SİYASİ SÜREÇTE MUHTEMEL GELECEK
SİYASİ SÜREÇTE MUHTEMEL GELECEK
Yazıya başlamadan önce özellikle bir hususu aydınlatmak istiyorum, bir önceki yazımda merhum bir arkadaşımın bana anlattığı bir olayı nakletmiştim, olayın içerisinde BBP'de geçmişti, ancak anlatılan olayda Merhum Muhsin Yazıcıoğlu veya BBP konusunda bir yorum yapılmayıp, tamamen iki kişi arasında geçen bir diyalog anlatılmıştı. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu çok sevdiğim, değer verdiğim Vatanperver, Maneviyata ve Mukaddesata çok değer veren bir şahsiyetti. Anlattığım olay ise çok farklı bir hikaye olmasına rağmen bazı okurlarımın alınganlık gösterdiğini gördüm, arkadaşlar yazdığım yazıyı iyice okur iseler burada Merhum Muhsin Yazıcıoğlu veya BBP ile ilgili eleştiri mahiyeti taşıyan bir husus olmadığını rahatlıkla göreceklerdir. Şayet yanlış anlaşılma olmuş veya Merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili olumsuz düşündüğüm gibi bir algılama var ise çok üzülürüm, zira benim için merhum Muhsin Yazıcıoğlu çok müstesna bir insandır.
Konumuza gelince bugün de siyaset yazacağım, zira yazdığım yazıya bir hayli yorum geldi, yorum yapan arkadaşların tamamına yakını iyi niyetli ancak bir iki arkadaş gereksiz isimlerin siyasi gelecekleri ile ilgili soru şeklinde yorum yazdıklarından onları onaylama gereği duymadım. Yorum yazan arkadaşlar kendilerine göre haklı olabilirler, zira siyasette asl olan Demokrasi olmasına rağmen kongrede kazanan bir teşkilatın görevden alınmasının doğru olmayacağını belirtmektedirler. Bu düşünceleri Demokrasi adına olmazsa olmaz bir düşüncedir, ancak uygulama noktasına gelindiğinde durum çok farklıdır. Siyasetin Demokrasinin gereği olduğuna itirazım yok, ancak siyasi partilerde Demokrasi olduğu konusuna gelince durum çok farklı asla ve kata siyasi partilerde Demokrasi olduğuna inanmadığımı söylersem abartmış olmam. Bu durum tüm siyasi partilerimiz için geçerlidir. Genel Merkezlerin tasvip etmediği veya Genel Başkanların onay vermediği isimlerin halk nezdinde itibarları olması veya delegenin desteğini almaları çok önemli değil. Geçenlerde Başbakan ile görüşen bir kardeşimizin anlattıklarını dinleyince bu anlattıklarımda ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. Arkadaşımız görevi gereği Başbakan ile görüşürken teşkilatla ilgili düşüncesini de sormuş, Başbakan hafif bir gülümseme ile delegenin desteğini almış ya biz ne yapalım şeklinde bir cevabı olduğunu anlattı. Başbakan'ı yakından tanıyanlar bu ifadenin ne anlama geldiğini bilirler, bu konuda benim yorum yapmama gerek yok. Kaldı ki benim derdim bu teşkilatın alınması veya kalması değil, ben bu güne kadar yaşadığım siyasi tecrübelerim ışığında öngörülerimi ve değerlendirmelerimi yazıyorum. Gelelim bundan sonra olası siyasi gelişmelerle ilgili düşüncelerime, bu güne kadar il teşkilatı ile ilgili müspet veya menfi bir uygulamanın yapılmamış olmasının nedeni Başbakan'ın öncelikli hedefleri arasında kabine değişikliği olması olduğunu düşünmekteyim. Kabinede gideceklerle ilgili benim yorum yapmama gerek yok ulusal basın üç Bakanın değişeceğini ve kimler olduğunu da yazmış, bu konuda da yorum yapmam doğru olmaz, zira taraflı davranabilirim. Ancak şu kadarını söyleyebilirim yapılacak değişikliklerde öncelikli olan Kabine değişikliği, ardından ise teşkilatlarla ilgili kararın verilmesi ihtimali kuvvetle muhtemel olduğunu düşünmekteyim. Bu güne kadar siyasi öngörülerimde pek yanılmadım, bakalım bu öngörümde durum ne olacak. Şayet dediklerim çıkarsa bundan sonra siyasetçiler bana uğramadan yola çıkmasınlar!... yok çıkmaz ise herkesin yolu açık olsun. Tabii ki bu işin esprisi, bakalım zaman ne gösterecek. Ankara gündemi ile ilgili söyleyeceklerim bunlar. Şehrimizdeki gündeme gelince arkadaşlarımızın bu gün yaptığı manşet haber enteresan bir haber, bu haber bir hayli gündemi meşgul edecek bir habere benziyor. Yaşanan olaylar bu güne kadar olduğu gibi belge olmaksızın yayınlanmayacağından bir hayli ilginç konular olduğu kanaatindeyim. Bakalım arkadaşlarımız önümüzdeki günlerde nasıl haberler yapacaklar, bekleyip göreceğiz. Yapılan haberlerde kimse hedef alınmadan yaşanan olaylar tüm detayları ile sizlerle paylaşılacaktır. Unutmayalım ki Tarih yaşananları yazmaktan ibaret ise biz de Tarihteki rolümüzü almakla mükellefiz. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.