ŞEHRİN ASAYİŞİ PERİŞAN
Devlet olmanın temel ögelerinden birisi vatandaşın can güvenliğinin teminat altına alınmış olma mecburiyetidir. Osmanlı devleti kendi tebasında bulunan müslim, gayrimüslim, ateist ayırımı yapmaksızın tamamının can güvenliğini temin etmekteydi. Sadece kendi dindaşları veya vatandaşları dışındakilerden verdiği hizmet bedelinin karşılığını vergi olarak almaktaydı. Kimseye sen şu dindensin seni korumam veya sen ateistsin senin can güvenliğin beni ilgilendirmiyor demez, tam aksine asayişi temin etme noktasında herkese eşit davranırdı. Osmanlı Devletinin çöküş döneminin başlangıç noktası vergileri çete reislerinin toplayıp, devlete ödemeye başladığı dönemde başlar. Çünkü çeteler vatandaşa alabildiğine zulmetmişler, vatandaştan on lira almışlarsa Devlete bir lirasını vermişler, bu da maliyenin giderlerine yetmeyince Devlet giderleri karşılayabilmek için vergileri artırmak zorunda kalmış, vergi toplama memurları çete reislerinin başlarından seçildiği için onlar vatandaşa zulmettikçe vatandaşın devlete ve Padişaha olan hırsı artarak devam etmiş, nihayetinde Devlet yıkılmıştır.
Günümüzde durum nedir derseniz mevcut hükümet iş başına geldiği günden itibaren çetelerle, mafya grupları ile verdiği mücadele sonucu bir çok problem hallolmuş olsa da yöneticilerin lakayt davranışları, ahbap çavuş veya menfaat ilişkileri nedeniyle bazı sorunlara neşter atılamamıştır. Şehrimizin en önemli sorunlarından birisi şüphesiz asayiş sorunudur, zira samsun şehri denince ilk akla gelen üçüncü sayfa asayiş haberleridir. Peki bunun önüne neden geçilemiyor derseniz emniyet teşkilatının önleyici hizmet denen biriminin çalışmamasıdır. Dilerseniz izah edeyim bir vatandaşı birisi tehdit etse ve vatandaş 155 polis hattını arasa alacağı cevap efendim siz kimsiniz, konu nedir, neden aradınız, bir vukuat var mı, filan falan. Ulan Allah belanı vermesin adam seni arayıp tehdit edildiğini söylüyorsa senin işin derhal oraya polisi yönlendirmek iken vatandaşı ahret sualine tutmanın ne anlamı var? Olay yaşanıp, bazı olumsuzluklar ortaya çıktıktan sonra polis gelip olay yeri incelemesini yapıyor ve olayın faillerini Cumhuriyet savcılığına havale ediyor. İşin cabası karakol, adli tıp, savcılık derken mağdur olan vatandaş daha da mağdur duruma düşüyor ve savcılık önemli bir olay olmadığı yönünde karar verip saldıranı da salıyor, mağdur olan ise boynu bükük bir vaziyette evine veya işine geri dönüyor.
Devlet olmanın gereği bu mu? Asla değil, devlet olmanın gereği suç işlenmeden önlem alıp, vatandaşın sıkıntısını gidermektir, bu nedenledir ki emniyet teşkilatının içerisinde önleyici hizmetler şube müdürlüğü kurulmuştur, bu şubenin tek bir işi var, o da suç işlemeye meyilli kişileri tespit edip, onları caydırmak veya cezalandırmaktır. Peki şu ana kadar böyle bir hizmet göreniniz oldu mu? Şayet oldu ise Allah rızası için söylesin de biz de bilelim. Çok enteresan bir olayı sizlere nakletmek istiyorum, bundan bir kaç hafta önce kamu kurumunda üst düzey yöneticilik yapan bir arkadaşımı akşam aradım, telefona baktığında nefes, nefese zor konuşuyordu, merak ettim acaba bir yere yetişmeye mi çalışıyor diye, bana ağabey sen şimdi telefonu kapat ben bir operasyon yapıyorum bitirince ararım seni deyip telefonu kapattı. Aradan bir kaç saat geçtikten sonra arayıp olayı anlattı. Oturduğu mahallede köşe başlarında türeyen çete bozuntuları ağabeyinin evine gidip, ona gider yapmışlar. Gider yapmak nedir derseniz çete bozuntularının literatüründe gider yapmak muhatapları tehdit edip, korkutmaktır. Bizim bürokrat arkadaş bu tür tehditlere papuç bırakacak birisi olmadığından takmış beline ruhsatlı silahını, almış eline kesici aletleri ağabeyleri ile beraber düşmüşler sokaklara, ora senin, bura benim derken çete bozuntularını aramaya başlayınca liderlerini bulup, ona gereken her şeyi söyleyip, bir daha bu tür bir olayın yaşanması halinde asla taviz vermeyeceklerini, muhatapları kim olursa olsun gereğini yapacaklarını söyleyip evlerine dönmüşler. Emniyet müdürlüğü makamında oturan arkadaşa sormak istediğim bir kaç soru var; Siz varken bu arkadaş böyle riskli bir davranışı yapma gereği neden duydu? Sizin işiniz sadece suçluları savcılığa teslim etmek midir, yoksa suçluları bulup, suç işlemelerini önlemek gibi bir göreviniz yok mu? Şehrin her tarafı balicilerle, esrar, eroin içenlerle dolu olmasına rağmen bunlarla ilgili aldığınız önlem var mı? Var ise bizde bilelim. Hastanebaşı, Zeytinlik, Cezaevi, Gaziosmanpaşa mahallelerinde köşe başlarında suç makinası haline gelmiş insanlarla ilgili önleminiz nedir? Yoksa sizin işiniz makamda oturup, suç işleyenleri ilgili makama iletmekten öteye geçmiyor mu?
Bugün şehrimizin asayiş sorununu ele aldık, önümüzdeki günlerde trafik, otopark, uyuşturucu, çete, mafya, torpilli işletmelerin ayrıcalıklı durumlarını ele alacağız. Görevini yapan polis memurunu cezalandıracağını açıklamak mı yöneticilik, yoksa bu olumsuzlukları çözmek mi hep beraber göreceğiz. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.