KAFAMDA SORU İŞARETLERİ VAR
KAFAMDA SORU İŞARETLERİ VAR
Havaların sıcak olması bir yana, işlerin yoğunluğuna yetişebilmek için neredeyse gün yetmiyor. Bir yanda gazetenin işleri, bir yanda Ladik’teki işlerimiz, bir diğer yanda yurtta yaptığımız tadilata bir de matbaadaki işler eklenince emin olun gün yetmiyor. Bir de yaz ayının verdiği mahmurluk eklenince, köşe yazısı yazmaya zaman bulamıyoruz. Hal böyle olunca da bazı dostlar neden köşe yazısı yazmıyorsun diye sitem ediyorlar. Doğrusunu ararsanız dostlar da haklı biz de haklı, kim haksız derseniz onu ben de bilmiyorum. Yaklaşık bir haftadır bu nedenle köşe yazısı yazamadım ama gündemde önemli bir konu olmadığından enden yemenden laf olsun torba dolsun kabilinden yazı yazma alışkanlığım olmadığından köşe yazısı yazmadım. Şayet önemli bir konu olsaydı, gecenin bir yarısında kalkıp köşe yazacağımdan ve konuyla ilgili siz değerli okurları bilgilendireceğimden emin olabilirsiniz. Yoksa biz başkaları gibi yılın belli dönemlerinde tatil yapma imkânı olan insanlar da değiliz. Çünkü biz işimizin başında olmadığımızda işlerimiz istediğimiz gibi yürümez. Biz de maaşla çalışmış olsaydık, tatil yapma fırsatı bulurduk ama halimizden memnunuz; Allah bu halimizden geriye koymasın.
Gelelim konu başlığımıza… Yaklaşık üç yıldan beri Hükümet’in gündemden düşürmediği Çözüm Süreci ile düşüncelerimi bu sahifeden sizlerle paylaşmıştım. Çözüm Süreci’nde bugüne kadar yapılan tek şey oyalama taktiğiydi. Bu taktik kimin işine yaradı derseniz, bana göre PKK’nın işine yaradı derim. Neden böyle söylediğime gelince, adamlar süreç sayesinde, şehir yapılanmalarını tamamladılar. Bizimkiler de kan akmıyor diye kendilerini oyaladılar. Oysaki bu işi bu kadar uzatmadan işin başında adam gibi oturulup çözüm bulunsaydı çok daha güzel sonuçlar alınacağından şüphem yok. Üç yılda neler yapıldı derseniz, kürtçe tabelalar, kürtçe radyolar, kürtçe konuşmak, akil adamlar heyeti gibi fasa fiso işlerin dışında en ufak bir şey yapılmadığını her fırsatta dile getirdim. Bu işin olmazsa olmazının bu adamlara af getirmek olduğunu ta o günlerde yazmıştım. Peki neden süreç ağır ilerledi derseniz, Hükümet oy kaygısı yaşadı. Karşı tarafın da bu işine geldi. Adamlar istedikleri gibi şehir yapılanmasını yaptılar.
Bu tür olaylarda ya işin başında olmaz kardeşim biz çözüm mözüm bilmeyiz, biz tek bir Ulus Devletiz, kimseyle pazarlık yapmayız, herkes işine baksın, biz de gereken neyse onu sonuna dek yapacağız, denilip terörle mücadeleden vazgeçilmeyecekti. Veya işi uzatmadan anında bir çözüm üretip uzlaşma sağlanmalıydı. Yok akil adamlarmış, sanatçılarmış, şarkıymış, türküymüş, kürtçeymiş, okulmuş bunlar işin teferruatı, işin temeli adamlara özgürlüktü ama kimse buna cesaret edemeyince işi dala budağa sardılar. AK Parti HDP’yi kendi eliyle büyütüp 80 Milletvekili çıkarmasına vesile oldu dersem abartmış olmam. Adamları meşru zemine çeken AK Parti, onlarla oturup pazarlık eden AK Parti, her fırsatta onlarla konuşmaktan yana olan yine AK Parti olmadı mı? Hal böyle olunca vatandaş da dedi ki kardeşim madem bu adamlarla oturup konuşuyorsunuz o zaman biz de bu insanları meşru zemine çekip mecliste sandalyeleri çoğaltalım. Meclisteki sandalyeleri çoğalınca da AK Parti tek başına iktidar olamadı, olayın özü bu değil mi?
Peki, son iki aydır artan terör olayları neden arttı derseniz işte orada kafamda bazı soru işaretleri var. Zira terör durup dururken artmaz, ortada bir şeyler var ki terör arttı. Ortada ne var da terör arttı derseniz onu kesin bilmiyorum ama sanki bir el tetiğe basıp terörü azdırdı gibi bir durum söz konusu. Ülkenin dört bir yanında terör almış başını gidiyor. Herkes tedirgin. Kimse yarınından emin değil. Büyük şehirlerde insanlar sokağa çıkmaya korkuyorlar. Hükümet kurulmadığı için ekonomi perişan, döviz almış başını gidiyor. Kimse halinden memnun değil. Esnaf perişan. Siftah etmeden kapatan esnaf var. Köylü zaten sıkıntılı, mahsulü para etmiyor. Sizin anlayacağınız herkes tedirgin.
Peki, bu halde seçime gidilirse ne olacak derseniz, orası da muamma. Kimilerine göre millet artık doğruyu görüp yeniden AK Parti’ye oy verip tekrar tek başına iktidar olmasının önünü açacak. Kimilerine göre ise mevcut durum değişmeyecek. Hangi durum olursa olsun benim bildiğim tek şey ülkede şu an itibarı ile istikrar yok. Terör sanki tek elden idare ediliyormuş gibi bir durumla karşı karşıyayız. 1980 ihtilalinden önce de ülkede kan gövdeyi götürürken bir gecede her şey süt liman olmamış mıydı? Bilmem anlatabildim mi? Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.