Anlaşılan o ki zamanımızın bir kısmını yanlış algı operasyonlarını düzeltmekle geçireceğiz. Zira bazıları özellikle algı operasyonları yapınca insan doğrusunu yazmak zorunda kalıyor. Yoksa kimsenin savunuculuğunu yapmak benim işim değil. Normalde bugün yeni anlayışlara göre fıkıh okutan bir hocadan fıkıh okumayı düşünüyorum başlıklı bir köşe yazısı yazmayı düşünüyordum. Yazı içeriğinde de benim okuduğum fıkıh ve tefsir kitaplarında faiz haram yazıyor ama bazı hocaefendilerin bir yandan fıkıh dersleri verirken bir yandan da şirketlerine borcu olup ödeyemeyen insanlardan her ay tefeciler gibi faiz almaları çok enteresanıma gittiğinden acaba Kuran’daki ayetlerin yeni bir yorumlaması oldu da benim mi haberim olmadı veya bizim okuduğumuz fıkıh kitaplarını yazan hocalar yanlış mı yazdı diye düşündüğümden bu mübarek hocadan fıkıh dersleri alma gereği duydum. Benim okuduğum fıkıh kitaplarındaki bahisler değişti de biz mi bilmiyoruz diye detaylı bir yazı dizisi başlatmayı düşünmüştüm ama Samsunspor konusunda çıkarılan yaygarayı görünce bu işi başka bir zamana bırakıp Samsunspor’la ilgili son gelişmeleri enine boyuna araştırıp doğruları sizlerle paylaşma gereği duydum. 

Üzülerek ifade etmek gerekirse bu şehirde Samsunspor’la ilgili konuşanlarla iş yapanların çok farklı kişiler olduğunu belediyecilik dönemimde yaşadığım süreçte çok iyi görme fırsatım oldu. Konuşmaya sıra geldiğinde mangalda kül bırakmayanların sıra icraata gelince ortalıktan kaybolmalarının alışılagelmiş bir durum olduğu açıkça ortada. Belediyelerin profesyonel futbol kulüplerine yardım etmeleri yasal olarak mümkün olmadığını biz on yıllık bir yargılanma sürecinde bizatihi yaşadık. İşin garip yanı Samsunspor Kulübü için para istemeye belediyeye gelen ve belediyedeki merdivenleri  ikişer üçer çıkan bazı insan müsveddelerinin daha sonraki süreçte Samsunspor Kulübüne yardım topladığımız için tutuklanıp yargılandığımız dönemde bırakın yanımıza gelmeyi en ufak destek vermediklerini de unutmuş değilim. Bugün bu gazete var ise o süreçte yaşadığımız bu sıkıntılar nedeniyle var olduğunu bir kez daha tekrarlayarak asıl konumuza girmek istiyorum.

Geçtiğimiz haftalarda yapılan Samsunspor kongresinden itibaren Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’in Samsunspor’a yardım etmediği yönündeki tezviratları görünce olayların arka planının ne olduğunu eski Samsunspor yöneticileri ve bu işlerle uğraşan insanlarla görüşüp ciddi bir araştırma yapma gereği duydum. Yaptığım araştırma sonunda Samsunspor Kulübünün Batı Park’ta tesisler yapmak için Mustafa Demir’den yer istediği ve bu konuda dört yıllık bir mutabakatları olduğunu ama Samsunspor kulüp veya dernek yöneticilerinin bu sözleşmeyi imzalamadıklarını öğrendim. Ayrıca Büyükşehir Belediyesi iki ay bu alanda makina ve ekipman çalıştırmak sureti ile dolgu ve saha düzenlemesi yapıp kulübe destek olduğunu da öğrendim. Ancak kulübün buradaki çalışmalara ara verdiği ve uzun zamandan beri bir çalışma yapılmadığını da gözlemledim. Yani dedikleri gibi Mustafa Demir, Samsunspor kulübüne yer vermiyor ifadesi doğru olmadığı gibi adam sadece yer vermemiş bir de iki ay gibi uzun bir süre orada makina ekipman çalıştırmış. Bir yıllık tahsis diye ortalığı ayağa kaldıran konuya gelince; olay Batı Park’taki büyükşehir belediyesinin verdiği alan değil, oradaki Gençlik ve Spor Bakanlığına ait tesislerin Samsunspor’a verilmesi olayıdır. Kaldı ki bu konuda Gençlik ve Spor Bakanlığının bu tür tahsislerle ilgili uygulaması bir yıllık sürelerle verip her yıl sözleşmeleri yenileme yönünde olduğu da bir gerçek. Bu konuda Mustafa Demir’i veya Gençlik ve Spor Bakanlığını suçlamak fevkalade yanlıştır. Zira yapılması gereken her şey yapılmıştır.

Samsunspor kongresindeki olaya gelince; orada da divan kurulunun yaptığı açıklama ve kitapçıktaki yazılar çok yanlış. Faaliyet raporunun yer aldığı kitapçıkta belediye başkanını kötülemek asla doğru bir davranış biçimi değil. Zira o konuda da adamcağız millet bahçesine Samsunspor anıtını yapmış, istenilen her şeyi yetkisi dahilinde vermiştir. Ayrıca faaliyet raporlarında yapılan işler yazılır, siyasi broşür gibi belediye başkanları veya milletvekilleri kötülenmez. Bu, işin hem doğasına hem de ahlakına aykırıdır. Yaptığım araştırma sonunda vardığım kanaat nedir derseniz; Başkan Yüksel Yıldırım, Samsunspor Kulübüne iki yüz elli milyon para harcadım demişti. O çok kızıp eleştirdiğimiz geçmiş dönem yönetimlerinin kulübe bıraktığı toplam borç altmış milyon lira ki bunun içerisinde Süper Lig’e çıkma, Süper Lig’de oynama dönemleri de dahildir. Yüksel Başkan bugün kulübü bırakıp gitse bu paraya temlik koyması halinde kulüp perişan olur, asla beli doğrulmaz. Mustafa Demir’in gerek kongrede gerekse meclis toplantısında yaptığı konuşmaların tamamını dinlediğimde adamın dediklerinde asla bir tezat yok. Diyor ki ‘Biz Samsunspor Kulübüne tüm tesislerini içerisine alacak bir proje yapmak için yer arıyoruz. Bu yeri bulduğumuzda Samsunspor yapamazsa biz bu tesisleri yapıp, diğer tesisleri oralara taşıyacağız. Ardından da Doğu Park’taki ve Batı Park’taki tesislerin tamamını oraya taşıyıp o alanları bir milyon üç yüz bin nüfuslu Samsunluların kullanımına açaçağız.” Bundan daha güzel ne olabilir ki? Adamın konuşmalarının bir kısmını kesip aralara başka konuşmalar koyarak algı yaratmak sureti ile topluma farklı yansıtmak ahlaksızlık değil de nedir? Toplumun Samsunspor konusundaki hassasiyeti açık ve net ortada. Sırf Mustafa Demir’e düşmanlık yapmak adına bu insanları yanlış bilgilendirip yönlendirmek büyük bir vebaldir, günahtır, ayıptır. Bunu yapanlar her zaman karşılarında bizi bulurlar diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.