KIZILAY’DA GELİNEN NOKTA...

KIZILAY'DA GELİNEN NOKTA DÜRÜST GAZETECİLİĞİN SONUCUDUR

 

Gazetecilik mesleğine başladığımız  günden  bu yana duruşumuzda  en ufak  bir  değişiklik olmamıştır. Zaman zaman bazı insanlara kendilerini düzeltmeleri  için süre tanımış olmamız  duruşumuzda  değişiklik yaptığımız  anlamına  gelmez. Hepimiz  insanız  Yüce Yaratan bizleri  hata  yapma  fıtratı üzerine yaratmış, ama yaptığımız  hatadan döndüğümüzde affedeceğini de bizlere  müjdelemiştir. Hepimiz hata yaparız, önemli olan bu hatalarda  ısrarcı  olmamak veya pişman olma erdemliğini göstermektir.

Ele aldığımız birçok konunun yasal süreçte ele alındığını görmek bizleri mutlu ediyor. İnsanların sıkıntı çekmesinden asla mutlu olmayız ancak toplumun gözbebeği olan kurumlarda yöneticilik yapanların yaptıkları yanlışları sonuna kadar takip edeceğimizi bilmeleri gerekmektedir. Dilerseniz biraz geriye dönüp neler yaptığımıza bakalım. Bu şehirde kendilerini çete sanan ve yıllar yılı şehrin kanını  emen insanların tamamına yakını çete davası sanığı oldular ve mahkemeleri  devam ediyor. Büyükşehir  Belediyesi  ile ilgili  yazdığımız  yazılar  sonucu  İçişleri  Bakanlığı müfettişlerinin tuttukları raporlar  sonucu üst düzey  yöneticiler hakkında  tutulan raporlar davalara dönüşmek üzere, yazdığımız  yazılardan rahatsızlık duyanların üzerimize saldıkları zavallılarla  ilgili Samsun'da açılan davalar  Ankara'ya  nakledilip, çete davasına dönüştü.  Siyasette yanlış yapanların büyük bir bölümü verdiğimiz mücadele sonucu tasfiye oldu. Kamu malını yıllarca babalarının malı gibi kullanıp, elde ettikleri gelirden devlete tek kuruş kira ödemeyenler yaptığımız  müracaatlar sonucu ellerindeki ganimetleri devlete bırakmak zorunda kaldılar. Özel sağlık kuruluşlarından kaçak doktor çalıştıranlar yüksek oranda cezalara çarptırıldılar, bu saydıklarımı yazmaya kalksam asıl konuya yer kalmaz.

            Geçtiğimiz Nisan ayında Türk Kızılayı Samsun Şubesi'nde yaşanan olaylarla ilgili bir dosya hazırlayıp, dokümanları ile kamuoyuna sunmuştuk. Yayınlarımız üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış, Kızılay Genel Merkezi de müfettiş görevlendirmişti. Cumhuriyet Savcılığı Kızılay Genel Merkezi'nin gönderdiği müfettişleri bilir kişi tayin etmiş, bilir kişinin yaptığı teftiş sonucu Cumhuriyet Savcılığı 23 Kızılay yöneticisini gözaltına almış, gözaltı süresince yapılacak soruşturma doğrultusunda bir kısım yöneticilerin mahkemeye sevk edileceği kanaatindeyim. Zira bu işi bizzat yaşamış  birisi olarak süreci çok iyi biliyorum. Önce gözaltı, ardından gözaltı süresi gerekli görülmesi halinde uzatılır, ardından gözaltında bulundurulanların bir kısmı serbest bırakılır, bir kısmı nöbetçi mahkemeye çıkartılır. Nöbetçi mahkemenin vereceği karar doğrultusunda tutuklama söz konusu olursa tutuklananlar iddianame hazırlanıp, mahkemeye çıkarılır, ondan sonra süreç doğal seyrinde devam eder.

            Burada takdir ettiğim konu Kızılay Genel Merkezi'nin tarafsız davranması ve olayın adliye boyutu bitmeden Samsun şube yönetimini görevden almamış olmasıdır. Kızılay Genel Merkezi isteseydi eğer haberlerin basına yansıması ile birlikte şube yönetimini görevden alırdı, ama sağ duyu ile hareket edip önce müfettiş  gönderdi, ardından  yargının  icraatını bekledi. Yargı düğmeye bugün basmadı, yargı biz haberi yaptığımız gün düğmeye basmıştı, ancak yasal prosedür yeni tamamlandı ve dün Kızılay yöneticileri gözaltına alındı. Kızılay Genel Merkezi'nin gönderdiği müfettişlerin raporlarını savcılıktan istedik ancak dosyada gizlilik kararı var dendi ve verilmedi. Ancak teftiş raporu ile ilgili edindiğim bilgi Kızılay Samsun Şubesi'nde bazı yöneticilerin sıkıntılı işlere imza attıkları yönünde oldu.

            Bu arada önemli bir ayrıntıyı da sizlerle paylaşmak istiyorum. Daha önce yayınladığımız dosyada olmayan birçok konuyu müfettişlerin tespit ettiği gelen bilgiler arasında. Örneğin Kızılay'ın kan grubunu belirten kartı vermesi için vatandaşların yaptığı müracaatı aldığında vatandaştan kan alıp, özel bir laboratuara gönderdiği, ardından özel laboratuarın yaptığı tahlil sonucu vatandaşa kan grubunu belirten kartı vermesi gerekirken Kızılay'da aşırı sayıda imzalı kan grubunu gösteren boş kan kartı bulunduğu bu kartları istedikleri gibi doldurup vatandaşa verdikleri iddia edilmekte. Sadece bu olay dahi Kızılay'ın ne halde olduğunu ortaya koyar da artar bile. Kaldı ki yayınladığımız haberler, belgeler ve evraklarla ilgili yapılan soruşturmada her şey ortaya çıkmış. Biz bu haberleri yaparken hiç kimsenin şahsıyla en ufak bir problemimiz yoktu, sadece ve sadece işimizi yapmaya çalıştık ve gözbebeğimiz olan Kızılay'ın yanlış yönetilmesine gönlümüz razı olmadığından haberleri yayınladık. Gönlümüz rahat, vicdanımız müsterih, yaptığımız işi adam gibi, dürüst bir şekilde yapmanın sonucunu almanın gururunu yaşıyoruz.

            Ele aldığımız diğer kurumlardaki yöneticiler de ayaklarını denk alıp, yaptıkları hatalardan bir an önce vazgeçsinler, adaletin er ya da geç tecelli edeceğinden endişeleri olmasın, ellerindeki iktidar gücünü belli bir zaman kullanıp, gerçeklerin ortaya çıkmasını öteleyeceklerini sanmasınlar, zira biz buradayız. Kalın sağlıcakla

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR