ŞEHRİMİZ NORMALLEŞME YOLUNDA
ŞEHRİMİZ NORMALLEŞME YOLUNDA
Doğruların ve Hakkın hakim olması için mücadele vermek kolay değildir, tarihin her döneminde doğruların yanında olanlar bedel ödemişler, egemen güçler ise Dünyalık ihtiraslarını tatmin etmek suretiyle her türlü hezeyanı işlemişlerdir. Toplumun büyük bir kısmı bana değmeyen yılan bin yaşasın mantığı ile hareket ettiğinden egemen güçler ve onların uzantıları yaptıkları yanlışları o kadar kanıksamışlar ki yanlışları doğru olarak kabul etmeye başladılar. Hal böyle olunca kimsenin de sesi çıkmayınca bu uyanıklar toplumu kasıp kavurmaya başlamışlar.
Bunlar için para kazanmanın helali haramı olmaz siz yeter ki para kazanın meşruiyeti hiç önemli değil. Zina onlar için geçerli değil, onlar zinayı seviyeli ilişki olarak yeniden tanımladıklarından zina diye bir sıkıntıları yok. Yanlarında çalışan personelin namusuna dahi göz dikecek kadar onursuzdular. Hatta bir arkadaşım bundan beş altı yıl önce bunların bir kısmı ile şehir dışına çıkmış, burs verip okuttukları kız öğrencilerle verdikleri bursun karşılığında yattıklarına şahit olmuş. Kul hakkına gelince onlar için kendilerinin dışındakiler için hak kavramı olamayacağından kul hakkı kavramı artık eski çağlarda kalmış. Alkol, eroin onların günlük normal ihtiyaçları haline gelmiştir, dilerseniz resimlerine bir bakın gözlerinin altları alkolden şişmiş perişan olmuştur.
Bundan beş yıl öne DENGE Gazetesi henüz piyasada yokken bu tür adam bozuntuları koyunun olmadığı yerde keçi Abdurrahman Çelebi misali gündemi belirlerler. Dilediklerini abat, dilediklerini berbat ederler, onlara kimse yan gözle bakamaz. Yanlarında çalışanlara adeta korku Cumhuriyeti kurarak zulmederler. Astıkları astık, kestikleri kestik idi. Ancak DENGE Gazetesi ve Adnan Bahadır diye bir baş belası çıkınca adamcağızların tüm tezgahları bozuldu. Tezgahları bozulunca çare aramaya başladılar önce siyasetçilerden destek almak istediler, siyasetçilerden bir kısmı destek vermeye başlayınca onların da ipliğini pazara çıkardık. Bu kez çete bozuntularına sığınmak sureti ile ayakta durmaya çalıştılar, belli bir dönem ayakta dursalar da gerçek yüzleri ortaya çıkınca bu kez herkes onlardan kaçmaya başladı.
Bu uyanıklar şimdi Bürokratlara sığınmaya çalışıyorlar, Bürokratların büyük bir kısmı bunları tanıdığından oyunlarına alet olmuyorlar ancak bazı Bürokratlar bunları tanımadığından veya şehrin yapısını yeterince bilmediklerinden onların informesi ile hareket ettiler ancak o bürokratların da tamamına yakını şehirde iki yıldan daha fazla kalamadı ve bir şekilde tayin olup gittiler. Şimdi bu uyanıklar şehre yeni tayin olan bürokratların etrafında çember oluşturmaya çalışıp ayakta durmaya çalışıyorlar ancak nafile, zira aklı olan hiçbir bürokrat geçmişte yaşananlara bakmadan hareket etmez, geçmişte yaşananları bilen hiç ama hiç kimsenin bu düzenbazların oyununa gelmeyeceği açıktır.
Allah'a hamt olsun ki son beş yıllık mücadelemiz sonunda şehrimiz çok güzel bir yere geldi, artık şehrimizde yasadışı işlerle uğraşanlar, çete, mafya bozuntuları değil, düzgün adamlar dikkate alınıyor, onların dediklerine toplum inanıyor, yasalar ağır da olsa işliyor, güçlüler değil, haklılar Hakim olmaya başladı. Bu çok önemli bir gelişmedir, bu konuda çok bedel ödedik ancak asla ve kata pişman değiliz yine aynı şeyleri yaşasak aynı duruşu sergilemekten geri kalmayız. Yaptıklarımızın mükafatını kullardan değil, Allah'tan beklediğimiz için Cenabı Hak sonucunu da verdi.
Şehrimizin geldiği noktada bir çok konuda normalleşme süreci olduğunun delili nedir derseniz bazı meslektaşlarımızın yazdığı köşe yazılarındaki serzenişlerdir desem doğru olacak. Zira bu arkadaşlarımız eskiden çok mutlu idiler, çünkü onlar dokunulmaz insanlardı ama şimdi öyle değil, onlara da dokunulmaya başlayınca ağlamaya başladılar. Hani derler ya Rüzgar eken Fırtına biçer, işte bu arkadaşlarımızın durumu da buna benziyor, zamanında ektikleri rüzgarın şimdi fırtınasını biçiyorlar. Şehir normalleştikçe onlar bağıracaklar ama sessiz çoğunluk onların bu bağırmalarından çok mutlu. O sessiz çoğunluk ki yıllarca her türlü zulme maruz kalmış, ama sahip çıkan olmamış. Şimdi zalimlerin bağırma zamanı olduğu için sessiz çoğunluğun Bayramı olduğunu da unutmayalım. Yüce Allah'ın zalimlerin zulmünden, mazlumların ahından koruması dileğiyle. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.