KAYIKÇIBAŞI VE SAZ HEYETİ CUMARTESİ TOPLANMIŞ
KAYIKÇIBAŞI VE SAZ HEYETİ CUMARTESİ TOPLANMIŞ
Çok bilen çok yanılır derler ya bu çok doğu bir Atasözüdür, insan hiç bir zaman çok bildiğini iddia etmemeli, öyle bir boşluğa düşer ki kendisi de şaşar. Büyükşehir Belediyesinde görev yaparken gerek Vezir Hazretlerine gerekse Kayıkçıbaşına o kadar çok inanmıştım ki anlatamam, bana sorsalar Adnan bu insanların nesine kefil olursun maneviyat dünyaları hariç her şeylerine kefil olurum derdim. Ancak ne kadar çok yanıldığımı bizim A Takımı soruşturmasını yapan askerlerin gelip beni özel olarak ziyaret ettiklerinde anlattıklarını dinleyince anladım. Bana sır kalmak kaydı ile söylediklerini burada yazamayacağımdan bu insanlarla ilgili düşücelerimde ne kadar yanıldığıımı anladım ama çoktan iş işten geçmişti. Diyeceksiniz ki geçmeseydi ne olacaktı? Hiç bir şey olmayacaktı. Ben biraz daha erken onlardan ayrılacaktım o kadar. Zira onlar ilişkilerini yurt dışından başlamak kaydı ile o kadar güzel bağlamışlar ki anlatmak için yaşamak gerekir.
Üzülerek ifade etmek gerekirse bu ülkede bazı ilişkiler hala daha çözülememiş veya çözülmek istenmiyor, sorarım size ülkemizdeki okullar da, Üniversitelerde hatta kamu da da başörtüsü sorunu çözülürken Samsun Büyükşehir Belediyesinde tek bir tane başörtülü insan gördünüz mü? Ben tam dört yıl görev yaptım göremedim. Çok enteresandır Vezir Hazretleri bir gün yazlığa ziyaretime geldiğinde kızıma Sen çok iyi bir kızsın ama keşke başını açsaydın dediğini hiç unutmam.
Bugün CHP Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmış olsa ancak bu kadar solcu kadro kurabilir. Zaten Cezaevinde iken Avukat olarak tutmak istediğim Ersoy Üstay avukatlığımı alma şartı olarak Vezir Hazretlerinin aleyhinde köşe yazısı yazmama şartını getirmesi Vezir Hazretlerinin Dünya görüşünün delilidir. Ben Ersoy Üstay'a cezaevinde olma nedenlerimden birisinin de Vezir Hazretleri ile ilgili yazdığım köşe yazıları nedeniyle Vezir Hazretlerinin adamlarının saldırmaları olduğunu, bunu saldıranlardan birisinin açıkça mahkemede ifade ettiğini, bu nedenle asla fikrimden vaz geçmeyeceğimi kendisi istese dahi Avukat olarak onu tutmayacağımı söylemiştim.
Vezir Hazretlerinin vazgeçilmez ekibi dört beş kişidir bunların başında eski Yeşilkent Belediye Başkanı Mustafa Yılmaz, Onun iş ortağı ve eski Vezir Hazretlerinin danışmanı Kabzımal Akın Özgün, Kayıkçıbaşı ve bir iki kişi daha var. Bunların dışında Vezir Hazretleri için Samsundaki insanların tamamı teferruattır, anlık lazım oldukça görüşür ve lazım olmayınca anında sokağa koyar. Hiç unutmuyorum Mustafa yılmaz iki tane benzinlik ruhsatı almak için çok uğraş vermişti parti karşı çıktığı için ben ikinci benzinliğine itiraz ediyordum, Mustafa Yılmaz kızıp Vezir Hazretlerini terk edince peşine göndermediği adam kalmamıştı. Biz onun yüzünden onca çile çektik hapis yattık bir kez olsun yanımıza gelmedi ama Mustafa Yılmaz istediği ikinci benzinliği alamayınca anında terk edip gidince peşinden göndermedik adam bırakmadı.
Sanırım 2006 yılının sonu veya 2007 yılının başları idi. Bir gün Kayıkçıbaşı telefonla arayarak bana dedi ki Adnan Bey senin adına sana sormadan bir iş yapabilir miyim . Ben kayıkçıbaşını çok sevdiğimden elbette yaparsın ne demek dedim. Bunun üzerine dedi ki yanımda Mustafa Yılmaz ile Akın Özgün var. Atakum'un üstlerinden bir arsa satın alacağız seninde oraya ortak olmanı istiyorum, bunun üzerine ona dedim ki benim zaten Atakum'da yap sat yaptığım inşaatım var gerek yok o tür işlere beni sokma deyince itirazımı kabul etmedi, bunun üzerine dedim ki benim param yok, ona da itiraz etti ve kendisi ile Sefer Arlı'yı kefil yaparak bana bankadan kredi çekip para aldılar ve arsayı satın aldılar. Arsa önce hepimizin eşinin üzerine olacaktı, hatta eşlerimizin nüfus cüzdanları dahi alındı, ancak daha sonra tapuların iki ayrı tapu olduğu ancak tek kişi üzerine yapılacağı, o kişinin de Akın Özgün'ün eşi olduğu dolayısı ile tapunun da onun üzerine yapıdığı söylendi. Sizin anlayacağınız kasa akın Özgün olduğundan tapu da onun eşinin adına yapıldı.
Arsaların biri 15 dönüm diğeri ise beş dönümdü. Beş dönümlük arazi heyelan alanında idi o günkü anlaşmamıza göre heyelanlı arazi yüzde kırk kesintiye ayrılıp Belediyeye verilecekti, kalan yirmi dönümlük arsa da bina olacaktı bizlere de birer daire düşecekti buradaki hedef elibin liraya bir daire sahibi olmaktı ve kimsenin de hakkına girmemek şartı ile yapılacaktı. Daha sonra ben Belediye'den ayrıldıktan sonra ısrarla ayrılacağını söylememe rağmen ayırmak istemediler ancak ben olmaz dedim ve ayrıldım. Bu zatı muhteremler öyle bir imar yapmışlar ki kişi başına tam dört daire düşecek şekilde ve bırakın heyelan arazisi dışıdaki arsaya imar yapmak köylülerin arazilerini ellerinden alarak adamcağızları perişan ederek imar yapmışlar. Bu binayı da keresteci kardeşimize yaptırıyorlarmış.
Biz bu durumu kabul edilemez bir durum olarak kabul edip haber yapınca geçtiğimiz cumartesi günü Kayıkçıbaşı ve saz heyeti yeni kurulan Yarı resmi El Ahram gazetesınde bir araya gelerek yoğun bir tartışma yapmışlar, tartışma da kimisi Adnan Bahadır'a yeniden adam gönderip saldırtalım demiş, kimisi biz de haber yapıp cevap verelim demiş, kimisi mahkemeye verelim demiş, kimisi ise gazetelere ilanlar verip yapılan haberi tekzip edelim demiş. Bu arkadaşlara tavsiyem ne yaparlarsa yapsınlar isterse bir ordu göndersinler biz bildiğimizden dün vazgeçmediğimiz gibi yarın da vaz geçmeyeceğiz, şayet haklı olduklarına inanıyor iseler diledikleri kanalda çıkıp benimle tartışsınlar, ben haksız isem özür dileyeceğim, yok onlar haksız iseler o binaları yıkacaklar mı? Unutmayınız ki başkalarının hakkını gasp ederek kazanılan maldan ne bu dünyada ne de gerçek dünyada faide gelmez, tam aksine her iki dünya da da azaptır. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.