KARUN OLMAK…

Karun”un; Hz. Musanın amcasının oğlu olduğu rivayet edilmektedir. Hz. Musa döneminin en zenginlerinden olduğu bilinmektedir. İnsanlık tarihinde varlığın şımarttığı kişi olarak Kur”ana konu olan kibir abidesi bir insafsızdır. Kur”ana konu olan azgın ve şaşkın kişi; Karun, hadislere konu olan aynı karakterdeki kişi de; Salebe”dir. Bu ikisi; şımarıklıkta, kibirde, azgınlıkta ve insafsızlıkta tarihi örneklerdir. Karun olmak da, Salebe olmak da; varlıkla şımaran nankör demektir. Günümüzde karşılıkları, aynı nankörlük seviyesinden şubeleri, kibirde benzerleri, insafsızlıkta eşitleri ebette vardır. Bu örneklerin Kur”ana konu edilip, hadislerde tanıtılmasının nedeni; günümüz benzerlerinin de aynı sonuçlarla karşılaşacağı gereceğinin hatırlatılması içindir. Zenginlik; varlık sahibi olmak demektir. Varlığın şımarıklığa dönüştürmediği ve sahip olunanların insanlık için tasarrufta bulunulduğu her nimet şükür vesilesidir. Aksi ise; küfür ve nankörlüktür. İlahi tanımlamada zenginlik; var olanın olmayanlarla paylaşılması demektir. Gönül zenginliği anlamına da gelen bu tarife göre; insanın tasarrufunda bulunanları diğerleriyle paylaşılması gerçek zenginliktir ki; adı şükür, karşılığı ilahi rızaya erişmektir.

Karun”un hazinelerinin anahtarlarını kalabalık bir insan grubu ancak taşıyordu. Zenginlikte zirve yapmıştı. Rivayet edilir ki; bu zenginliği elde etmek için Hz. Musaya dua ettirmiştir. Aynı süreç; Peygamber dönemi örneği olan Salebe”de de görülmektedir. Bu iki örnekteki varlık kaynağının Peygamberi dua olması; sahip olunan her nimetin Yaratan tarafından verildiği gerçeğidir. Toplum içerisinde bazen çok akıllı ve zeki olduğu görülen ve bilinen kimselerin hiçbir dünyevi mülk edinemedikleri ama zihni melekesi bile yerinde olmayan bazılarının da en üst seviyede varlığa sahip oldukları bir gerçektir. Bu da; varlığın gerçek sahibinin Yüce Allah olduğu ve ilahi imtihan konusu olarak insanların bazılarını varlıklı, bazılarını da ihtiyaçlı olarak yaratıp, yaşattığı gereceğidir. Karun varlık sahibi olduktan sonra şımarmış, kibir abidesine dönüşmüş, insafsız bir insan olmuş ve kendisini toplumun ilahı haline getirmiştir. Buna kendisi de inanmıştır. Garip ve fakirken Hz.Musa”nın yanında bulunan Karun, varlık sahibi olup zenginleştikçe Firavunun yanında yer alarak, hak ve hakikate savaş açan bloka geçmiş, onların finans kaynağı haline gelmiştir. Varlık sahibinin Allah olduğu kendisine hatırlatılınca da; “hayır onlar benimdir, çalıştım ve kazandım” diyerek ilahlığını diğerlerine de ilan etmiştir. Hem varlık gücüne sahip, hem de Firavunun yanında yer almasıyla idari güce sahip olduğu için de; bir çok kimse onun yanında yer almak, onun koluna girmek, onun etrafında bulunmak istemişlerdir.

O dönemde Firavunun önünde idari açıdan engel Hz. Musa”dır. Karunun da toplum içinde itibarının engellenmesi yine Hz. Musa tarafından yapılmaktadır. İkisinin de düşmanı Hz. Musa olmuştur. Ortak bir kararla, Hz. Musayı toplum nezdinde itibarsızlaştırarak, ortadan kaldırmayı planlamışlardır ki, günümüz kurnazlarının da örnek aldığı metotlardandır. Ortak bir kumpas planıyla Hz. Musanın fahişelerle zina yaptığını toplum önünde ilan edecekler, buldukları bir fahişeyi de buna delil gösterecekler, böylece de Hz. Musanın toplumsal gücünden kurtulacaklardır. Planladıkları kumpası gerçekleştirmek için toplandıkları meydanda Hz. Musaya incitici sorular sorarlar ve zina yaptığını ilan etmek için de sözleştikleri kadının şahitliğini dinlemek üzere toplumun önüne onu davet edip, Hz. Musa ile olan ilişkisini söylemesini ondan isterler. Ancak fahişe kadının cevabı; “Musa gökten inen yağmur suyu gibi temizdir, benimle zina etmemiştir. Bu hainler benimle anlaşarak ona kumpas kurdular” diye toplanan kalabalığa karşı gerçeği haykırır. Bunu duyan halkın yarısı o anda Hz. Musaya inanmış, Rabbına da iman etmişlerdir. Hz. Musa bu iftiranın bedeli olarak Karunun yeryüzü tarafından malı ve mülküyle yutulmasını ister, Allah da yere emir vererek Karun ve neyi varsa toprak tarafından yutulur. Hz. Musanın duasıyla varlık sahibi olan Karun yine Hz. Musanın bedduasıyla yeryüzü tarafından yutulur.

Karun olmak; Yaratana kafa tutmaktır, şımarıklıktır, kibirdir, insafsızlıktır, en yoksulken en varlıklı hale gelmek, varlığın sahibini tanımadığı için de en mutlu olduğunu zannettiği zamanda; her şeyiyle birlikte, kendini ilah olarak sunduğu toplum önünde yok olmaktır. Dua ile elde edilenin beddua ile elden gitmesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR