RAMAZAN AYINA GİRERKEN DİYANET...
RAMAZAN AYINA GİRERKEN DİYANET TEŞKİLATINI ELEŞTİRMEKTEN KEYİF ALMIYORUM
Bugünkü yazıma başlamadan önce tüm okurlarımızın Ramazanı Şeriflerini tebrik eder, Ağustos sıcağında oruç tutan tüm mümin kardeşlerimin zorlanmadan, kolay bir oruç ayı geçirmelerini Yüce Rabbimden niyaz ederim. Ramazan ayı Rahmetin ve nimetin bolluğu yanında külfetin de olduğu bir aydır, bu ay bir yıllık hatalarımızın ve günahlarımızın temizlenmesi için rabbimizin bizlere ihsan ettiği bir aydır, ne mutlu feyzinden, bereketinden istifade edenlere.
Gazeteyi ilk kurduğum yılın Ramazan ayında Samsun Müftülüğüne bir yazı yazarak Ramazan ayı boyunca toplumu aydınlatmak üzere gazetemizde bir köşe hazırlamalarını talep etmeme rağmen yazdığım yazıya cevap alamadım, daha sonra ilmine, irfanına güvendiğim Kefeli Camii İmamı Mehmet Aslan Gülşen Hoca efendi'nin gazetemizde köşe yazması için kendisi İlkadım İlçe Müftülüğü'nden izin istemiş, ona da onay çıkmadı. Bilahare bu tavrın nedenini merak edip sorduğumda siyasi olduğunu öğrenince her zamanki gibi yine işin başa düştüğünü anlayıp aldım elime eski mesleğimi ve başladım kendim Ramazan köşesi hazırlamaya. İki yıl bu köşeyi kendim hazırladım, bu yıl Allah Razı olsun Salih Parlak Hocamızdan Ramazan sayfasını ben hazırlayacağım dedi ve o yükten beni kurtardı.
Salih Parlak hoca yaklaşık otuz yıldır tanıdığım çok değerli bir ilim adamıdır, sadece ilim adamı değil çok iyi bir dava adamı ve çok değerli bir dosttur. Dost kabul ettiklerini asla satmayan, fikirlerine karşı çıkanlara saygı duyan, ehli sünnet çizgisinden taviz vermeyen, inandığı dava uğruna her türlü fedakarlığı yapan, çilekeş, fedakar ve vefakar bir dosttur. Salih Hoca egemen güçlere eyvallah etmediği için horlanmış, dışlanmış, akademik kariyer yapmasına izin verilmemiş, kahrından bu şehri terk etmiş çok kıymetli bir Hoca efendidir. Gazetemiz kurulduğu günden beri tüm baskılara rağmen köşe yazılarına ara vermeyen hocamıza bu duruşundan ötürü şükranlarımızı sunarak asıl konumuza geçmek istiyorum.
Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde iki yıl çalıştım, hayatımda yaptığım işlerden en çok zevk alarak yaptığım iş İmamlık mesleği olmuştur, bugün dahi imkanlarım dahilinde o mesleği yapmaktan onur duyarım. Her meslekte olduğu gibi Din görevlilerinde de çok problemli insanlar olduğu aşikardır, şeytanın en çok uğraştığı insanlar müminlerdir, İslam çerçevesinde olmayan insanlarla şeytanın uğraşmasını gerektiren bir durum olmadığından tüm uğraşını müminleri yoldan çıkarmaya ayıran şeytan(Allah'ın laneti üzerine olsun) maalesef çoğu zaman başarılı olmayı becermiştir. Dikkat edecek olur iseniz Cemaat önderleri, İmamlar, Müftüler daha ziyade İslami malumatı olmayan kişilerle beraber olmayı tercih ederler, nedenine gelince onları istedikleri gibi yönlendirip, her dediklerini İslam'ın emri imiş gibi onlara kabul ettirmelerindeki kolaylıktan ötürü o insanları yanlarından ayırmazlar.
Yazdığım köşe yazılarını okuyan islami malumatta yetersiz bazı okurlarımız da hocalarla, müftülerle uğraşmanın çok büyük günah olduğunu düşünüp, bizi eleştirir mahiyette yorum yapmalarına saygı duyuyorum, zira o insanlar Müftülerin, İmamların İslam Dinini yaşamada kendilerinden farklı en ufak bir ayrıcalıklarının olmadığını, hatta Allah Resulünün bizzat kızı Fatıma validemize Kızım baban peygamber diye günah işlemeye kalkarsan Allah'a yemin ediyorum ki cehennemde kendine yer hazırlamış olursun buyurarak hiç bir kulun diğerinden farklı olmadığını açıkça ortaya koymuştur.
Şehrimizde ki Din hizmetlerinin sıkıntıya girmesinin en büyük nedeni emekliye ayrılan İl Müftüsü Osman Şahin Hoca'nın kardeşinden aldığı güç sayesinde yaptığı yanlışlara kimsenin dur diyememesi sonucunda başladığını hepimiz kabul etmek zorundayız. İlkadım ilçe Müftülüğüne tayin edilen Keramettin Demir'in yaptıklarının bir kısmını yazmıştım ve haber yapmıştık. Diyanet İşleri Başkanlığı kendisini görevden almış fakat Büyük Camii İmamları, Kalkanca Kuran Kursu hocaları Suat Kılıç'ın kayınpederi ve Babasına ulaşarak tayini durdurduklarını öğrendim. Bu duyduklarım doğru ise Müftünün yaptıklarını yazdığımda kimin arasında durmaya çalıştıklarını bu toplum görecek. Bizim kimseyle alıp veremediğimiz yok, hayatımda İlkadım Müftüsünü ne gördüm, ne de tanırım ancak yaptığı uygulamalar değil bir Müftüye, papaz'a, keşiş'e hatta ve hatta insanım diyen hiç bir Allah kuluna yakışmayacak uygulamalardır. Önümüzdeki günlerde bu konuda bir hayli yazacaklarım var, şimdilik hayırlı Ramazanlar dileyerek satırlarıma son vermek istiyorum. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.