HERKES KENDİNE YAKIŞANI YAPAR

Normalde bugün köşe yazmayı düşünmüyordum ama Hasan Uzunlar olayına yorum yazan bazı zavallıları görünce yazmaya karar verdim. Hasan Uzunlar olayını görünce on bir yıl önce yaşadığım süreç aklıma geldi. İnsanların nasıl vefasız, nankör ve menfaatperest olduklarını tekrar görme imkânımız oldu. 2004 yılından 2008 yılına kadar yaptığım görevlerde kimseyi üzmemek için elimden geleni yapmakla kalmayıp siyasetin hangi yelpazesinde olursa olsun insanların taleplerini karşılamak için elimden gelen her şeyi yaptım. Ama azıcık sıkıntıya girince insanların nasıl nankörlük yaptıklarını, nasıl karşı tarafa geçip dün sizi hiç tanımıyormuş gibi davranarak düşmanlık yaptıklarını görünce bu gazeteyi kurmaya karar verdim, iyi ki de vermişim. Şayet bu gazete olmasaydı bu toplum pek çok doğru şeyi öğrenme fırsatı olmayacaktı, insanların yaptıkları yanlarına kar kalacaktı. Biz on iki yıldan beri yapılan yanlışları yazmaktan bıkmadık bazı insanlar da ahlaksızlıklarını yapmaktan bıkmadı ama biz asla bildiğimiz yoldan geri kalmadık, hamdolsun dimdik ayaktayız. 

Hasan Uzunlar’a yüklenenlere baktığımda bir kısmı o günlerde de medyanın içindeydiler ve deyim yerindeyse medyanın ‘ali kıran baş kesenleri’ idiydiler ama biz piyasaya çıkıp yazmaya başlayınca balonlarının nasıl söndüğünü bu toplum çok rahat görmüş oldu. Hani o istedikleri adamlarla gazatalar kurup oralarda şehri dizayn etmeye çalışanlar ne oldular? Her kurdukları gazataları batırıp başka gazatalar kurdular, kendilerini de kimse ciddiye almaz oldu. Oysaki konuşmaya sıra gelince mangalda kül bırakmayıp dürüstlükten bahseden bu zavallılar daha sonra insanlardan neler talep ettiklerini bu fakir çok iyi biliyor. O dönemlerde bizi manşetlerden indirmeyenler şimdi de Hasan Uzunlar’ı manşetlerden indirmiyorlar. Peki, biz bu kadar bedel ödedik de ne oldu? Bizim karşımızda olanların tamamına yakını ya siyaseten bitti ya ekonomik olarak bitti ya da basın camiasında yalama olup onun bunun yanında çalışıp perişan oldular.

Atasözünde  “Altın yere düşmekle pislenmez” der ya hani, Hasan Uzunlar’ın durumu da odur. Bu şehirde onun kadar karakterli, dürüst ve menfaatini düşünmeyen insan sayısı çok azdır. İnsan hata yapabilir, bunun karşılığı bu olmamalıydı ama oldu diye de Hasan Uzunlar gibi bir değeri kaldırıp atacak değiliz. Biz cezaevinde yatarken her pazartesi ziyaretimize gelen Ali Duran ve Hasan Uzunlar’ı asla unutmamız söz konusu olamadığı gibi onların bizim ailemizin parçaları olduğunun da altını çizmek isterim. Hasan Uzunlar bu sıkıntıyı çekti diye o kadar çok sevinenler var ki anlatamam. Oysa Hasan Uzunlar onlara en ufak bir kötülük yapmadığı gibi pek çoğuna da iyilik yaptığına şahidim. Dün Hasan Uzunlar’ın daha önce AK Parti’de görev yaptığı biri bana mesaj atmış, garibim öyle sevinmiş ki anlatamam. Adamın inancı bu işte, biz hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine inanır, her şeye razı oluruz. Adamcağız Hasan Uzunlar’ın kendisi ile ilgili yanlış şeyler söylediğini ve ilahi adaletin tecelli ettiğini hatta benim de ilahi adaletten çekeceğimi yazmış. Garibim ömrü hayatında adalet nedir bilmemiş, partide görev yaptığı dönemlerde “Siyasetten bana ne ben işime bakarım” deyip başkalarının üzerinden aldığı ihalelerde yaptığı dalavereleri yazmaya kalksam günlerce yazmam gerekir ama gerek duymadım, gerekirse onları da burada sizlerle paylaşırız. 

Biz beşeriz hata ederiz, hata ettiğimizin farkına varırsak hem özür dilemesini biliriz hem de Rabbimizden af dilemesini biliriz. Ancak bu güne dek yazdığım hiçbir yazıdan en ufak pişmanlık duymadım. Neden duymadın derseniz; belgesiz, şahitsiz ve vicdani kanaatimiz netleşmeden asla ne yazdık ne de haber yaptık. Bu güne kadar beş yüze yakın dava gördük iftiradan tek bir tane ceza almadık, sadece eleştiri sınırını aştığımızdan hakaretten ceza aldık. Yazdığımız yazılarla ilgili Allah kulu ben bunu yapmadım neden yazdın diyemez, o yorumu yazan zavallı da asla böyle bir şey diyemez. Onunla ilgili iki konuda yazdık; birisi AK Parti’yle uzaktan yakından ilgisi yok dedik, bu sözümüzün sonuna kadar arkasındayız, ikincisi de takip ettiği ihaleleri başkalarının üzerinden alıp neler yaptığını yazdık, onun da sonuna dek arkasındayız, isterse yüzleşmeye de hazırız. Kendi adına almayıp çalışanlarını kullanarak onların üzerinden aldığı ihaleleri kurumlarda o günlerde müdür olanları da yaptığı dalaverelere alet edemediği için siyasi gücünü kullanarak nasıl görevden aldırdığını, görevden aldırdıklarıyla karşılaştırıp ispat etmeye hazırım. Biz insanların iyi günlerinde yanında olup, kötü günlerinde karşılarına geçecek kadar şahsiyetsiz değiliz. Dün nerede isek bugün de oradayız, başkaları gibi ötemiz berimiz oynamaz, adamlık da bunu gerektirir. Ezcümle, yazı başlığımızda da belirttiğimiz gibi herkes kendine yakışanı yapar. Bize bu yakışır, başkalarına da yaptıkları yakışır. Aslında hızımı almış da değilim, sanırım bu iş burada bitmedi, devam edecek ama şimdilik bu kadar. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR