Şehir Kulübüne gidemeyenler, bir ....
Şehir Kulübü'ne gidemeyenler, bir yandan Lokallerde oyunlarını oynayıp, bir yandan da şehri yönetmeye çalışıyorlar
Eskiden tanıma imkânı bulamadığım, ancak tanıyınca çok sevdiğim,geç tanıdığıma üzüldüğüm, Yol-İş Sendikası 2 No'lu Şube Başkanı ve Taekwondo Fedarasyonu Karadeniz Temsilcisi İbrahim Uzun Hoca'nın, öğrencilerine ve dostlarına yaptığı nasihatı duyunca, bir yandan sanki içimi okumuş da, düşüncelerimi anlatıyormuş gibi geldi bana. Diğer yandan da aklıma kamu kurumlarının batak oynayan idarecileri geldi. İbrahim Hoca, öğrencilerini yetiştirirken, ilk olarak şu nasihati yapıyor; arkadaşlar benim kitabımda kumar oynayan, içki içen, gece hayatı olan, şişti piştilerle uğraşan adamlara yer yok. Şayet benim öğrencim veya dostum olacaksanız, bu şartları kabul edeceksiniz. Ondan sonra oturup konuşacağız, aksi halde sizinle işim olmaz.
Hoca'nın ortaya koyduğu kurallar gerek insanlığın, gerek islamın, gerekse bir spor adamının başarılı olabilmesi için yada dünyada ve ahirette mutluluğun yakalanabilmesi için uygulaması zorunlu kurallardır. Ancak günümüzde farklı durumlarla karşılaşmamız mümkün. Hatta tam tersi uygulamalar çoğunlukta diyebiliriz. Eskiden şehir kulübüne giden insanlara kumarbaz gözüyle bakıp, onları eleştirenler, şimdi ya kendileri de o mekânlarda kumar oynuyor veya imkânı elvermiyorsa herhangi bir kamu kurumunun lokalinde bunu gerçekleştiriyor.
Kendini bilen, muhafazakar, dinine diyanetine bağlı, vatanperver, hiçbir dava ve devlet adamı, vaktini heba edecek durumda değildir. Boş zamanı olursa kitap okur, tiyatroya, sinemaya gider, spor yapar, eşi ve çocukları ile yemeğe çıkar, arkadaşları ile birlikte oturup sohbet eder. Ülke meseleleri ile ilgili fikir alışverişinde bulunur, garip, gureba'nın sıkıntısı ile ilgilenir. Ancak hiçbir zaman gidip okey masalarında batak, pişti, şişti, amiral battı v.s. oynamaz. Bunu yapmaya devleti ve milleti adına hakkı yoktur. Yok adam ben gününü gün eden eyyamcı bir adamım, benim işim sabah 8, akşam 5 devlet memurluğudur, onun dışında kalan zamanımı öğretmenevinde, DSİ ,Karayolları, Maliye, İller Bankası, Tarım İl Müdürlüğü v.s. lokalinde oyun oynayarak geçireceğim diyorsa, o zaman bu toplum o arkadaşımızı tanıyacak, ona göre değer verecek, siyasal iktidar da amir yapma pozisyonunu gözden geçirecek. Başbakan yeter söz milletin sloganını üretirken, söylemek istediği bu tür yönetici ve iş adamlarının artık devleti yönetemeyeceği idi. Ancak maalesef şu anda bizi yöneten bazı kurum amirleri,bir yandan cuma günü seccadeyi alıp, cuma namazına gitme yarışına girerken, diğer yandan sabırsızlıkla akşamın gelmesini bekleyip, soluğu kamu kurumlarının lokallerinde kumar oynamakta alıyorlar. Diyeceksiniz ki efendim akşam 5' ten sonra adam ne isterse yapar, sana ne! Yıllardır bana ne, sana ne diye diye ülke bu hale geldiğinden artık sana ne demeyeceğimizi herkes bilmeli ve ona göre hareket etmeli. Dünkü gazetelerde okudum Sayın Fatih Öztürk Cumhuriyet Başsavcısını ziyarete gitmiş, Başsavcı Bey Sayın Öztürk'ten D.D.Y. nın Irmak(Cumhuriyet) Caddesi'ndeki binasını Hakimevi yapmak üzere istemiş. Oh ne güzel eski adliye binası Baro binası, eski Tekel Binaları Adliye Sarayı, Eski Vilayet İdare Mahkemesi binası önünde de Adalet tanrısı heykeli ise işin başka bir boyutu! (Bu konuyu ayrıca ele alacağım). Eski köy hizmetleri binalarının, bir kısmı adalet bakanlığına istinaf mahkemeleri için verildi. Şimdi de hakim evi için D.D.Y. nin binası isteniyor. Ne olacak orada? Aynen diğer kamu kurumlarındaki lokallerde yapıldığı gibi sosyal faaliyetler!.. Eeh bize de bu yakışır herhalde. El alem uzaya giderken biz de bol bol tavla, okey, şişti pişti, yandı battı oyunlarını oynayıp, onlara yetişmeye çalışacağız!.. Ne diyelim vatana, millete hayırlı olsun.
Şimdilik bu arkadaşlarımızın adını vermeden geçiyorum ve onları uyarıyorum! Lütfen ya çoluğunuz çocuğunuzla evinizde zaman geçirip, adam gibi aile reisliği yapın veya oturun kitap, dergi, gazete v.s. okuyun. Olmadı idarecilik görevini bırakın. Ondan sonra isterseniz 24 saat kumar oynayın, alem yapın, kafaları çekin tercih sizin, benden söylemesi! İsterseniz yapmayın bakalım.O takdirde isimlerinizi teker teker bu satırlardan kamuoyuyla paylaşacağım. Hoşkalınız...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.