PİYASALAR SIKIŞMAYA BAŞLADI
Birkaç gün önce yazdığım köşe yazısında bir çok iş adamının sıkıntılı olduğunu yazmıştım, yazının üzerinden iki gün geçmeden bir Müteahhit arkadaşın intihar haberi geldi, piyasaların bir hayli sıkışık olduğunu biliyorduk ama bu kadar sıkıştığını da düşünmemiştim. Görüştüğüm insanlardan memur olmayanların tamamı sıkıntılı olduklarını ve piyasada para dönmediği için ödemelerini yapamadıklarını söylüyorlar. İnşaat ve Otomotiv sektörü ekonominin lokomotifidir. Bu iki sektörde sıkıntı olduğunda piyasanın tamamında sıkıntı var demektir. İnşaat işiyle uğraşan arkadaşların tamamı sıkıntılı, satışların durduğundan ödeme yapmakta güçlük çektiklerini söylüyorlar. İnşaat işi zor bir sanattır, sermayesiz iş yapmak doğru değildir, biz bu işi yaparken kendimize ölçü olarak bina maliyetinin yüzde yetmişini bitirecek öz sermayeyi ölçü alarak paramızı temin ettikten sonra işe başlardık. Bu kadar dikkatli davranmamıza rağmen sektördeki istikrarsızlık nedeniyle aralıklı olarak inşaat yaptık, hatta geçen yıl başlamak istedim ama piyasaki sıkışıklığı biraz tahmin ettiğimden vaz geçtim. Dikkat ederseniz yirmi yıl önce Müteahhit olup da şu anda işini yapmaya devam eden yok denecek kadar azdır.
Peki burada sıkıntı sadece piyasaların sıkışıklığında mı derseniz işte orada durun derim, zira son zamanlarda evini, arabasını satıp Müteahhitliğe başlayan o kadar çok insan var ki anlatamam, sattıkları dairelerin parası ile bu işi yapmaya kalkanların tamamı piyasadan çıkmakla kalmayacak kendileri ile birlikte bir çok meslektaşlarını da piyasadan silecekleri muhakkaktır. Kendilerinin piyasadan çıkmasını anladık da meslektaşlarına zarar vermelerini anlayamadık diyenleriniz olabilir, izin verin de onu da açıklayayım. Sermayesiz iş yapanlar sıkıştıklarında daire maliyetlerinin altında daire satmak zorunda kaldıklarından ellerinde bulundurdukları daireleri değerinin çok altında satıp dönüşmeye çalışıyorlar. Bu arkadaşların ucuza sattıkları daireler nedeniyle daire fiyatları otomatik olarak düşüyor ve gerçek değerinde daire satmak imkansız hale geliyor. Müteahhitlik mesleğini dürüstçe yapıp, öz sermayesi ile çalışan iş adamları sıkıştıkları anda daire satmaya kalktıklarında ederinin çok altında satmak zorunda kalıyorlar. Zaten küçük sermayelerle çalışan bazı iş adamları bu kez ya Bankaya müracaat edecekler veya onlar da diğerlerinin sattıkları fiyattan daire satacaklar, hal böyle olunca onlar da zararına iş yapmaya başlayacaklar, aradaki farkı kapatmak için sürekli olarak taze para bulmak adına zararına satışlara devam edecekler ve böylece sermayesiz iş yapanların yüzünden birazcık sermayesi olanlar da aradan çıkmış olacak.
Bu işin bir de hesapsız harcamaları var, örneğin ulusal TV'lerde boy boy reklamı çıkan firmaların yaptıkları yüklü reklamlara ödedikleri paraları maliyete yüklemeleri halinde daire satma şansları yok, yüklemeden sattıkları dairelerin tamamı zarar edince bu sefer işin içerisinden çıkamaz hale girip ya piyasayı dolandırıyorlar veya onurlarına yediremeyip intihar etme cihetine gidiyorlar. Şu anda piyasada bu dediğim türdeki adamlardan bir hayli var, hele bazıları İslami kimlik altına girip insanları öyle dolandırmışlar ki sormayın gitsin. Her gün onlarca kişi gazeteye gelip ağlayıp sızlıyor. Kimisinin dairesini başkasına satmışlar sana bir sonraki projeden daire vereceğiz diyorlar, kimisinin daire tapusu üzerinden başkalarına kredi çektirmişler, adamlara evini al diyorlar ama evler Bankaya ipotekli tapu kayıtları başkalarının üzerinde, zavallı insanlar girip otursalar bir dert oturmasalar iki dert perişan olmuşlar. Bu tür insanlar konuşurken sanırsınız ki Allah dostu ile konuşuyorsunuz onların hakkında kötü düşünmek en büyük günah ama yaptıkları işlere baktığınızda şeytanın aklına gelmeyecek işleri yaptıklarını görürsünüz. Bunların bir kısmı o kadar onursuz insanlardır ki sırıtarak yüzünüze bakıp, haklı imiş gibi pozlar vermekten de çekinmezler.
Toplum olarak bizde de hata var, azıcık menfaatimiz olan yere sazan gibi dalıyoruz, elimize belge almadan, iyice araştırmadan insanlara para verirsek sonuçlarına da katlanmak zorunda olduğumuzu unutmayalım. Bir de toplum olarak harcama ekonomisine yönelmiş durumdayız, bundan on yıl önce kişi başına düşen konut ve araba sayısı ile şimdiki durum arasındaki farkı kıyasladığımızda ne demek istediğimi rahatlıkla anlayabilirsiniz. Asgari ücretle geçinenler dahi altlarında araba, ev almak için Banka kapılarında kredi peşinde dolaşıyor iseler bu işin çivisi çıkmış demektir. Bir gün Efendimizin huzuruna bir sahabe gelip, Ya Resulullah geçinemiyorum ne yapayım diye soruyor, Efendimiz gelirin ne kadar diye sorunca dört dirhem diyor, bunun üzerine Efendimiz gelirini üç dirheme düşür ve Cenab-ı Hakka çok şükret durumun düzelecek buyurarak onu gönderiyor. Aradan bir ay geçiyor efendimiz aynı sahabeyi başka bir mecliste görünce ne oldu durumun nasıl diye soruyor, sahabi biraz daha iyi deyince efendimiz şimdi gelirini iki dirheme düşür ve şükretmeye devam et buyuruyor. Nihayet aradan birkaç ay geçtikten sonra aynı kişiyi başka bir mecliste görüyor ve tekrar halini hatırını soruyor, aldığı cevap çok iyiyim Ya Resülüllah olunca işte olay budur buyuruyor. Demek ki giderlerimizi gelirlerimize göre yapar isek sorun ortadan kalkar, yok başkalarına bakıp onlardan üstün olma yolunda ha bire kredi kartına yüklenirsek sonuç hüsrandır. Dünya işinde kendimizden aşağıda olanlara, ahret işlerinde kendimizden üstün olanlara imrenmek ümidiyle. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.