Mutlu azınlıkların mutsuz çoğunluklara ...
Mutlu azınlıkların mutsuz çoğunluklara galebesi
Bu toplum isyan etmiyorsa, birilerini çarmıha germiyorsa, çıkıp avazı çıktığı kadar bağırmıyorsa, dağa çıkıp eline silahını alıp eşkıya olmuyorsa Devletine, Hukukuna olan saygısındandır. Güneydoğu"da isyan edenlere susturulmak adına bir sürü taviz verilmesine rağmen, hatta Kürtçe televizyonun yayın hayatına girmesine rağmen, diğer etnik kökenli insanlar aynı şeyleri talep etmiyorsa vatanına, milletine olan sevgisinden ve saygısındandır.
Son günlerde kamuoyunu meşgul eden olaylardan birisi de Büyük Samsun Oteli"nin satılması, kiralanması meselesidir. Bakıyorum da üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi herkes uyuyor kimsecikler kalkıp demiyor ki kıyı kenar çizgisi kanunu yeni mi çıktı, da bu mesele bu kadar büyüdü. Olayın oturtulmaya çalışıldığı zemin özelleştirme ile ilgili yasada geçen kıyı kenar çizgisi ile ilgili husus. Bu güne kadar özelleştirilen hangi işletmenin ruhsatına, kıyı kenar çizgisine veya yasal altyapısına bakılmış da, şimdi Büyük Otel"in kıyı kenar çizgisinin içinde mi, dışında mı olduğuna bakılıyor. Samsun Limanı daha yeni özelleştirildi. Ruhsatı yok, işletme belgesi yok, sizin anlayacağınız işletmecilik adına hiçbir belgesi yok, ama özelleştirildi. Diyeceksiniz ki efendim Yargıtay bozdu, tamam bozdu ise bunu da getirirsiniz yargıya bozarsınız, benim anladığım kadarı ile bu konu kiralamadan ziyade satılma işleminin iptaline yönelik bir girişim.
Gelelim ısrarla üzerinde durdukları kıyı kenar kanunu meselesine ve bizim Kayıkçı başı"nın verdiği belge"ye. Birincisi; O Kıyı Kenar Kanunu"nun diğer bir maddesinde der ki; kıyı kenar kanunu çıkmadan önce yapılan binalar, bu kanunun kapsamı dışındadır. İkincisi; Hoca Nasrettin arkadaşı ile birlikte yolda yürürken karşıdan adamın birisi elinde iki tane ördekle gidiyormuş, yanındaki adam hoca Nasreddin"e demiş ki; Hocam adamı gördün mü elinde iki ördekle gidiyor? Hoca: "banane" demiş, bu kez yanındaki, "hocam sizin eve götürüyor görmüyor musun?" deyince hoca, "Sana ne" demiş. Şimdi soruyorum: Büyük Otel satılacaksa size ne, kıyı kenar kanununu ihlal ediyorsa bana ne, sizin işiniz devletin malını korumak idi de ondan mı on yıl kira ödemediniz? Üçüncüsü; Bizim kayıkçı başı, basın danışmanı ve resmi haber ajansı gibi kullandığı gazete sahibine verdiği kıyı kenar çizgisi içerisindedir yazısını daha önce Yelken Kulüp yapılırken, Yabancılar Pazarı yeniden yapılıp orada bulunan insanlara kiralanırken, neden vermedi de şimdi verdi bir türlü anlamış değilim. Görevlerinden birisi de kamu adına şehirdeki imar uygulamalarını denetlemek olan kayıkçı başı, işine geldiği zaman yasaları hatırlıyor, işine gelmeyince unutuyorsa söylenecek bir şey yok, takdir sizin
Son bir haftadır gazetelerin haberlerine ve ilanlarına sıra gelince, dün bir gazete olayı kayıkçı kavgası gibi dalga geçer varı bir yaklaşımla "Otel Kavgası" olarak vermiş. Toplumu doğru aydınlatmak ve Kamu görevi yapmakla görevli olan biz gazeteler, haber yapar iken, topluma doğruları anlatmakla mükellefiz. Burada kamu görevlileri yanlış yapmış olsa idi, en acımasız bir şekilde onları ben eleştirirdim, ancak devletin malını korumak adına kamusal görevini yapmaya çalışan arkadaşlarımıza destek olmayıp, bilhassa köstek olan bu meslektaşlarım yanlış yapmışlardır. Başka zamanlarda, "Vali Bey ile telefonla konuştum şöyle dedi, böyle yaptı, şu kadar mübarek adam, bu kadar iyi adam" diyenlerde şimdilerde ses soluk yok, çünkü vakti zamanında kimileri o otelde yedi, içti para ödemedi, kimileri yattı, kalktı, zamparalık yaptı para ödemedi şimdi ise, yazmaları biraz sıkar, erkekse yazsınlar. Öyle bıyık bırakmayla, konuşurken mangalda kül bırakmamayla işler yürümüyor, taşın altına elinizi koyup, icraat yapacaksınız, ama yerse tabi
Yemezse, Deniz Baykal"ın parti içi muhaliflerine dediği gibi bir daha asla konuşmayacaksınız.
Çocukluğumdan beri tanıdığım ve hemşerilerim olan bu ailenin içerisinde çok kıymetli insanlar var, ancak her zaman söylediğim gibi ben haklıdan yana tavır koymak mecburiyetinde olduğumdan burada hakkaniyet ne ise onu söylemek zorundayım. Başkaları gibi insanların yüzünde farklı, arkasında farklı konuşmayı sevmediğimden, toplumun açık ve net bir biçimde her şeyi bilmesini istiyorum.Bu günlük bu kadar yeter kanaatindeyim. Hoşçakalınız
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.