İl Özel İdaresi'nin Kitabı Mukaddesi
Gazetecilik mesleği illa eleştirmeyi mi gerektirir, yoksa birilerine yağ yakmayı mı diye düşünebilirsiniz. Çünkü bazılarımız sürekli eleştiri yaparken, bazılarımız da sürekli olarak birilerine övgüler yağdırdığını hep birlikte müşahede etmekteyiz, ama benim tarzım sırf eleştiri olsun diye birilerini eleştirmek veya sırf methüsena etmek için övmek değil. Yapılan işin durumuna göre tavır belirleyip, toplumun yararına bir faaliyet ise takdir edip, toplumun zararına olduğuna inandığım bir yazı ise tenkit etmeyi mesleğin gereği olarak görmekteyim.Uzun zamandan beri hükümetler tasarruf tedbirleri yayınlarlar ki kamunun malı heba olmasın, makam arabalarından tutun da telefon görüşmelerine varıncaya kadar her türlü giderde tasarruf yapılması istenir, ancak her seferinde bu genelgeler yazılı talimatın ötesine gidememiş, bürokratların olaya farklı çözümler bulması sonucu devre dışı kalmışlardır.
Geçtiğimiz hafta İl Özel İdaresinden görevli bir arkadaş elinde kocaman bir kitap, ekinde CD si ile beraber gazeteye geldi. Görevli arkadaşımızı aramakta iken, tesadüfen görüştüm. Çantayı görünce merak edip, açtım. Açmasına açtım da kocaman bir kutu, aça, aça bir kaldım önce büyük bir muhafaza kutusu yapmışlar, ardından 626 sayfalık lüks kuşe kâğıdına yapılmış baskıda kocaman bir kitap. Hani şu mukaddes kitaplar kaybolmasın veya içerisinde yazılı olanlar silinmesin diye normal cilt yapıldıktan sonra birde ikinci kutuya koyuluyor ya, işte aynı ona benzer bir kitap. Kitabın adı Taşınmaz Kültür Varlıkları Envanteri. İyi, güzel, hoş da bu israf niye? Biraz araştırdıktan sonra öğrendim ki, kitaptan iki bin tane yapılmış, toplam 97.000 (Eski para ile 97 milyar) para ödenmiş, kimilerine göre bu işin sadece matbaa masrafı 50.00 lira bu paralara olmazmış. Kimilerine göre iyi para, kimilerine göre ise külliyen israf. Bana göre ise öncelikle kitabın içeriği ile ilgili kanaatlerimi tespit ettikten sonra kanaat beyan etmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Kitabın tamamını okuma fırsatı bulamadı isem de, büyük bir bölümünü inceledim. Kitapta o kadar gereksiz, o kadar tarihi değeri olmayan resim var ki sormayın gitsin. Ladik öğretmen okulunun lojmanları, otopark binaları, tarihi değerle ne ilgisi var,diyeceksiniz ki bu konu teknik bir konu iyi güzel de tarihi değeri olan binaların mimarisi, yapıldığı tarih, sanat yapısı az çok ne olduğunu ortaya koyuyor. Termedeki Kesik kaya köyündeki taşın tarihi değerini bir türlü anlayamadım, neymiş efendim Hazreti Ali"nin kılıcıyla bu taşa vurup, kesik yapmış da ondan tarihi eser değeri varmış, ciddi bir araştırmacı bu tür safsatalara inanır mı? Hazreti Ali nerede, Terme"nin Kesikkaya köyü nerede. Yapmayın Allah aşkına olur, olur da bu kadar safsata biraz fazla değil mi? Kavak"ın Emirli Köyünde Araboğlu(Çirişli) Tepesi"nde bulunan kayaların tarihi değerini yazan arkadaşımız Roma döneminden kalma sunu ibadeti yapılan bir açık alan olduğundan bahsetmiş. Hiçte inandırıcılığı olmayan bir durum. Zaten ortalıkta fol yok, yumurta yok. Çarşamba İlçesi"nde tarihi değeri olmayan bazı harabe binalar tarihi esermiş gibi gösterilmiş. Bafra"da kale olarak belirtilen resimlerde düz ova ve yeşilliklerden başka bir şey görmek mümkün değil. Ayvacık"ta Söğütpınar Köy"ü mezar odası olarak resmedilen alanda topraktaki bir delikten başka bir şey yok, neresi tarihi değerse çok merak ettim. Belki içeride tarihi değeri olan oda vardır ama resmi yok, şekli yok, sadece toprakta bir silik çalışma gayri ciddi. Asarcıktaki Tümülüsler tarihse bu şehrin yarıdan çoğunda Tümülüs var desene olduk bölgenin en zengin tarihi değerleri olan şehri, sizin anlayacağınız çalışmayı yapan arkadaşımız almış eline bir tarihi eserler kataloğu, onun içerisindeki resimleri güncelleme ihtiyacı dahi duymadan büyük bir çalışma yapmış gibi topluma sunmuş. Bu işin teknik boyutu, birde işin ekonomik boyutu var ki asıl üzüldüğüm nokta burası. Bu kitap içerisindeki boş bırakılan alanlar, gereksiz resimler çıkartılırsa 300 sahifeden ibaret bir kitap olarak rahatlıkla yapılabilirdi, ama para devletin olunca işin içerisine biraz da reklâm girmesi gerekince ortaya mukaddes kitapları andıran bir ucube çıktı. Belki israf edilen para birilerine göre fazla bir para değil, ancak burada önemli olan zihniyettir. Devleti bu mantıkla yönetmeye kalkarsanız bu milletin parasını heba edersiniz. Dikkat ederseniz gasp hadisesinin cezası miktarına bakılmaksızın verilir. Önemli olan paranın miktarı değil, eylemdir. Burada da önemli olan yapılan işin zihniyetidir. Fakir, fukara yemeğe ekmek bulamazken tarihi değerlerimizin envanterini çıkarmak için bu kadar israf yapmaya gerek yok. Ayrıca o binaların bazısı o kadar dökülmüş ki onları resimlere döküp, teşhir etmenin bile fevkalade yanlış bir davranış olduğunu düşünüyorum. Belki bu eleştirilerimden ötürü birileri üzülüp, kırılacak ama unutmayınız ki gerçekler acıdır ve dost acı söyler. Eleştirilere tahammülü olmayanlar da idarecilikte başarılı olamayacaklarını unutmasınlar.Hoşçakalınız
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.