REKTÖRDEN CEVAP BEKLİYORUZ
Konumuza girmeden önce iki ayrıntıya girmek istiyorum. İlki, geçtiğimiz hafta yapılan Cemaat operasyonunda göz altına alınanların tamamen serbest bırakılması ile ilgili olacak. Bu konudaki düşüncelerimi daha önceki yazımda beyan etmiştim, gerçekten de dediğim gibi oldu ve gözaltına alınanların tamamı serbest bırakıldı. Kafama takılan konu şu; bu işin içerisinde bir bit yeniği var diye düşünüyorum. Neden böyle düşündüğüme gelince; Cemaatin Kalantorları tâ bir ay öncesinden yurt dışına kaçtılar, oralarda günlerini gün edip geziyorlar ama zavalli öğrenciler günlerce hesap verdiler. Neyin hesabını verdiler bilmiyorum ama şayet Fethullah Gülen'in eserlerini okudukları için terör örgütü üyesi sayılıyorlarsa buna gülerim!
Evet, Fethullah Gülen Hükümetle ters düşmüştür, Hükümeti devirmek için 17-25 Aralık operasyonları yapılmıştır ama bu yapılanların hiç birisi Fethullah Gülen'in kitaplarında yazmıyor. O kitaplarda İslamı konularda malumatlar var, bir kısmını ben de okudum. Milli Şef döneminde Kur'an okumanın yasaklandığı gibi, bugün o kitapların okunması yasaklanmaya kalkılırsa o da fevkalade yanlış bir şey olur. Daha önce de dediğim gibi burada yapılması gereken, KASİF, KASİAD gibi Cemaatin üst kuruluşlarının yöneticilerini sorgulamak lazım. Ama adamların bir kısmı ABD'ye bir kısmı Kenya'ya bir kısmı da diğer ülkelere çoktan gitmişler, bulabilirseniz bulun da yargılayın! Bu işler yumuşayana kadar orada kalırlar, sonra büyük mücahit olarak buralara gelirler.
İkinci detaya gelince; son günlerde piyasalarda Vezir Hazretleri'nin görevden alınacağı yönünde fısıltı gazetesi felaket bir çalışma içerisine girdi. Benim Vezir Hazretlerini ne kadar çok!... Sevdiğimi beni tanıyan herkes bilir. Ancak doğruları konuşmak gerekirse o bu konularda o kadar beceriklidir ki tüm Samsun bir yana, o bir yana, kulis konusunda arka planda bulamayacağı adam, yapamayacağı iş olmadığından kimse fuzuli yere heveslenmesin. Onun masonlarla olan ilişkilerinden tutun da, Cemaatin üst düzeyindeki insanlarla olan yakınlığını tâ Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'ına varıncaya dek herkes çok iyi bilir ama kimse bir şey yapmaz. Şayet yapılsaydı bizim meşhur A Takımı operasyonunda ilk önce iddianamede, Tarihi eser kaçakçılığı konusu da vardı. Jandarma ilk sorgulamamızda bu konuyu da sordu. Ayrıca elimize verdiği kağıtta hakkımızdaki iddialar arasında Tarihi eser kaçakçılığı da vardı ama sonra Oflu Hoca'nın okuyup üflemesi gibi uçtu gitti! Kanaatimce, Vezir Hazretleri dönemini tamamlar, ardından Ankara'da soluğunu alır. Ömrü elverirse daha sonra da İstanbul'da hayatını tamamlar. Bu yazdıklarımı hir kenara not ediverin, yerine kim aday olur derseniz, o konuda da üç aşağı beş yukarı malumatım var ama şimdi onu yazmak için çok erken.
Gelelim yazı başlığındaki konumuza; OMÜ ile ilgili yaptığımız haberler ve yazdığım köşe yazısının ardından gelen yorumlar o kadar fazla ki anlatamam. Bu yorumların yarıdan çoğunu yayınlamadık. Çünkü yayınlanması halinde muhataplarına hakaret içerdiğinden hırsız, arsız, dolandırıcı gibi ifadeler olduğundan bu yorumları yayınlamadık. Bizim buradaki amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. İyisiyle kötüsüyle yaklaşık sekiz yıl gibi uzun bir müdet OMÜ'yü yöneten Hüseyin Akan yaptığı icraatlarla ilgili kamuoyunun merak ettiği sorulara cevap vermeli. Kaldı ki iddialar çok ciddi ve vahim! Henüz sorularımızın üçte birini dahi sormadık. Hoca'nın vereceği cevabı bekledikten sonra diğer sorularımızı soracağız. Örneğin Hoca'nın Eşi'nin OMÜ Vakıf yönetiminin dışında, poliklinikte de görevlendirildiği ve buradan da ücret aldığı iddiası var. Bildiğim kadarı ile Hoca'nın Eşi, OMÜ'de kadrolu değil, dışarıdan görevlendirme ile böyle bir uygulama yapılıp ücret ödeniyor ise bu da etik değil.
Elimizde otuzun üzerinde soru var. Biz bu soruları eleyerek onbeş civarında soruyu hocaya soracağız. Vereceği cevapların da noktasına virgülüne dokunmaksızın yayınlayacağız, kararı siz değerli okurlarımız verecek. Yazının başında da söylediğim gibi amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Dünya üç günlük değil, Hoca Rektörlük görevini bıraktıktan sonra da bu şehirde yaşayacağı kanaatindeyim. Şayet bu şehirde yaşamaya niyetli ise, kamuoyunun merak ettiği bu suallerin cevabını verip kamuoyunu rahatlatmak zorunda olduğu kanaatindeyim. Zira yargısız infaz doğru değil. İnsanların arkalarından dedi kodu yapmak da bizim ne inancımızın ne de karakterimizin kabul etmeyeceği bir şey olduğundan biz gayet samimi, açık ve net bir biçimde kimseye hakaret etmeden, kibarca sorularımızı sorduk.
Umarım Hoca'da aynı şekilde cevaplarını verir de biz de yayınlarız. Yok Hoca cevap vermez ise o zaman bizim yapacak birşeyimiz yok. Sorular muhataplarını ırgalamaz ise; bu soruların kabullenildiği biçiminde mi yorumlanmalı, yoksa susmak erdemliktir mi demek lazım ona da siz değerli okurlarımız karar vereceksiniz. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.