SİYASETTE HİÇ BEKLENMEDİK GELİŞMELER OLABİLİR
Yerel seçimlere yedi, sekiz ay gibi kısa bir zaman kala bir yandan aday adayları piyasaya çıkmaya başlarken, diğer yandan bazı basın yayın organları durumdan vazife çıkararak ceplerini doldurma peşine düşmüşler.
Bir diğer yanda ise kafalarında adaylık düşüncesi olup piyasayı koklayan ve ufak ufak istişarelerde bulunanlar var. Yaşanan süreçte bunlar olağan şeyler. Herkes işini yapıyor ancak yapılan tespitlere inanıp gerçeğe yakınmış gibi bir imaj ortaya çıkması halinde bazı insanlar çok büyük hayal kırıklığına uğrayabilirler.
Süleyman Demirel'in deyimi ile siyasette yirmi dört saat çok uzun bir süre Seçime kadar derenin altından çok daha sular geçer. Daha düne kadar bu ülkede Başkanlık sistemi tartışılır iken, şu anda bırakın Başkanlık sisteminden söz etmeyi Dünya konjoktüründe yaşanan gelişmelerin ardından AK Parti iktidarının geleceği masaya yatırılır hale gelmiş durumda. Zaten Başbakan'da bu durumu fark etmiş olmalı ki ülke genelinde geniş çaplı katılımların olduğu açık hava mitingleri tertip edildi.
Globalleşen dünya da siyasetin seyri de değişmiş durumda. Bir coğrafya da yaşanan gelişmeler başka coğrafyayı rahatlıkla etkiliyor. Örneğin Fransız İhtilali'nin yapıldığı 1789 yılında tüm dünyada örnek alınıp bazı hareketlenmeler olduğu gibi ülkemizde de bazı Osmanlı aydınları bu doğrultuda bazı çalışmalar yapmaları sonucu meşrutiyet ilanları, özgürlük talepleri kaçınılmaz hal almıştır.
Rusya'da yaşanan Kızıl Ordu'nun önderliğindeki Rus Çarını devirip yerine getirilen Komünist rejim tüm bölgede ilgi odağı haline gelmiş, ülkemizdeki bazı aydınlar bu konuda çalışmalar yapmanın yanında İttihat ve Terakki yönetiminin örnek modeli haline gelmiştir.
Daha sonraki süreçte yaşananları burada tekrar etmeye gerek yok. Burada üzerinde durulması gereken konu Dünyada yaşanan siyasal gelişmelerin tüm ülkeleri şu veya bu şekilde etkilemiş olmasıdır.
Ortadoğu'da yaşanan Arap baharı ilk görünüşte tüm İslam ülkelerini mutlu etmiş gibi görünse de egemen güçlerin bu işlerden ne kadar rahatsız olduğu herkes tarafından bilinmekteydi. Libya'dan başlayıp Tunus, Mısır ve Suriye ile devam ede gelen demokratik ayaklanmalar görünüşte Avrupalıları ve ABD' yi mutlu ettiği söylense de işin aslının hiç de öyle olmadığı son yaşanan olaylarla bir kez daha ortaya çıktı.
Suriye'de iki yıldan fazla bir zaman akan kardeş kanına sessiz kalan Batı ve ABD, seçimle iş başına gelmiş ve yüzde 52 gibi yüksek bir oyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı'nı deviren askeri yönetime en ufak bir tepki göstermiyor ise bunun tek nedeni haçlı zihniyeti değil de nedir?
Libya'da Kaddafi, Yemen'de Ali Salih, Mısır'da Hüsnü Mübarek, Irak'da Saddam Hüseyin yıllarca despot rejimle ayakta dururken sesini çıkarmayanlar, kendi menfaatlerine ve inandıkları şeylere ters düşen olaylar gerçekleşmeye başladığı andan itibaren anında olaya müdahil olup kendi menfaatleri doğrultusunda rejim değişikliğine gidilmesi yönündeki çalışmaları gözlerden kaçmıyor.
Kaderin cilvesi midir yoksa Ortadoğu topraklarının yaşadığı sürecin gereği midir bilinmez ancak o topraklarda yaşayan insanlar tarihin her döneminde zalim idareciler tarafından yönetilmekle karşı karşıya kaldılar. Firavunlar, Nemrutlar, Karunlar, Hamanlar hep bu topraklarda hüküm sürdüler. Peygamberlerin büyük bir kısmı bu topraklarda çile çekti. Bazen düşünüyorum da acaba bu topraklarda yaşayan Nebiler çektikleri çileler nedeniyle beddua mı ettiler ki onlardan sonra yaşayan insanların tamamına yakını sıkıntı çekti.
Bu kadar detaydan sonra gelelim konularla bizim ilgimize Avrupa ile Asya arasında köprü görevi gören ülkemiz yıllarca muhafazakar iktidarlardan uzak liberal yönetimler tarafından yönetildi. Menderes, Özal dönemleri ardından Erdoğan döneminde muhafazakar insanların rahat yaşadığı bir ülke haline geldi. Bu durum ülke nüfusunun çoğunluğunun yaşam biçimi olsada dışa bağımlı egemen güçlerin bu durumu asla kabul etmeyeceğini görmezlikten gelemeyiz.
Son yaşanan Gezi Parkı olayları bunun bariz örneğidir. Olay basit bir Park olayının ötesinde güç denemesi ve iktidarı devirme provasıdır. AK Parti iktidar olduğu 2002 yılında Ortadoğu'daki ülkelerin tamamı ile iyi ilişkiler içerisine girmiş, İtalya'sından Amerika'sına varıncaya dek bir çok ülke ile ilişkiler çok güzel giderken, Suriye'de yaşanan olaylarla birlikte olaylar tam tersine dönüvermiştir. Gerginliklerin diğer ülkelere de sirayet etmesi sonucu komşularımızın bir çoğu ile kavgalı hale gedik. İran, Irak, Suriye, Mısır, Almanya gibi ülkelerle gözle görünür fikir ayrılığımız olduğu açıkça ortada Peki bu süreçte Dünya konjoktüründe AK Parti iktidarı nasıl ayakta kalacak derseniz.
Bana göre tamamen Cenabı Hakk'ın desteği ile. Onun dışında görünürde hiçbir destek yok. İşte o yüzden bu fakir der ki önümüzdeki süreçte mevcut iktidarın işi çok zor. Ben şahsen sıkıntıların aşılması için dua ediyorum ancak Rabbimin takdirini bilemem. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.