HERKES YAPTIĞININ BEDELİNİ ÖDEYECEK
Merhum Akif Sahipsiz Vatanın batması haktır sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır derken anlatmak istediği şey yazı başlığımızda belirtmiş olduğumuz husustur. Hiç bir hak dava, hiç bir mücadele bedel ödenmeksizin sonuca ulaşamayacağı muhakkaktır. Kâbe'deki putları ilk yıkan Hazreti İbrahim Nemrud'un şiddetli tepkisine muhatap olmuş, yaptığının karşılığında ateşe atılmakla cezalandırılmış ancak Cenabı Hak'kın Ateş'e İbrahim'e karşı yumuşak ol Onu yakma talimatı sonucu yanmaktan kurtulmuştur.
Peygamber efendimize Vahiy gelmeden önce de Tek Tanrı inancına sahip olan hanif dinine inanıyordu. Hanif Dini Allah'ı tanıyan, ona kulluğun her kul üzerinde bir vazife olduğunu bildiren bir Din olup, Hazreti İbrahim A.S.'ın tabii olduğu bir Din idi. Peygamber efendimize Risalet görevi verildiğinde Kabedeki putları yıkmak istese de belli bir dönem değil putları yıkmak ilk üç yıl Kâbe'de aleni olarak namaz DAHİ kılamamış, ne zaman ki Hazreti Ömer İslamı kabul etti, aleni olarak namaz kılmıştır.Mekke fethedilinceye kadar lat, menat, uzza ve diğer putlar Allah'ın evi olan Kabede kalmış ne zaman ki Mekke ferthedilmiş işte o zaman tüm putlar yıkılmıştır.
Bu izahı verme nedenim hangi mücadeleyi yaparsanız yapın bedel ödemeden, çile çekmeden sonuç alma şansınız olamaz. Bundan on yıl önce bu ülkede müslümanım demek aleni olarak suç olmasa da prestij açısından çok büyük bir prestij kaybına yol açacak bir durum idi. Hastahanelere giden başörtülü bayanlara doktorların bazıları hakaret edip muayenelerini yapmıyor, sokakta başını örten öğretmenlere, kamu çalışanlarına sokak kamusal alandır deyip soruşturma açılıyordu.Bunca sıkıntının ardından bugün durum tam tersine dönmüş kamuda bir yere atanmak isteyen bazı düzenbazlar inanmadıkları halde bazı dergahlara gidip, oralardan referans almak suretiyle yönetici olmaya çalışmaktalar.
Olayı biraz daha müşahhas bir hale getirmek gerekirse bundan çok değil, beş yıl önce Ak Parti içerisinde türeyen bir çok menfaat şebekesi, üç kağıtçı ve sahtekarlar o günlerde teşkilatlarda her türlü görevleri almayı başarmış, 2009 yılında yapılan mahalli seçimlerde de yerel meclislerde seçilecek yerlere girmişlerdir. Olay sadece bununla da kalmamış, bu insanlar kamuya yerleşen işçilerden, bürokrat atamalarına varıncaya dek bir çok kamusal olayda etkin olmuşlar, adeta devletin her kademesine yerleşmesini becermişlerdir. Ancak verdiğimiz amansız mücadele ve ödediğimiz ciddi bedeller sonucu bu insanların tamamına yakınını topluma tanıtınca ağır, ağır bulundukları yerleri terk etmeye başlamışlardır.
Örneğin şehrin Bakanı veya Milletvekilleri şehre geldiğinde ilgisi olmayan insanlar veya üç kağıtçılar etraflarında dolaşıp, başkalarını da yanaştırmayınca dürüst insanlar köşelerine çekilip olup bitenlere seyirci kalmaya başlamışlardı.Bu duruma Delikçi Memed müdahale edince bu tür insanlar ağır, ağır piyasadan çekilmeye başlayıp, ortadan kayboldular. İşin enteresan ve garip yanı şerefli ve onurlu insanlar kıyda köşede kalmış, bu tür üç kağıtçılar pervazsızca piyasada dolaşmaya başlamışlardı. Bu işin de delikçi Memede kaldığını görünce gereğini yaptık ve bu tür kaşarlanmış üç kağıtçıları siyasetçilerin etrafından uzaklaştırmanın bir görev olduğunu düşündük ve gereğini yaptık.
Her işin bir bedeli olduğu gibi bu işin de bedeli oldu belki biraz fazla oldu ama hiç önemli değil, yeterki Temiz toplum olsun biz bedel öderiz dedik ve bedelini ödedik, hala daha ödemeye devem ediyoruz. İşin entersan yanı, bu ülkede hırsıza hırsız demek, arsına arsız demek, namussuza namussuz demek yasak olduğundan yaptığımız haberlerle ilgili her hafta adliyeye gitmek zorunda kaldık.Maalesef bazı Hakimler sırf bizi susturabilmek adına yasaları zorlayarak bizlere tazminat ödetmeyi üzerlerine görev alıp, ha bire bize tazminat ödettiler. Ancak hiç önemli değil Allah'a şükürler olsun ki bu ülkede HSYK ve Adalet bakanlığı teftiş kurulları var. Yani sizin anlayacağınız yanlış yapan hakim ve savcıları denetleyen ve gereğini yapan kurullar var biz de hakkımızı o kurullarda arayacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Artık bu ülkede yanlış yapan kim olursa olsun bedelini ödeyeceğinden en ufak şüphesi olmasın. Eskiden insanlar korkup şikayet etmezlerdi, ama şimdi öyle değil. En azından Adnan Bahadır yasalara uygun hareket etmeyen veya taraflı davrandığı açıkça belli olanları çekinmeden şikayet edeceğini herkesin bilmesi gerekir. Adnan Bahadır doğruluk adına bedel ödeyip her şeyi göze almış ise herkes yaptığı yanlışın bedelini ödeyeceğini unutmasın. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.