İŞLER GÜN GEÇTİKÇE DAHA DA ZORLAŞIYOR
Genel politika ile ilgili yazı yazmayı sevmiyorum zira onu ulusal gazetelerin köşe yazarları çok iyi yapıyorlar. Zaman zaman önemli bulduğum konularda yazı yazmanın gerekli olduğunu düşünerek bazen yazmak zorunda kalıyorum.
Hatırlayacak olur iseniz geçtiğimiz aylarda çözüm süreci ile ilgili yazdığım yazıda çözüm sürecinde sonuç almanın olmazsa olmaz şartlarının başında af konusunun olduğunu yazmıştım. Bazıları yazdıklarımı abartılı bulmuş olabilirler. Gelinen noktada dediklerimde ne kadar haklı olduğum açıkça ortaya çıktı.
Doğrusunu isterseniz adamlara hak vermemek de mümkün değil, yaklaşık altı yedi aydan beri bu ülkede çözüm sürecinden bahsediliyor. Teröristlerin ağır ağır ülkeyi terk ettikleri dile getiriliyor. Kan akmıyor ama hükümetin karşı tarafa vermiş olduğu en ufak bir ödün de yok.
Dördüncü yargı paketi dedikleri ve aylarca reklamını yaptıkları paketi inceledim. İçerisinde ne KCK lılar için, ne de diğerleri için en ufak bir yasal düzenleme yok. Dördüncü yargı paketinde sadece basın yoluyla işlenen suçların terörle mücadele kapsamında ele alınamayacağı hükmü getirilmiş ve 220. Maddenin bazı fıkralarında değişiklikler yapılmış onun dışında gözle görülür bir değişiklik yok.
Geçtiğimiz Pazar günü Diyarbakır'da yapılan yürüyüşte BDP yetkilileri resmen bu konuları dillendirmek sureti yle artık görevin parlamentoda olduğunu ifade ederek konunun çözüm noktasına kavuşturulması gerektiğini ifade ettiler.
Yapılan yürüyüş şayet planın bir parçası ise eyvallah. Yoksa çözüm planı ile uzaktan yakından ilgisi yok ise o zaman ortada ciddi anlamda bir sıkıntı var demektir. Şartlar gün geçtikçe daha da zorlaştığı anlamına geldiği kanaatindeyim.
Çözüm süreci bu ülkenin geleceği için çok önemlidir, keşke sonlandırılabilse. Akil adamların verdikleri raporlarda belirttikleri konuların bir çoğu çözüme kavuşturulması gereken konular. Bu konuda yapılan gizli görüşmelerde hangi noktaya gelindiğini bilmediğimizden konuyla ilgili açık ve net konuşmak mümkün değil.
Hükümet bu konuda bir adım atmalı, süreci tıkamamalı diye düşünüyorum. Son üç dört aydan beri şehit haberleri gelmeyince geceleri rahat uyku uyuyoruz. Bu yara mutlaka tedavi edilmeli, yapılması gereken ne ise yapılmalıdır.
Bu konuyu bu kadar konuştuktan sonra gelelim yerel siyasete. Önceki gün Atakum'da MHP adına aday adaylığını açıklayan eski bir siyasetçinin gazetelerdeki haberlerini görünce içimden güldüm. Neden güldün derseniz o siyasetçi yaklaşık yirmi yıldır çok iyi tanıdığım bir kişi. Hatta ailece görüştüğümüz ortak dostlarımız da vardı. Çocuklarımız üniversiteyi aynı ülkede, aynı kampüste farklı fakültelerde okudular.
Bu arkadaşımızla ilgili çok enteresan anılarımız da var. Biz Refah Partisi'nde görev yaparken, bu arkadaşımız bir ilçeden farklı partilerden aday olduğu dönemlerde sırf kendisine destek olmak için kendi adayımıza değil, kendisine destek vermiştik.
Sadece destek olmakla kalmadık, bir arkadaşımla bizzat çıkıp ilçesine giderek orada tanıdıklarımızdan kendisine oy istedik. Kimden oy istediysek bizi terslediler, esnafla olan problemlerini dile getirdiler. Biz dostluk gereği hiç aldırmaksızın kendisine destek olmaya devam ettik. 2009 yerel seçimlerinde kendisinden tek kuruş para almaksızın ek ilanlarını bastırıp kendisine verdik. Daha sonra gazetemizin önünde yaşadığımız saldırı olayında bize saldıran kişilerin avukatlığını bu arkadaşımızın çocuğunun alması ve mahkemede bizimle ilgili yaptığı konuşmalar bu insanlarla dostluk yaparken ne kadar yanlış bir tercihte bulunduğumuzu bize çok iyi gösterdi.
Benim şahsen yaşadığım olay insanların siyasetine engel teşkil etmez ancak şehremini olarak adlandırılan belediye başkanlığı makamına oturacak bir kişinin ailece görüştüğü bir dostuna aralarında en ufak bir olumsuz olay geçmemiş olmasına rağmen böyle bir davranışta bulunmuş ise kendisine oy verecek kişilere nasıl davranacağını sizlerin takdirine sunuyorum.
Hani derler ya kişinin ayinesi iştir lafa bakılmaz işte ben de bu arkadaşımın yıllar yılı benimle dostluk yaptıktan sonra yaptığı icraatını sizlerle paylaştım. Takdir siz değerli okurların ve MHP'li yöneticilerin.
MHP İlkadım ilçesinde belediye başkanlığı makamını almış bir siyasi parti, ayrıca Atakum'da da hatırı sayılır oyları olan bir parti. MHP'li yöneticilerin böyle bir hata yapacaklarını sanmıyorum ancak ben bazı açıklamaları yapma gereği duyduğumdan bu anımı sizlerle paylaştım. Diyeceksiniz ki Atakum şu anda çok mu iyi yönetiliyor, o konudaki dosyaları açmama az kaldı sabırlı olmakta fayda var.
Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.