İmam Hatip Platformu ve oda meselesi
Bugün iki konuya değinmek istiyorum. Konularımızdan ilki, AK Parti İl Başkanlığında Bölge Koordinatörü Cumhur Ünal’ın yaptığı temayül oylaması. Cumhur Ünal, İl Başkanının odasını neden kullanmadığı kamuoyu tarafından merak ediliyor.
Bu konuda edindiğim bilgi şu yönde: Bundan bir, bir buçuk yıl önce yine Muharrem Göksel ve il yönetimiyle ilgili bir temayül yoklaması yapılmıştı. O yoklama İl Başkanı Muharrem Göksel’in odasında yapılmıştı. O yoklamada belediye başkanlarının görüşlerine de başvurulmuştu. Görüşmede bir belediye başkanı şehrin dört komünist tarafından yönetildiğini, bunlardan birini Vezir Hazretleri ikincisi Muharrem Göksel, üçüncüsü Çiğdem Karaaslan ve dördüncüsünün de Akif Çağatay Kılıç olduğunu söylemiş.
Daha sonra İl Başkanı Muharrem Göksel’in bu konuşmayı başka bir yerde aynen naklettiğini, bu nedenle de il başkanının odasının dinlenme ihtimalinin olduğu için Cumhur Ünal’ın temayül yoklamasını başka bir odada yaptığını duydum.
Ama doğrudur ama yanlıştır akla yatkın bir ihtimal olduğunu da gözden kaçırmamak lazım.
Belediye başkanı geçmişte benimle ilgili de komünist dese de bu dediklerinde haklılık payı yok değil. Bu saydıklarının hiçbiri Milli Görüş kökenli olmadığı gibi muhafazakar yapıdan da olmadığı aksine sosyal demokrat yapıdan geldikleri ortadadır.
Vezir Hazretleri ile Çağatay Kılıç’ın damarlarını kesseniz damarlarından sosyal demokrat kanı akar.
Diğer ikisi için çok fazla bir şey diyemem. Çiğdem Hanım’ın aile yapısını bilmem, günahını alamam. Muharrem’in de aile yapısını bilmediğimden çok fazla bir şey söyleyemem. Ama neticede Muharrem Göksel’i de bu insanlar yönlendirdikletine göre belediye başkanının dediği gibi şehrimizi maalesef sol görüşlü AK Parti’lilerin yönettiği gün gibi ortadadır.
İşe bu nedenle, Cumhur Ünal temayül yoklamasını il başkanının odasında değil de kadın kolları başkanının odasında yaptığı söylenmektedir.
Gelelim ikinci konumuza.
Malumunuz Türkiye genelinde İmam Hatiplerle ilgili bir platform kuruldu. Bu platformun resmiyette hiçbir hükmü, tüzel kişiliği yok. Ancak gayri resmi olarak Türkiye’deki tüm İmam Hatip okulları ile ilgili en üst platform görevini yürütmektedir. Üzülerek söylemek gerekirse Samsun’daki yapının çok ama çok kötü bir yapıda olduğunu daha önceleri de yazmıştım.
Geçmişte bu işin çilesini hiç çekmemiş, 12 Eylül, 28 Şubat süreçlerinde en ufak sıkıntı yaşamamış, İmam Hatip Okullarını halkın yaptığı dönemlerde o okulların derneklerinde, vakıflarında ve okul aile birliklerinde en ufak bir görev almamış insanların yönetiminde olduğu bir platformdan bahsediyoruz.
Hiç unutmuyorum 12 Eylül ihtilalinde Samsun Yüksek İslam Enstitüsünü kapatmak isteyen Milli Güvenlik Konseyine merhum Nuh Ata’yla Şerafettin Albayrak nasıl brifing verip, Kenan Paşa Samsun’a geldiğinde nasıl ona yalvardılar da İslam Enstitüsü açık kaldı. Allah onlara rahmet eylesin. Merhum Prof. Dr. Hasan Katipoğlu çok sevdiğim bir insandı. Bir gün bana dedi ki, “Bak Adnan bu şehirde İmam Hatiplere ve Yüksek İslam Enstitülerine en çok hizmet eden insanlar Nuh Atay, Ali Rıza Öztürk ve Şerafettin Albayraktır. Bu insanlar bu işin çilesini çektiler, bunu böyle bilmek lazım” demişti bana.
O sıkıntılı yıllarda ortalıkta olmayanlar, milletten para dilenerek İmam Hatip, Yüksek İslam Enstitüsü yapan insanlara en ufak katkısı olmayanlar ve onların gerideki nesli şimdi İmam Hatip platformunun en tepelerinde görev alıp, makam mevkii derdine düşmeleri bir yana bu işte samimi olan insanları yıpratma çabaları insanın canını sıkıyor.
Bu platformun başın getirilen Mehmet Kurt, ben İmam Hatip Lisesinde okurken o Ondokuzmayıs Lisesinde Din Kültürü ve Ahlak dersi hocasıydı. Ama İmam Hatip Lisesine de derse giriyordu. Ve bir yıl benim de din kültürü ve ahlak dersime girdi. Görünüşte sakin, uyumlu bir insan gibi görünse de adamın iç dünyası çok farklıydı. En büyük sıkıntısı mikro milliyetçiliği kanının son damarına kadar işlemiş olup onun dünyasında Kavaklı olmayan insanların ne olursa olsunlar en ufak bir kıymeti harbiyeleri yoktur.
Kim gider onu pohpohlayıp yönlendirmek isterse anında onun kontrolüne girer. Bu insanlar beni neden yönlendirmek istiyorlar diye hiç düşünmez. Ona kötülenen insanlar pırlanta gibi insanlardır. O insanları kötüleyen Teneke kıymetindeki üçkağıtçıların asıl dertlerinin, makam mevki kapmak olduğu, düşünmeden o insanlarla ilgili her yerde olumsuz propagandalar yapmaktan geri kalmaz.
Platformu ilin Valisinin de üzerinde bir kuruluş zanneder ve herkese talimatlar yağdırıp değişiklerinin anında olması için elinden geleni yapar.
Dedikleri doğru mu yanlış mı, hangisi doğru hangisi yanlış bakmadan, yapılmayanları varsa anında Vekil olan oğluna ve platformun üst kurullarına şikâyet edeceğini söyleyip bürokratları tehdit etmekten de geri kalmaz.
Deseniz ki, ‘şuraya on lira ver’ asla vermez. ‘Şu fedakarlığı yap’ asla yapmaz. Ama başkalarına talimatlar yağdırıp insanların şahsiyetine değer vermeden onlara her türlü işi yaptırmaktan da geri kalmaz.
Tüm bunları yaparken de platformdaki bazı şeytan kılıklıların dolduruşuna gelerek yaptığının da farkına varmaz. Adamcağız azıcık akıllı, sağ duyulu, menfaatten uzak, dürüst insanlarla çalışsa bu hataları da yapmayacak ama o şeytanlar o kadar becerikliler ki aklınız şaşar. Ne yapıp edip platforma kendilerini sokma noktasında da çok becerikli olduklarını kabul etmek zorundayız. Allah Melek görünümlü bu şeytanlardan uzak eylesin diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.