OBJEKTİF BAKACAK OLURSAK
Gündemde AK Parti kongresi varken başka bir konuya girmek doğru olmazdı herhalde.Biz de bu durumu göz önüne alıp bugün AKParti Kongresi’nin ülkemiz ve şehrimiz açısından değerlendirilmesini yapmak istiyorum. Ancak ben olaya biraz daha farklı boyutta bakmak niyetindeyim.Nasıl derseniz, izin verin anlatayım. Toplum olarak konjonktüre o kadar uymuşuz ki anlatamam.Güçlü kimse, gündemde kim varsa anında ondan yana tavır koyup gündemi takip etmeyi görev biliyoruz. Bundan onbeş yirmi gün önce yere göğe sığdıramadığımız Davutoğlu anında gündemden çıktı ve hepimiz anında Binalici kesildik. Niye böyle olduk derseniz Reis öyle dedi de ondan; işte bu kadar. Peki, Allah için doğrusu bumudur derseniz, herkesin bakış açısına göre değişir. Siyasi beklentisi olanlara göre doğrusu budur.Çünkü Reis öyle istemiş, ama bana göre hiç de öyle değil. Reis Liderdir eyvallah kimsenin buna itirazı olamaz ama 20 ay gibi kısa bir süre önce partinin Genel başkanlığına getirdiğiniz bir insanı aradan iki yıl geçmeden değiştirmenin gereğini de bu topluma anlatmak zorundasınız. 20 ay önce Binali Yıldırım yok muydu da Davutoğlu Hoca’yı genel başkanlık koltuğuna oturttunuz?Şimdi Davutoğlu Hoca’yı görevden alırken gerekçeniz nedir? Bu adam sizin ilkelerinize, partinize veya şahsınıza ihanet mi etti de değiştirdiniz diye birileri çıkıp sormuyorsa ona da bir türlü akıl sır erdirmiş değilim. Lider sorgulanmaz derseniz Allah Resülü minbere çıkıp “ Ey ashabım bende bir yanlışlık görürseniz ne yaparsınız” diye sorduğunda Sahabe-i Kiramın “ Kılıcımızla düzeltiriz ya Resülellah” dediklerinde, Allah Resülü’nün “Elhamdülillah” dediğini unuttunuzmu?
Lider her yaptığı işin nedenini topluma anlatmak zorundadır.Kaldı ki yirminci yüzyılda dünyanın bir ucundan bir ucuna anında ulaşıldığı bir dönemde ve her şeyin şeffaflaştığı bir dönemde ben yaptım oldu mantığı ile hareket etmek bana göre doğru değil. Yüce Rabbimiz bize irade-i cüziyye ve akıl vermiş, neden vermiş bunları?Doğru ile yanlışı ayırt edelim, aklı selimle her şeyi tahlil edelim diye. Ben şahsen bugüne kadar yazmak istemedim.Nedenyazmadın derseniz, şu Kongre’yi bir görelim, yazar, çizer takımı ne yapıyor onu da bir görelim istedim.
Ama üzülerek ifade etmek gerekirse kimsenin sesi soluğu çıkmadığı gibi herkes anında olup bitenlerin en büyük savunucusu olmuş. Ben bunu söylerken kimse beni şucu, bucu veya Davutoğlu ekibine yakın zannetmesin.Benim için hava hoş, vız gelir, tırıs gider ama yapılan operasyona bakıldığında emin olun üzülüyorum. Neden üzülüyorsun derseniz sorarım size, Davutoğlu’na bu ayrılışının nedeni sorulduğunda ne diyecek, verebileceği makul bir cevabı var mı? Asla yok, sadece Reis öyle istedi demekten başka söyleyebileceği hiçbir şeyi yok.Zaten dünkü kongrede de kendi isteği ile ayrılmadığını, tercihi kendisinin yapmadığını ama bu ayrılışının toplum vicdanında karşılığının olduğunu söyledi. Aslında bu çok anlamlı ve bir o kadar da ağır bir konuşmaydı.
Peki yeni Genel Başkan’ın konuşmasında ne var?İki cümleyle ifade etmek gerekirse, Reis de Reis başka bir şey yok.Zaten Resin de istediği bu değil mi? Bir insanın kendi duruşu yoksa, kendisi olamamış ise veya başkalarının kişiliği ile kişilik buluyor ise o insandan değil kendisine kişilik bulduğu kişiye dahi fayda olamaz. Siyaset tarikat değildir.Siyasette irade kimseye ipotek edilemez.Geçmişte bunun örneklerini gördük.Yıldırım Akbulut modeli ortada, sonuçları da ortada, temennim odur ki inşallah aynı sonuçlarla karşılaşılmaz. Ben şahsen öyle olmasını istemem ama bu toplum her şeyi en ince detayları ile görüp değerlendiriyor.İnanın en ufak detayı dahi kaçırmıyor. Köylü Memed ağa dahi bu detayları çok iyi biliyor ve değerlendiriyor, bu böyle biline. Diyeceksiniz ki ortada Reis var, O varken birşey olmaz denilebilir ama unutmayalım ki herkesin hesabı varsa Allahın da bir hesabı var. Siyaset öyle birşeydir ki hiç ummadığınız bir zaman da her şeyin birden tersine döndüğünü görmek mümkün.
Gelelim kongredeki listenin şehrimiz açısından değerlendirilmesine. Samsun için değişen bir şey olmadı, aynı tas aynı hamam diyebiliriz. Çiğdem Hanım’ın son dakikaya kadar listeye giremeyeceği, O’nun yerine Çağatay Kılıç’ın gireceği konuşulmaktaydı ama Çiğdem Hanım girdi. Samsun için değişen bir şey yok. Türkiye geneline bakıldığında ise bazı ağır topların MKYK’da olmaması ilginç geldi bana. Veysel Eroğlu, Numan Kurtulmuş, Yalçın Akdoğan gibi isimlerin olmayışı çok enteresan geldi bana. Belki hükümetle parti ayrı tutulmaya çalışılıyor olabilir ama önümüzdeki süreç AK Parti açısından çok da kolay olmayacağa benziyor diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.