SAVULUN ADEMCİĞİM GELİYOR !

             

 

           Siyasette en tehlikeli adamlar arkadan güreşen tiplerdir. Bu tür insanlar hiç sahaya inmeden birilerini sahaya sürerler, onları arka planda yönlendirip istediklerini yapmaya çalışırlar. Bu tür insanlarla baş etmek çok zordur, çünkü yüzünüze karşı delikanlıca konuşmazlar, yüzünüze gülerler ama arkanızdan her türlü işi çevirirler. Siz de yüzlerine karşı, “Sen bunu yaptın” diyemezsiniz, çünkü onlar piyasada yokturlar ama maşaları onlar adına her türlü işi yaparlar. Siyasi hayatımda bu tür insanları çok gördüm, Vezir Hazretlerinin de siyasette bu kadar uzun süreli kalma nedenlerinin başında bu tür siyasi bir politika uygulaması gelir.  Mesela, AK Parti’de benim yaşadığım bazı olayların arka planında hep Adem Güney vardı. Kendisi oylamalara katılmazdı ama insanları istediği gibi yönlendirir, kendi yapmak istediğini başkalarına yaptırırdı.

 

            Gazetecilik hayatımda da bu tür adamlara çok rastladım. Yüzüme çıkıp konuşmaya cesaret edemeyen birçok insan, kiralık kalemler üzerinden bana karşı yazılar yazdılar.   Kiralık kalemleri onların yerine yazar, onlar ortalıkta görünmez ve arkadan iş görürlerdi. Haliyle bu durum, benim bu tipler ile olan mücadelemi zorlaştırmaktaydı. Ama zorda olsa, tüm kiralık kalemlerin defterini dürünce, bu sefer ya benimle uzlaşma yolu arar ya da kiralık kalemlerin yerine bizzat kendileri sahaya inmek zorunda kalırdılar.

 

      Geçen Pazar günü, bizim arkadaşlarla yaptığım söyleşide söylediğim bir sözü tekrar ederek konumuza devam etmek istiyorum. “Bu şehirde Adem Güney ve Suat Kılıç hariç herkesle uzlaşırım ama bu ikisiyle asla” demiştim. Neden böyle dediğime gelince; bu iki kişiyi bu şehirde benim kadar kimse tanıyamaz.  Adem Güney’i, 1990’lı yılların başından itibaren, Suat Kılıç’ı da 2004 yılından itibaren tanıdım.  Her ikisinin de ortak yanları vardır, siyasi tavırlarından tutun, kişiliklerine kadar pek çok ortak nokta olduğu kanaatindeyim. Bunların tavırları başkalarına uyabilir ama benim tarzımla, kişiliğimle, karakterimle asla uyuşmayacak çok yönleri olduğu için bu ikisi ile beraber olmayı asla istemem. Mesela, 2009 yılında yaşadığım saldırı olayında Gazi Devlet Hastanesi’ne gitmiştim, kafamda on dört dikiş, her tarafım yara bere içindeydim. Bana tam on dört kişi saldırmıştı, adamların ellerinde jiletli sopalar vardı ve bana bunlar ile vurmuşlardı. Ben acildeyken,  o gün ki Ak Parti İl Başkanı olan kişi, Gazi Devlet Hastanesi’nin Başhekimini arayıp, “ Bu adamı niye burada tutuyorsun? ”diye sorabilmiş ise benim söyleyecek tek bir kelimem dahi olamaz.

             Aynı şekilde Suat Kılıç da gerek Grup Başkanvekilliği döneminde gerekse Bakanlığı döneminde elindeki tüm imkanları benim aleyhimde kullanmıştır ama Allah’a binlerce kez hamdü senalar olsun ki yaptığımız yayınlar sayesinde hem Adem Güney’in hem de Suat Kılıç’ın siyaseten önünü kesme imkanımız oldu. Şayet bizim yayınlarımız olmasaydı bugün bu şehrin Büyükşehir Belediye Başkanı Suat Kılıç olacaktı. Yaptığımız yayınların neler olduklarını da siz değerli okurlarımız çok iyi biliyorsunuz, doğruları yazmaya çalıştık, adamların yanlışlarına olan tepkimiz aklımızın önüne geçmedi. Biz sadece, bu şehre katkıdan çok zararları olacağını düşündüğümüzden belgeli haberler yaptık.

