Korkunun ecele faydası yok
Geçtiğimiz pazar günü gazete kurulduğu günden bu güne dek ilk defa evimden çıkmadan ailem ile birlikte geçirdiğim pazar günü idi. Meğer ne kadar güzelmiş insanın ailesiyle birlikte olması, iş yoğunluğundan uzakta olması, kitap okumaya zaman bulması diye düşünüp elime bir kitap almaya yeltenip dolaba doğru yöneldiğimde; hanım, yanıma gelip evdeki dolapların evraklarla dolu olduğunu, işe yaramayanlarını seçip çöpe atacağını ve bu konuda yardımıma ihtiyacı olduğunu söyledi.
Kütüphaneye göz attığımda, hanımın haklı olduğunu anladım ve dosyaları tek tek ayıklamaya başladım. Gerçekten kütüphanenin büyük bir bölümünü dosyalar doldurmuş. Dosyaları incelediğimde, 3-5 yıllık dokümanlarla karşılaştım. Sanki gazetecilik yapacağımı önceden biliyormuşum gibi doküman toplamışım. Tamamına yakını da kütüphanede duruyor.
Şu ana kadar yazdığım yazıların çoğunu mevcut bilgilerimle yazdım, ancak dökümanların olduğunu bildiğimden rahat yazıyordum. Dokümanları görünce yazdıklarımın ne kadar az olduğunu gördüm. Bu arada en kalın dosyalardan biri de bizim meşhur 'A Takımı Operasyonu' dava dosyası. 500 sayfanın üzerinde bir dosya. Dosyanın içerisinde mahkemeye sunulan el yazısı ile yazılmış 13 sayfalık bir dilekçe var.
Zamanı gelince gazetede yayımlayacağım. Yazıyı Kenan Bey hazırladı, Sefer Bey temize çekti, ben okuyup imzaladım. Yazıyı açıkladığımda, 1000 Altın Adam hikayesinin gerçek yüzünü kamuoyu görecek, ancak şimdi, kulübe zarar verebileceğini düşündüğümden yayımlamıyorum.
Gelelim asıl konumuza... Bilmem hatırlıyor musunuz? Bundan birkaç gün önce bir müteahhit arkadaşımızın işçilere para ödemediğini gerekçe göstererek bir grup işçi, Büyükşehir Belediyesinin önünde eylem yapmış, bunu da bir gazetemiz vermişti.
Gazete patronu ve Genel Yayın Yönetmeni, her yerde Büyükşehir Belediyesi ile kavgalı olduklarını söyleyip Büyükşehir aleyhinde verip veriştiriyor, ancak diğer taraftan gizlice buluşup kamuoyuna öyle imaj vermek zorunda olduklarını söyleyip insanları kandırmayı beceriyorlarmış. Hatta patronun yakını olan milletvekili bile bu işe inanmış. Milletvekilimiz de, kendisine doğruyu anlatanlara, "İspat edin, Samsun'a gelmem." diyormuş.
İşte size ispatı... Yukarıda bahsettiğim haberi yapan muhabir ile ilgili Büyükşehir Belediyesi, ilgili gazete patronunu uyarıyor. Bunun üzerine gazete patronu Genel Yayın Yönetmenine ilgili muhabirin derhal işten çıkartılması talimatını veriyor ve muhabir arkadaşımızın derhal işine son veriliyor.
Asıl önemli olan kısma gelince bu muhabir arkadaşımızı çıktığı gazetenin Genel Yayın Yönetmeni, her akşam arayıp, "Sakın Denge Gazetesi ile görüşme, sakın oraya girme!" diye uyarıyormuş.
Neden mi?.. Daha önce o muhabir arkadaşa yaptırdığı bazı işleri, söyler de ortalık fena karışır diye çok korkuyormuş da ondan. Korkma dostum, korkunun ecele faydası yoktur!..
Nasıl olsa toplum, bir gün her şeyin doğrusunu öğrenecektir. İnsanlar, gerçek değerlerini er ya da geç bulacaklardır.
Bu arada hiç hak etmediği bir biçimde müteahhit arkadaşımızın üzerine neden gidildiğini ve arka planında neler olduğunu önümüzdeki yazıda yazacağım.
Hoşça kalın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.