SİYASETTE 24 SAAT ÇOK UZUN BİR ZAMAN
Seçim döneminde yazılarımı biraz daha yoğunlaştırarak yazmak zorundayım, zira siyasi günden hem çok yoğun, hem de çok sıklıkla değişmekte. Köşe Yazılarımda her fırsatta siyasette 24 saatin çok bir zaman olduğunu belirttiğimi beni okuyan herkes bilir, siyasi konjonktürde dengeler aktörlere göre değişir, bu aktörler güçlerine, ilişkilerine ve ağırlıklarına göre siyasi gündemi belirleme gücüne sahiptirler. Ülkemizin siyasi gündemini Recep Tayyip Erdoğan belirlemekte, muhalefet partilerinin basiretsizlikleri, beceriksizlikleri ve halka güven verememeleri nedeniyle toplum Tayyip Erdoğana itimat ederek onun söylediklerine önem veriyor. En basitinden Abdullah Gül konusunda sınıfta kaldılar, Kılıçdaroğlu’nun bu konudaki uğraşı sonuç vermedi, Meral Akşener’in Başkanlık konusundaki ısrarı olayın tıkanmasına neden oldu. Ben onların yerinde olsaydım, ne yapar, ne eder bu ittifakı sağlardım ama malesef başarılı olamadılar. Abdullah Gül Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da oldu, onu Cumhurbaşkanı yapan Tayyip Erdoğan’a karşı aday olacağını ilan etmekle kalmadı, çatı adayı olamadığı için aday olmadığını da açıklayarak aczini de ortaya koymuş oldu. Demek ki liderlik öyle iteleyip kakalamayla değil, doğuştan Allahın verdiği bir nimetmiş, Cumhurbaşkanlığı makamında yedi yıl gibi uzun bir süre oturmuş olan Abdullah Gül dahi birikimine, geçmişine ve kariyerine güvenip aday olamadıysa yapacak birşey yok, bu saatten sonra Meral Akşener’in de tutma şansı yok.
Gelelim şehrimizdeki siyasi yapılanmaya, dünki yazımda da belirttiğim gibi birileri siyasi algı operasyonları yapmaya çalışıyorlar, bu insanların amacı kurdukları menfaat düzeninin bozulmadan yürümesidir, yoksa şehrin geleceğiymiş, ekonomik sıkıntılarmış, Samsunspor’un içler acısı haliymiş onların umurunda değil. Vezir Hazretleri bu şehirde ondokuz yıl gibi uzun bir süre yöneticilik yapmış, 1999 yılında yönetmeye başladığı şehrin ekonomik gücüyle şimdiki gücünü kıyasladığınızda ne kadar gerilediğimizi görmek için bir kaç örnek vermek istiyorum. Onun Başkan olduğu dönemlerde Buğday pazarı olarak bilinen bölgede kantariye esnafı vardı, ona ilave gıda borsası sahildeydi, her gün birkaç kamyon bu mağazalardan kantariye malzemesi yükleyip Trabzon, Rize, Artvin bölgesine giderdi. Bu alışveriş sayesinde hem esnaf kazanırdı, hem Kamyoncular kazanırdı, hem de Devlet Vergisini alırdı. Şimdi bakın bakalım yeni Gıda Borsasından Trabzon, Rize tarafına kaç tane Kamyon yüklenip gidiyor, tek bir tane bile yok.
Aynı şekilde Sinop, Bafra bölgesinden gelen araçlarla Liman tarafından gelen yoldan Necipbey Caddesine girilir, o caddedeki İnşaat malzemesi, hırdavat, çivi, tel, vs. satan esnaf satışlarını yapar, hamallar yüklemeleri yapıp araçları yollarlardı. Şimdi bırakın o bölgeden araç gelmesini ,yolun ağzı kapatılıp oraya Vezir Hazretlerinin en has adamı bina yaptı.Necipbey caddesinin girişi Atatürk Bulvarına kaydırılarak Necipbey esnafı perişan oldu. Şimdi de Vezir Hazretlerinin o has adamının damadı AK Partinin gençlik teşkilatı sayılan Türgev’in Başkanı Milletvekili aday adayı oldu. Bakın bunlar tamamen bilinerek yapılan operasyonlar.O çocuk o göreve gelirken Vezir Hazretlerinin haberi vardı, o günlerde Kayınçom atanmasına karşı çıkınca yanıma gelip ağabey ben dava adamıyım, hedefim AK Partiye imanlı gençlik yetiştirmek, asla siyasete girmeyi düşünmüyorum demişti. Bende beyanını esas alarak sahip çıkmıştım ama daha sonraki süreçte baktım ki Vezir Hazretlerinin has adamının damadı ve niyeti siyaset yapmak ,anında desteğimi çektim.
Bu şehir tam otuz yıldan beri sol zihniyetle yönetilmekte, ister AK Parti gelsin, isterse Anavatan partisi gelsin bu insanlar için hiç farketmiyor, onların tek dertleri sol zihniyette adam yetiştirmek ya da ırkdaşları korumaktır ,onun dışında en ufak bir hedefleri söz konusu olamaz.
Gelelim Vezir Hazretlerinin yerine oturacak isimle ilgili son gelişmelere, AK Parti Genel Merkezi Cuma gününe kadar Zihni Şahin ismini benimsemişti, ancak birilerinin müdahalesi sonucunda bu isim Erdoğan Tok olarak değişti ve son karar Erdoğan Tok olmuş durumunda gözükmekte. İlkadım ilçesinin en büyük ilçe olması, Erdoğan Tok’un MHP’den İlkadımı AK Partiye kazandırması ve naif kişiliğiyle bu koltuğu hak eden bir isim olduğu kanaatindeyim. Kaldı ki onun bu minvalde bir çalışması da olmadığını biliyorum, Allah bir makamı bir insana nasip edecekse istemesine de gerek yok. İster Zihni Şahin Olsun, İsterse Erdoğan Tok olsun her iki isim de muhafazakar, inançlı, müspet insanlar, onlar eski düzeni devam ettirecek yapıda olmadıklarından ikisi de uygun isimler. Ancak AK Parti Genel merkezinin Erdoğan Tok ismi üzerinde mutabık kaldığı yönünde bilgi geldi ama son kararı verecek olan Erdoğan olduğundan net birşey söylemek istemiyorum. Allahtan dileğim şehrimize bizim gibi düşünen insanların siyasetçi olarak gelmeleridir. Bugünlük de bu kadar yeter kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.