     Herkes, Suat Kılıç bakanken taa Başgöl Petrolün oralara gidip nöbet tutuyordu. Bu nöbet tutanları arayıp, yaptıklarının ayıp olduğunu, onlara yakışmadığını, bakan şehre gelirse O’nu makamlarında karşılamaları gerektiğini söylemekle kalmayıp, fırça dahi attığımız STK başkanları vardı. Şimdi aynı kişiler Suat Kılıç’ı gördüklerinde görmezlikten geliyorlar. Suat Kılıç, geçtiğimiz hafta bir cenaze için Samsun’a geldiğinde yanında Allah’ın kulu yoktu. Allah var, şimdiki Bakan Çağatay Kılıç belki çok iş görmüyor ama şehirdeki yöneticileri, bürokratları ve STK’ları kendisini karşılamaya falan getirmediği gibi padişahlık da taslamıyor. Ha taslasa bana vız gelir tırs gider ama bürokratlar için durum çok farklı.

      Uzun zamandır Adem Güney’in sahaya inmesini istiyordum. Malumunuz er meydanında mücadele benim tarzım olduğundan, O’nun ile er meydanında güreşmek istiyordum. Dün sabah bir arkadaşım bana bir yazı gönderdi; Ademciğim hiç tanınmayan, bilinmeyen yeni kurulmuş bir sitede köşe yazmaya başlamış. Ah Ademciğim keşke bana söyleseydi, biz O’na bizim gazetede yazı yazma hakkı verirdik. Hatta istediği gibi, bize vurma hakkını da ona verirdik, çünkü bizim kendimize güvenimiz tam. Bu nedenle her şeye açığız. Ademciğim köşe yazısında, biz gazetecilere bayağı güzel dersler vermiş! Nasıl dersler bunlar derseniz, azıcık söyleyeyim: Gazeteciliği ilkeli, dürüst, ahlaklı yapmak gerekiyormuş, yasalara uygun yayın yapmak lazımmış, şayet böyle yapmayanlar olursa, Ziya Paşa’nın dediği gibi, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötekmiş diyor bizim üstadı azam Ademciğim.

    Ben kendisine, bu kadar güzel şeyleri yazdığı için teşekkür ederek, bir kaç sual sormak istiyorum.  Zat-i alileri, bugüne kadar yaptıkları işlerde,  ne kadar yasalara uymuşlardır.  Örneğin eşinin adına açıp kendisinin çalıştırdığı “SASA” kafenin ne kadarı kaçak, ne kadarı ruhsatlıdır? İkinci olarak, bu kaçak yapılar, kendisi tarafından mı yapılmış, yoksa kendisinden önce çalıştıranlar tarafından mı yapılmıştır? Bu işi, şayet kendisi yapmış ise, kanun adamı kimliği ile bunları neden yapmıştır, bu da üç.

Suallerime bir iki tane daha ilave edip şimdilik bitireyim. Kendisinin de ortak olduğu Mediva Hastanesi’ni çalıştırdığı dönemde, kaçak yapılaşma var mıydı, yok muydu? Şayet vardıysa, kendisi bu konuda ne yapmış, bu dört. Beşinci soruyu da sorup bugünlük bitireceğim. Mediva Hastanesi’ni, kendisinin çalıştırdığı dönemde, SGK dan yüklü miktarda ceza yedi mi, yemedi mi? Şayet yediyse neden yedi ve hastanenin o günkü müdürü kimdi? Ademciğim isterse bu soruları, o hiç kimsenin bilmediği sitede değil de daha önce yazdığı DENGE gazetesinde de cevaplayabilir, inanın hiç sorun değil.

Sorularımızın devamını başka bir yazıda yazmak üzere kalın sağlıcakla

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR