MİLLETVEKİLLİĞİ NEDEN BU KADAR CAZİP?
MİLLETVEKİLLİĞİ NEDEN BU KADAR CAZİP?
Eskiden Milletvekilliği bu kadar cazip değildi. Halkın Vekâletini almak isteyenler önce kendilerini iyice tartıp biçtikten, karşılıklarının olup olmadığına bakıp çok ciddi araştırmalar yaptıktan sonra Vekillik için yola çıkarlardı. Şimdi ise adeta sıradan insanlar çıkıp vekil olmak istediklerini söylediklerinden şaşırıp kalıyorum. Diyeceksiniz ki ne var bunda Halkın Vekili olmak isteyenler Halktan birisi olmalılar. Elbette Halktan birileri olacak, Amerika’dan veya Rusya’dan Milletvekili ithal edecek halimiz yok. Ancak bu iş öyle zannedildiği kadar da basit bir şey olmasa gerek. Zira Milletin Vekili olacak kişi de bazı özellikler olmalı, eğitimin yanı sıra toplumda karşılığı olmalı, donanımlı olmalı, iş yaptırma kapasitesi olmalı, ne bileyim biraz toplumun önüne çıkmış insanlar olmalı. Aday adaylarına baktığımızda bir kısmı o kadar enteresan insanlar ki şaşırıp kalmamak mümkün değil. Azıcık bir memuriyet yapan veya Ankara’da birilerini tanıyan, ‘tamam bu iş tam bana göre’ deyip yola çıkıyor. Hatta o kadar enteresan ki Samsun’da Bürokrat olarak çalışıp başka İl’de oturan insanlar dahi Milletvekili adayı olunca, ‘bu nasıl iş’ demeden geçemiyorum. Tamam Bürokrasi de yükselmek için bazı atılımlar yapmak istenebilir ama buna, Milletvekili aday adaylığını alet etmek bana göre fevkalade yanlış bir şey!
Yaklaşık otuz yıl aktif siyasetin içerisinde oldum. İster inanın ister inanmayın, aklımın ucundan dahi Vekil olma hevesi geçmedi. Oysa ki benim de Üniversite diplomam var, siyasi geçmişim var, ekonomik durumum buna müsait, hatta Ankara’da da ciddi manada tanıdığım Siyasi dostlarım var. Ama bu iş her ne hikmetse bana hiç cazip gelmedi. Gerçek manada Milletvekilliği yapmak isteyen insanlar için Vekillik tam bir manevi vebaldir. İnsanların sorunları ile ilgilenip onları çözmek için, gece gündüz çalışmak zorundadırlar. Ancak bizim Vekiller gibi ‘ekmek elden su gölden’ on iki saat yatıp Vekillik yapacak iseler, o zaman elbette heves edilir. Tam on iki yıldır, AK Parti iktidarda ve üç dönemdir vekillik yapan arkadaşlarımız var, Allah rızası için çıkıp söylesinler, bu şehre ne katkıları olmuş. Ben görmedim göreniniz varsa söylesin de biz de bilelim.
Vekillerimiz on iki yıl boyunca hiç mi bir şey yapmadılar derseniz, elbette yaptılar. Kimisi kendisine ait özel araçları, Belediyelere sattı, başında bulunduğu Kurumdaki tüm ihalelerden komisyon aldı! Hatta akrabalarını ihya etti. Akrabaları Ankara’nın Merkezinde Büro tutup ihale dağıttı, paraları da Yurt dışındaki Bankalarda bloke ettiler. Sadece bununla da kalmadılar ne kadar Paralelci varsa, Devletin en kritik noktalarına atayıp, ülkenin kaderini onlara teslim ettiler. Bu konuda onlara giden uyarıları dahi ciddiye almayıp, dalga geçtiler. Yedi sülalelerini zengin etmenin dışında, ülkenin en kritik görevlerini yandaşlarına peşkeş çektiler. Ama adili mutlak olan Cenab-ı Hakk onlara öyle bir ceza verecek ki hepimiz şaşırıp kalacağız. Görevde bulundukları süre zarfında o bürokrat, siyasetçi, İş adamı, esnaf kesimini adeta dikta rejimindeki diktatörler gibi korkutup korku rejimi yaymaya çalıştılar. Rabbim herkesin yaptığını çok iyi gördüğünden onların hakkından geleceğinden hiç şüphem yok.
Vekillerimizin bir kısmı da Cumhurbaşkanı’na olan yakınlıklarını her fırsatta dile getirip, onunla topluma hava atmanın dışında, bol bol gözlük takıp evrak incelemek suretiyle çok iş yapıyoruz havasına girip, insanlarla adeta dalga geçtiler. Bu insanlar haftanın belli günlerinde Samsun’dan giden Belediye Başkanlarını Bakanlıklardaki İkinci sınıf bürokratlarla görüştürüp çok bir şey yapmış gibi, basına servis etmenin dışında kendi nefislerini tatmin edecek, onlara uşaklık edecek adamların dışında, bir Allah kulu ile gezip dolaşmadılar. Üzerlerindeki yükün ağırlığını ciddiye alıp, toplumun en ufak bir ihtiyacı ile ilgilenmediler. Bir kısmı ise Samsun’a bir şey yapmadıkları gibi lokal Irkçılıkta o kadar ileriye gittiler ki, Ramazan ayında verdikleri iftar yemeğini dahi, bu şehrin insanına çok görüp, gittiler doğdukları Vilayette iftar yemekleri organize edip, bir de bunu Basına servis ettiler. Görev yaptıkları yerlerde kendi ırkdaşlarının dışında bir Allah kuluna hayat hakkı tanımadılar. Şimdi de kendilerinin yerine yine ırkdaşlarının Vekil olabilmesi için ellerinden gelen her şeyi yapmanın peşindeler.
Şayet Milletvekilliği buysa ben bunu asla ve kat’a kabul etmiyorum. Vekil dediğin toplumun sıkıntıları ile ilgilenecek, insanların işleri için koşuşturacak, kendisine gelen insanlar arasında parti, memleket ayırımı yapmaksızın onlara yardımcı olacak. Bu işe talip olan arkadaşlar bu ölçüyü göz önüne alarak yola çıkmış iseler, Allah yar ve yardımcıları olsun, biz de elimizden gelen her türlü desteği onlara vermeye hazırız. Yok amaçları Vekillik maaşı, sosyal hakları, itibarı ve kıyak emeklilik ise, Allah onları ıslah eylesin diyor ve sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.