KURUMLARIN BASIN SORUMLULARI YATIYORLAR MI?
Sekiz yıllık aradan sonra önceki gün ilk kez OMÜ’ye hasta getirdim. Hüseyin Akan’ın Rektörlüğü döneminde babamın Ankara'daki ameliyatları ardından rutin kontrollerini şoförüm veya oğlumun refakati ile OMÜ’de yaptırdım. Onun dışında da bir veya iki kez hasta ziyaretine gitmişliğim dışında tam sekiz yıldır OMÜ ye hasta getirmedim. Hastalarımı ya Ankara’da veya ilimizdeki diğer kamu ve özel hastanelerde tedavi ettirdim. Oysaki Hüseyin Akan’ın Rektör olabilmesi için verdiğim mücadeleyi bir Allah bilir bir de Hüseyin Akan ama insanda vefa olmayınca ilk önce en yakın arkadaşına kazık atıyor. Sadece Hüseyin Akan’a mı gönül koydun derseniz elbette ki hayır, orada ta otuz yıldan beri arkadaşlık yaptığımız başta Mustafa Bekir Selçuk olmak üzere birçok eski dostuma gönül koydum. Mustafa Bekir Selçuk Hoca’yı babamın rutin kontrolleri için arayıp yaşlı babama yardımcı olmasını istediğimde bana adres olarak hastane müdürünü gösterince teşekkür edip işime baktım. Zira o zaman hastane müdürlerinden hiç birini tanımadığımdan arayıp konuşma gereği de duymadım.
Hüseyin Akan’ın zulmünden nasibini alıp, Sait Bilgiç Hoca’nın zulmüne son verdiği isimlerden birisi olan İbrahim İnan Bey’i arayıp eşimi Tıp Fakültesi’ne getirdim, sağolsun fevkalade alakadar oldu, bizim Hüseyin’i de yanıma verip servisleri dolaştırdı. İki günde işimizi hallettik. Bu arada benim Hastane’de olduğumu duyup ziyaretime gelen Genel Sekreter Menderes Kabadayı Bey’e de teşekkürlerimi sunuyorum. Bu detayı neden verdin derseniz Hastanedeyken iki konuya vakıf oldum; bunlardan birisi aynı zamanda spor sunuculuğu yapan Hüseyin kardeşimize Samsunspor’da ne var ne yok diye sorunca Bakan Çağatay Kılıç’ın sekiz milyon lira para bulup Samsunspor’un kapalı olan tahtasını açtırdığını söyleyince inanın şaşırdım kaldım. Zira ben spordan pek anlamam o yüzden de sporda nelerin olup bittiğini de bilmem, ama Samsunspor’un başarılı olmasını da canı gönülden isterim. Neden istersin derseniz Samsunspor bu şehrin ortak markasıdır, biz de bu şehirde yaşıyoruz Samsunspor kulübü de bu şehrin ortak markası olduğuna göre başarılı olması için hepimiz elimizden ne geliyorsa yapmak zorundayız.
Samsunspor kulübünün borcu nedeniyle tahtasının kapalı olduğunu ve daha sonra açıldığını biliyordum ama sekiz milyon lira gibi büyük bir paranın Bakan Çağatay Kılıç’ın ödettiğini bilmiyordum, bu konu fevkalade güzel bir konu bunu bu toplum bilmeli. Çağatay Kılıç bu güzel icraatı yapmış ise O’nu biz takdir ve tebrik etmek zorundayız ama Bakan Kılıç’ın basın bürosunda çalışanlar bunu bize servis etmemiş iseler biz ne edelim. Bu şehre kim bir kuruşluk katkı sağlarsa isterse düşmanımız olsun başımız üzerinde taşırız, kaldı ki Bakan Kılıç’la da bir sorunumuz yok, olsa da sorun değil, yeterki bu şehre katkı sağlasın nefsimizi ayaklar altına alır her türlü desteği veririz.
Hastaneye gitmişken etrafta olup bitenlere da bakmadan geçemedim. Temizlik on numara, havaalanlarının temizliğini yapan arabalar gibi arabalar almışlar, sürekli ortalıkta dolaşıyorlar. Hastane personeline disiplin gelmiş, bayan personelin kıyafeti tek tip, lila renginde. Erkek personelin kıyafeti de tek tip, kimin personel kimin hasta, kimin Akademik personel olduğu belli oluyor. Rektör Sait Bilgiç henüz beklenen birçok atamayı yapmamış, insanlar ağır ağır homurdanmaya başlamışlar. Ama Genel Sekreter Menderes Kabadayı hiç makamında oturmadan sürekli dolaşıyor, eksikleri tespit edip gideriyor. Personelle tanışma toplantıları yapıyor, personelle gayet sıcak diyaloglar içersinde. Ancak bu arada edindiğim enteresan bilgi şu, OMÜ’nün hiç bir fakültesinin bina ruhsatı yok, Tıp Fakültesi’nin de ruhsatı olmadığı için SGK’dan alması gereken milyonlarca liralık ödemeleri alamıyor. Sadece yoğun bakım ünitesinde bulunan 55 yatağa her gece yatak başı bin lira gibi bir rakamı alamadığını düşünecek olur isek zararın boyutunu siz hesap edin.
Bu konuyla ilgili de yeni yönetimin güzel bir çalışma başlattığını, Büyükşehir Belediyesi ile bir protokol imzaladığını, 2,5 milyon lira civarında proje bedellerini Büyükşehir Belediyesi’nin üstlendiğini ve binaların tamamının ruhsatların alınmak üzere olduğunu öğrenince inanın sevindim. Ama maalesef OMÜ Rektörlüğü’nün Basın Bürosu da hiç bir şey yapmıyor ki bu güzel bilgileri toplumla paylaşmamışlar. Bu şehrin yüzde doksanının şu veya bu şekilde muhatap olmak zorunda olduğu OMÜ’de yapılan her güzel çalışmayı toplumun bilmesi en doğal hakkı olduğu gibi, yeni yönetimin de çalışmalarını ortaya koyması anlamına geldiği ortada olmasına rağmen Basın Bürosu’ndaki arkadaşların ne iş yaptıklarını çok merak ediyorum. Peki sadece bu kurumların basın büroları mı çalışmıyor derseniz elbette ki hayır… Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ve bazı kurumların da çalışmadıklarını önümüzdeki yazılarda kaleme alacağım. Şimdi bana ayrılan yer bittiğinden kesmek zorundayım. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.