HANGİSİNİ DÜZELTECEĞİZ
Hani derler ya cahil hocanın biri vaaz ederken, Hazreti İbrahim’in oğlu Hazreti İsmail’i kurban etme olayını anlatırken, Hazreti Adem oğlu Habili Allah için kurban edeceği zaman Allah ona bir öküz yollamış da Habil kurban olmaktan kurtulmuş diye vaaz edince, daha sonra kürsüye çıkan imam bu vaazın neresini düzelticem Hazreti Adem değil, Hazreti İbrahim, Habil değil İsmail, öküz değil Koç demiş, bugünkü konumuz da buna benzer bir konu. Geldiğimiz nokta o kadar enteresan bir nokta ki zaman zaman acaba ben mi yanlış düşünüyorum diye kendimi sorgulamadan da edemiyorum. Yazı başlığında da dediğim gibi, yanlışlar o kadar çok ki hangisini söyleyeceğimi de bilemiyorum. İlahiyat kökenli Rektörün yardımcı olarak seçtiği kişinin biri Avukat, biri petrolcü, ve tanımadığım biriyle beraber kafayı çekip resmetmelerini mi yazsam, yıllardan beri bunlar dinsiz, çocuklarımızı soyup resmi bayramlarda millete teşhir ediyorlar diyen zihniyet iktidar olunca yarı çıplak piyano sanatçısını getirip resmi bayramlarda törenler yapılmasını mı yazsam, İlçe Belediye Başkanı’nın daha önce ateş püskürdüğü dernek başkanını arabasına koruma gibi alıp, yanına da eşini alarak İstanbul’daki gereksiz tanıtım günlerine giderken çektiği resimleri sosyal medyada paylaştığını mı yazsam, Ebe ve hemşireler gününde Gazi Devlet Hastanesi’nin Anakent Sosyal Tesisleri’nde yaptığı kutlamalarda çalınan Onuncu Yıl Marşını mı yazsam yoksa On Dokuz Mayıs törenlerinde eskiden radikalliği kimseye bırakmayanların Onuncu Yıl Marşını çaldırmalarını mı yazsam.
Benim bildiğim Onuncu Yıl Marşı CHP’lilerin, Çırpınırdın Karadeniz Bakıp Türkün Bayrağına Türküsü veya marşı her neyse MHP’lilerin veya ülkücülerin marşı, Fetih Marşı da bizim yani Milli Görüşçülerin marşıydı. Biz “Elde sensin dilde sen gönüldesin kalptesin Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın” marşıyla büyüdük, aynı şekilde ülkücü camianın film haline getirdiği Çırpınırdın Karadeniz marşı olmazsa olmazlarıydı, CHP veya o çizgide olanların da sembol marşları Onuncu Yıl marşıydı. Şimdi bakıyorum da 19 Mayıs kutlamalarında Onuncu Yıl Marşı Ak Partili bazı Belediye Başkanları’nın kutlama marşı olmuş, törenlerde her tarafı ortada şarkıcılar, türkücüler veya her neyse cirit atıyorlar herkes de halinden memnun. Konuşmaya sıra gelince de imanlı gençlik yetiştirecekler, yok şu vakıf, yok bu vakıf çalışmalarından söz edecekler ama ortada yetişen gençlik, dinden imandan uzak. Bir kısmı deist bir kısmı ateist olmuş sebebi de sanki benim gibi kimse üzerine bir şey almak istemiyor.
Üzülerek ifade etmek gerekirse daha önce neyi eleştirip ateş püskürdüysek tamamını yapıyoruz, İktidar Partilerinin İl Başkanları Vali gibi davranıyor diye verip veriştiriyorduk, şimdi Devlet törenlerinde İktidar Partisinin il Başkanı Vali beyle beraber millete el sallıyor. Allah aşkına bu doğru bir şey mi, bunu CHP yaptığında yerden yere vuran bizdik şimdi aynısını biz yapıyoruz, Malcolm X “Bir şey başkasına helal size haramsa batıldır” der, bu çok doğru bir söz, dün yerden yere vurduğumuz işleri bugün biz yapıyorsak emin olun yanlış yapıyoruz. CHP’li Atakum Belediyesi Onucu Yıl Marşını söyler, bu onun en doğal hakkıdır, Allah kulu da çıkıp eleştiremez, tam aksine takdir eder ama AK Partili bir Belediye bunu yaparsa buna aslını inkâr etme veya davasına inanmayan insanların dün söyledikleriyle bugün yaptıklarının tezatı denir, başka bir şey denemez.
Köşe yazıma resim koyma gibi bir adetim olmadığından koymuyorum ama dediklerimle ilgili resimlerin tamamı bende mevcut sizlerle paylaşmadım ama gerekirse haber yapar paylaşırız, herkes aklını başına alsın üç kuruşluk dünya menfaati veya makam, mevki için dün söylediklerini bugün inkar etmesin, adam gibi ya dün söylediklerim yanlıştı, doğrusu şimdi yaptıklarım desin, ya da dün söylediklerinin arkasında dursun, aksini yapmasın. Dünya makamları gelip geçicidir, asıl olan inandığımız gibi yaşamak ve gereğini yapmaktır, bu şehirde onlarca, hatta yüzlerce seçilmiş, atanmış Vekil, Başkan ve siyasetçi gelip geçti, şimdi neredeler, sokağa inip vatandaşın bir bardak çayını içebilen var mı. İlahiyatçı Rektörün yanına yardımcı olarak aldığı arkadaş beni tanımadığını söyler dururmuş, elbette tanımaz, benim rakı masalarında, okey ve benzeri oyun masalarında işim olmaz ki nerede oturup konuşacağız, onun da benim oturup kalktığım Cami ve cemiyetlerde işi olmaz, ama her ne hikmetse İlahiyatçı Rektör bu arkadaşı bulunmaz hint kumaşı gibi yanından ayırmaz, bir yere gidince vekaleti ağırlıklı olarak ona verir, ondan sonra da imanlı gençlik bekleriz, bu kafayla çok bekleriz. Allah riyakârlıktan, makam hırsından ve beklentiden uzak insanlarla karşılaştırsın diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.