Hayat felsefemin en önemli noktalarından birisi muhatabım düşmanım dahi olsa hakkını teslim noktasında doğru olanı söylemekten çekinmemiş olmamdır. Muhatabım düşmanım dahi olsa hakettiğini ona vermenin erdemlik olduğuna inanırım. Gerek siyasette gerek bürokraside insanların yaptığı yanlışı yazdığım gibi, doğruları da yazmanın dürüstlüğün gereği olduğunu düşünmekteyim. Bunu her fırsatta dile getirme nedenim yazdığım yazılarda eleştirdiğim kişilerin şahısları ile problemim olduğundan değil yaptıkları icraatların yanlışlığını ortaya koymak adına yazdığımın bilinmesi adına dile getiriyorum.

Vezir Hazretleri kişi olarak günahım kadar kadar sevmediğim, yaptığı işlerin büyük bir kısmında akçeli işlerin ve akraba, eş, dost kayırmaları olduğu ortadadır. Önümüzdeki günlerde hafif raylı bilbordlarında yaptığı usulsüzlükleri ortaya koyduğumda dudaklarınız uçuklayacak. Bir sahtekar Avukat marifeti ile yapılan yolsuzlukları gördüğünüzde bu insanların kamu malını nasıl talan ettiklerini rahatlıkla görme imkanına kavuşacaksınız. Ancak son günlerde Merhum Muzaffer önder ile ilgili bir bardak suda koparılan yaygayarı asla tasvip etmiyorum.

Muzaffer Önder bu şehirde iki dönem Belediye Başkanlığı yapmış değerli bir şahsiyet olduğu muhakkaktır ancak Vezir Hazretleri ile kıyaslandığında Vezir hazretlerinin yaptığı işlerin onda birini yapmadığı muhakkaktır. Sırf Vezir hazeretlerine kızıyoruz diye Muzaffer Önder'den daha az iş yaptı deme lüksümüz yok. Merhum Muzaffer Önder'in büstü yapılmış, üzerinde yazılan isimde a harfi yerine e harfi yanlışlıkla yazılmış diye olayı günlerce gündemde tutmak hamasi duygulardan başka bir şey olmadığı kanaatindeyim.

Şayet bu şehirde hizmet etmiş kişilerin hakkı ile büstü dikilmesi gerekiyor ise önce Kemal Vehbi Gül'ün büstü dikilmeli, nerede ise tüm Belediyeler adamcağızın yaptığı binalarda oturuyorlar. Vezir hazretlerinin oturduğu bina Vehbi Gül'ün eseridir. Yüzüncü yıl bulvarını açmak için verdiği mücadeleyi az, çok bilenlerden birisiyim. Bunca emeği olmasına rağmen adamın adını caddeden kaldırdılar. Vezir Hazertetleri ise yaptırdığı otogarı satmış olmasına rağmen kendi adını vermekten geri kalmamıştır.

Sezarın hakkını sezara teslim etmek gerekirse bu şehirde büstü dikilmesi gereken ilk Başkan Vehbi Gül'dür, Merhum Muzaffer Önder'in de büstü dikilsin ama hakedenlerin hakkını da teslim etmek gerekir. Muzaffer Önder benim de sevdiğim, değer verdiğim bir siyasetçi idi ama sırf ideolojik yaklaşımlar nedeniyle ölmüş bir kişiyi sürekli gündemde tutmaya çalışmak hiç doğru bir davranış biçimi değil. Bunu yapan arkadaşlara tavsiyem ideolojilerini işlerine bulaştırmaktan vazgeçmeleridir.

Bu arada, nüfus cüzdanında cinsiyeti bölümünde erkek yazan ama erkekliği sadece giydiği elbiseden ve taşıdığı et parçasından ibaret olan erkeğin fahişesi olan gazateci bozuntusu ekmeğini bana sataşmaya borçlu olduğu patronlarına yaranmak için yalan yanlış bazı konularda yazmaya başlamış ancak bu arkadaşa tavsiyem başkalarının hastahane raporları ile uğraşmaktan ziyade kendi eşini o bahsettiği hastahanelere getirip psikolojisinin bozulduğunu söyleyip sahte rapor almak istemesinin nedenini bir açıklasa da bizde bilsek. Haa yok açıklamaz ise biz şahitleri ile açıklayacak durumda olduğumuzu da bilsin. Öyle yirmibeş kuruşa şoför mahalli yok haberi olsun.

Biz yaptığımız işi o kadar düzgün yapıyoruz ki, Allah'dan başka kimseye minnet etmeyeceğimizi herkesin bilmesi gerekir. Üç kuruş para için beş takla atmayız, başkaları gibi yeşilliği gördüğümüzde ağızımızın suyu akmaz işte o nedenledir ki, bizi teftişe gelenlerin hakaretvari tavırlarına eyvallah etmedik ve etmeyede niyetimiz yok, rızkı Allah'ın verdiğine inanır ona göre hareket ederiz. Başkalarının yaptığı gibi yalan, talan, palavra, takla atmak bizim işimiz değil, işimizi adam gibi yapar karşılığını ancak ve ancak yaradandan bekleriz. Rızkını bana şataşmaya bağlı yazı yazmaya bağlayan arkadaşa tavsiyem bu şehirde ben dahil oturmadığı kucak kalmadı, ama kimseye yaranamadı ise kendisini bir gözden geçirsin veya kendisine yeni bir rol bulsun. Kalın sağlıcakla