KÖRLER İLE SAĞIRLAR
Toplum olarak öyle bir hale gelmişiz ki üç kuruşluk menfaat için eğilip bükülmeyi adeta kanıksamışız, belki toplum içerisinden öyle olmayan az sayıda insan var ancak onlar da onurları gereği sessiz kaldıklarından fark edilmeden ölüp gidiyorlar. Merhum İsmet Paşa'nın dediği gibi namussuzlar kadar namuslular da cesaretli olmadıkça bu ülke düzelmez sözü çok doğru ve yerinde bir söz. Bazı olayları görünce neredeyse isyan edesim geliyor, toplumda biraz öne çıktığını sananlar bir iş yapıyorlar, bizim meslektaşlar da bunu allayıp pullayıp toplumun önüne koyunca insan çileden çıkıyor. Bir toplum bu kadar duyarsız, bu kadar olayların arka planını önemsemez hale nasıl gelir anlamış değilim. Dikkat ederseniz ileri zekâlı biri iş yapmaya kalkıyor veya yapıyor ve bunu anında bizim meslek erbabı topluma allayıp pullayarak sunuyorlar, toplum da bunu aynen yutuyor. Kimse çıkıp yahu arkadaş bu işin birde şu boyutu vardı dilerseniz olaya bir de o taraftan bakalım diyemiyor.
Dilerseniz bir kaç örnek vererek konuya biraz daha açıklık getirmeye çalışalım; Geçtiğimiz haftalarda bir turizm şirketinin sahibi şehrimize bazı Arap Turistleri getirerek onların gazeteci olduğunu, gazetecilik adına şehrimize gezi düzenlediklerini, şehirdeki güzel yerleri gezmek istediklerini söyleyerek adamları tüm Devlet erkânı ile görüştürüp resim çektirdiler. Şayet bu insanlar gazeteci olsaydı şehirdeki en azından tek bir gazetenin baskı tesislerini, Genel Yayın yönetmenini veya bürosunu ziyaret etmeleri gerekmez miydi? Peki, onlarla kim ilgilenmiş gazetecilik mesleği ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, daha önce başka kamu kurumunda müdürlük yapmakta iken orada görevine son verildiği için basınla ilgili yeni kurulan ama basınla uzaktan yakından ilgisi olmayan kuruluşun başına getirilmiş olan kişi onlara hamilik yapmaya çalıştı. Çalıştı da ne oldu derseniz gittiler Vezir Hazretlerine mışlah giydirdiler, hamamda yıkandılar, Ayvacık'ta gezdiler ondan sonra da piyasaya öyle bir lanse edildiler ki sanki Samsun şehri bu adamların yüzünden turizmde abad olacak sandı insanlar.
Arap turistler ağırlıklı olarak Trabzon Uzungöl bölgesini ziyaret ederler, orada bulunan işletmelerden yemek, yatak dışında çok fazla bir şey satın aldıklarını görmedim, yaz aylarında ben de sık, sık o bölgeye gezmeye giderim bisiklet üzerinde Arap turistler gezip dururlar oralarda. İş hayatında Arapların çok fazla bir kıymeti harbiyeleri olmaz, onların bir çoğu alışmış kefalet parasıyla geçinmeye, miskinlik, tembellik onların çoğunda adeta karakter haline gelmiş ama bir kaç uyanığın şehrimize getirdiği üç beş Arap nedeniyle ortalığı ayağa kaldıran basına ne demeli siz takdir edin.
İkinci bir konumuz da yine bir kaç gün önce bir dostum arayıp Samsundaki siyasi erkanın büyük bir kısmının Of'ta olduğunu benim neden gitmediğimi sorunca hayırdır konu nedir diye sordum, meğer bizim büyük iş adamları Of'ta okul yaptırmışlar şehirdeki zevatın büyük bir kısmı oraya gitmiş. Haberi alınca aradım Of'ta ki bir arkadaşımı, arkadaşım meğer tören alanındaymış açtı telefonu tüm konuşmaları dinletti bana. Konuşmacılardan bir tanesi eski Spor Bakanı olan zatı muhterem konuşmasında aynen şunu diyor Değerli Of'lu hemşerilerim ben Of'un evladıyım ama Samsun Milletvekiliyim, Bakanlığım döneminde Trabzon da çok yatırımlar oldu. Örneğin Ondokuzmayıs ilçesine gönderdiğim dörtbuçuk milyon liranın aynısını da Trabzon'a gönderdim orada yapılacak gençlik merkezinin aynısı burada da yapılacak, Akyazı Stadı ve Trabzonspor'un başarısı için elimden geleni yapmaya çalıştım dedi, ama bu arada Samsun'da ki Stadı da konuşmayı ihmal etmedi.
Dünkü gazetelerin birçoğunda olay öyle abartılı yazılmış ki anlatamam kimisine göre vefa örneği, kimisine göre mütevazılık, kimisine göre ise hayırseverlik almış başını gidiyor da benim haberim yok. Beni arayıp bana sen neden Of'a gitmedin diyen arkadaşa ben de insanlık kalmamış da ondan demiştim ne kadar doğru söylediğimi dünkü gazeteleri görünce bir kez daha anlamış oldum. Ben bu aileyi 1981 yılından itibaren çok iyi tanırım ekonomileri ile kültürleri ve manevi yaşam biçimleri hiç bir zaman paralellik arz etmediğini çok iyi bilirim. Ancak demek ki bende insanlık namına hiç bir şey kalmamış ki bu insanları benim dışımda anlayanlar gibi anlayamadım veya insanlar birilerine yağcılık yapma adına körlerle sağırlar biri birini ağırlar moduna girmişler ama biz hiç bir zaman öyle bir moda giremeyeceğimiz için biz dün ne söylemiş isek bugün de sözümüzün arkasındayız. 2007 yılında Samsunspor kulübüne yardım yapmak üzere dönemin Valisinin odasında Vezir Hazretleri ile o grubun başındaki iş adamının yaşadığı tartışmanın ardından Vezir Hazretlerinin Belediyeye gelip söylediklerini bugünkü gibi hatırlıyorum. Şayet insanların karakterleri, kültürleri, inançları para kazanmayla değişiyorsa onu değiştirenlere hayırlı uğurlu olsun diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.