MÜFTÜ TORUNUNUN MARİFETLERİ
İnsanlarla uğraşmanın hoş bir şey olmadığını çok iyi biliyorum, ancak uğraştığım veya hakkında yazı yazdığım kişileri irdeleyecek olur iseniz birçoğunun, şahsımla problemleri olmayan kişilerden oluşuğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Örneğin son günlerde gündeme aldığım Milli Eğitim camiasının, bürokrasi içerisinde hiç problem yaşamadığım insanlar olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Burada önemli olan benim problemim değil, önemli olan toplumun problemleridir. Uzun yıllar Özel Öğretim Müdürlüğü"ne bağlı, üniversite kız öğrenci yurdumun kurucu müdürlüğünü de yaptığımdan bazı gerçekleri siz değerli okuyucularla paylaşmak istiyorum. Milli Eğitim"e bağlı olan tüm özel eğitim kurumları Milli Eğitim müfettişlerince periyodik olarak teftiş edilir. Bu teftişler bazen yılda bir, bazen üç, bazen da dört defa yapılır. Teftişi yapma görevi ilköğretim müfettişlerine verildiğinden bazen bakanlık adına, bazen da valilik adına teftişi onlar yaparlar. Müfettişlerin soracağı sorular da, yapacakları teftişin formatı da, Bakanlık tarafından belirlenir. Müfettiş sadece o formatı uygular, ancak bizim ilköğretim müfettişlerinin bir kısmı çok kaprisli olduğundan, teftiş yaptıkları kuruma zulmetmekten zevk alırlar. Bazıları da çok ideolojik davranıp, üzerlerine vazife olmayan işlere de burunlarını sokarlar. Milli Eğitim"e bağlı çalışan MTSK"lar içerisinde en düzgünlerinden birisinin Uzunay Sürücü Kursu olduğunu bu şehirde bilmeyen yoktur, hatta sahibi bazı konularda o kadar hassastır ki, Bakanlığın istemediği birçok şeyi kendisi yapma cihetine gitmiştir. İsterseniz biraz daha konuyu açayım. Bundan dört, beş yıl önce Yurt dışında okuyan oğluma ehliyet almak için kendisine müracaat ettiğimde, oğlumun yaz tatilindeki Türkiye"de kalma süresinin ehliyet alma dönemlerine yetmediğinden, oğlum gelmeden kaydını yapıp, geldiğinde devam etsin dediğimde, çok büyük tepki verip, olmaz öyle şey dedi. Bu şehirde hiç sürücü kursuna gitmeden ehliyet alan nice insan varken adı geçen sürücü kursuna gitmeden ehliyet alana rast gelmiş değilim. İşini bu kadar dürüst yapan bir insanın böyle bir iktidarda karşılaştığı komik olay insanı çileden çıkarıyor. Şimdi diyeceksiniz ki, adam işini yapmış, müfettişin raporunun gereğini yerine getirmiş. Şimdi orijinalini okuyacağınız yazıda bizim eski müftü milletvekiline Dayı olarak hitap eden Zembilli Ali Efendinin günümüz temsilcisinin yazdığı yazıyı dikkatlice okuyun:
İlçe Milli Eğitim Müdürü"nün müfettişlerin yaptığı teftişi, bir üst yazı ile muhatabına gönderip, gereğinin yapılmasını istemesi gerekirken, 68 kuşağı müfettişlerinin yaptıkları ideolojik teftişle ilgili bizim müftü torunu almış eline tuzu koşmuş ve bizzat kendisi olaya sahip çıkarak, birilerine hoş görünmek adına başörtüsünü sorgular olmuş. Ey Dayısının Müftü olduğunu iddia eden zatı muhterem, senin o dayının inandığı kitapta başörtüsü ile ilgili ne yazar hiç baktın mı? Diyeceksin ki beni yasalar bağlar, elbette yasalar bağlar ancak teftiş edilen yer özel bir MTSK, ne dershane, ne okul, ne de yurt. Burada çalışan personelin büyük bir bölümünün part time (Yarım gün) çalıştığını ve boş zamanlarda dilediği gibi giyinebileceğini bilmiyor musun? Ayrıca bu şehirde onca olumsuzluk varken, bir sürücü kursunda çalışan insanın başörtüsüyle uğraşmak niye? Seni o makama oturtan Dayı dediğin adam da inandığı kitaba uymayıp, sekreteri ile aşna fişne ettiğinden, bu yaptığın sana çok görülmez. Dünkü yazıyla ilgili görüşünü soranlara, reklamın kötüsü olmaz demişsin, reklamı yapılan şey inançların olunca da fark etmiyorsa, sana söz söyleyene
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.