisi temel atma töreni ve Atakum'daki yüzme havuzu, üçüncüsü ise İstanbul'da başlayıp şehrimize kadar gelen protesto olayları.

Diler seniz konuya Cemaatle ilgili yazdığım yazıya gelen yoğun yorumlarla ilgili ufak bir izahat vererek başlayalım. Yazdığım köşe yazısında iki konunun üzerinde durmuştum.

Birincisi dinler arası ittifak konusu, bir diğeri ise Türkçe olimpiyatları konusu idi. Dinler arası ittifak konusunda Ali imran suresinden “Yahudiler ve hıristiyanlar siz onların dinlerine girmedikçe asla sizden razı olmazlar…..” ayeti celilesini ortaya koyarak ayeti celilenin açık ve net hükmünün Dinler arası ittifaka karşı olduğunu ve bunun Kuran literatüründe mümkün olmadığını yazmıştım. Yazıyla ilgili yoğun bir yorum yağmuru geldi.

Yorumların ilk gelenleri olumlu ve destekleyici mahiyette.Sonra gelenler ise cemaat mensupları tarafından aynı IP lerden yazılan eleştiriler. Yazdığım her yazıya gelen eleştirilere saygı duyarım. Herkes benim gibi düşünmek zorunda değildir.

Yüce Rabbimiz Kuranı Kerim'de açık ve net bir biçimde yasaklamış olmasına rağmen, bazılarının hala daha hangi yetki ve cüretle ısrarla dinler arası ittifaktan bahsettiklerini ciddi anlamda merak ediyorum.

Cemaat mensupları kendilerinde hangi yetkiyi görüyorlar ki dinler arası ittifaktan söz ediyorlar. Yoksa Cenabı Hak onlara islam dini adına konuşma yetkisi verdi de biz mi bilmiyoruz?

Bu saçmalığın adını dinler arası ittifak değil de, din adamları arası ittifak demiş olsalardı o zaman kimse sesini çıkarmazdı. Ahir zaman peygamberine indirilen Kuranı Kerim'in getirdiği islam dininin temsilcisiymiş gibi konuşan cahillerin ne adına bunu yaptıklarına şaşıp kalıyorum.

Gelelim ikinci konumuza, Atakum Belediyesi'nin talep ettiği ancak Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın havuz yapmaya karar verdiği Yaşar Doğu Yurdu'nun önündeki alanın temel atma töreninde iki şey dikkatimi çekti.

Birincisi, Cumhuriyet başsavcısının temel atma töreninde kurdela kesmesi, ikincisi ise bir siyasetçinin onca fırça yemesine rağmen kıyından köşesinden törende boy göstermesi.

Adli yargı mensuplarının her ne kadar yasal açıdan bu tür törenlere katılmaları sakıncalı değilse de, etik olarak siyasal bir iktidarın açılış merasiminde kurdela kesmesini doğru bulmuyorum.

Yaklaşık 4 yıl büyükşehirde görev yaptım ve görevim gereği her törene katılmak zorunda idim. Hiçbir açılış töreninde adli yargı mensuplarının kurdele kestiklerini veya törenlerde önlerde olduklarını görmedim. Törenlere adli yargı mensupları katılırlar ancak protokolün ikinci sırasında yer alırlar veya önde otursalar dahi kurdele açmaktan imtina ederlerdi.

Her ne hikmet se son zamanlarda adli yargı mensupları açılış törenlerinde kurdele kesmekte sakınca görmüyorlar. Birisi çıkıp dese ki “bağımsız olan yargı, siyasetçilerle bu kadar iç içe olursa yapacağı icraatlarda tarafsızlığını nasıl koruyacak” ne cevap verecekler merak ediyorum.

Yine aynı törende protokolde bulunan bir siyasetçi arkadaş, bu tür törenlerde insanların önünde onca fırça yemiş olmasına rağmen yine kıyısından köşesinden protokole girmiş olması onun adına çok üzücü bir durum. Kaldı ki fırça yediği kişiyle ilgili konuştuklarını çok iyi bildiğimden onun adına üzülmemek elde değil.

Son konumuza gelince, İstanbul Gezi Parkı'ndaki protesto olayları bana seksenli yılları hatırlattı. Kanaatimce buradaki sıkıntı caminin yapılması falan değil. Sıkıntı hükümeti köşeye sıkıştırmak. Protestoyu organize edenler seçtikleri konuyu yanlış seçmişler. Cami yapılmasına karşı çıkmak hangi şartlarda ve nerede olursa olsun taraftar bulması çok zor.

Toplumumuz bu konularda fevkalade hassas, ancak her iktidarın bir sonu olduğu gibi elbette bu iktidarın da bir sonu olacağı muhakkak ancak seçilen konu bu iş için hiç elverişli bir konu değil. İnsanların inançlarına, mabetlerine, özellerine karışmamak lazım.

Dileyen cami yapsın, dileyen kilise yapsın bunda yadırganacak bir durum yok. Bazı şeyleri bahane ederek iktidara gövde gösterisi yapılmak isteniliyor ise seçilen konu fevkalade yanlış. Bize ayrılan yer bittiğinden sözlerime son vermek zorundayım.

Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR