SİZCE DE ORTADA BİR TERSLİK

SİZCE DE ORTADA BİR TERSLİK YOK MU

Hükümetin ısrarla ve kararlı bir biçimde yürütmekte olduğu barış planı herkesi heyecanlandırmış, hükümete oy verenlerden vermeyenlere varıncaya kadar toplumun büyük bir çoğunluğu akan kanın durması için bu sürecin çok iyi değerlendirilmesi gerektiği kanaatini taşımaktadır. Burada önemli olan tarafların iyi niyetli olarak bu konuya çözüm bulmaya çalışmalarıdır. Bu sorun ne hükümetin, ne geçmiş hükümetlerin ne de Cumhuriyetin sorunudur, bu sorun ta Osmanlı döneminden itibaren süre gelen beş yüz yıllık bir sorundur. Bu sorunu kim çözerse çözsün tarihe kahraman olarak geçeceği muhakkaktır. Zaten ana muhalefet partisi de bu konuda hükümete kredi verdiğini, çözüm sürecinde gereken desteği sağlayacağını açıklamış durumda. Bu konuda medya da üzerine düşeni yapmaya çalışıyor, olayları kaşımadan sade dille haberleştirmeye çalışıyor, arada çatlak sesler çıksa da kamuoyu tarafından itibar edilmiyor.

Buraya kadar olanlar gayet güzel ancak kafama takılan ve beni ciddi anlamda rahatsız eden bir başka konu bir yandan bu güzel süreç devam ederken diğer yandan sürekli olarak KCK operasyonları yapılıp gözaltılar devam ediyor. 28 Şubat dalgasının üçüncü ayağı kapsamında yeni tutuklamalar oluyor, sıranın basın organlarına geldiği söyleniyor, bir diğer taraftan da dördüncü yargı paketi hazırlanıyor.

Ben burada bir terslik olduğunu düşünüyorum, şayet yanılıyor isem beni düzeltin, sizce de bir yandan toplumsal barışa doğru gidilirken diğer yandan tam aksi bir durumla karşılaşmıyor muyuz? Hani derler ya bu ne perhiz ne lahana turşusu? Bu iş biraz ona benzemiyor mu? Madem ki toplumsal bir uzlaşıya doğru gidiliyor o zaman operasyonlar, gözaltılar, tutuklanmalar ne anlama geliyor anlamış değilim, varsa anlayan izah etsin de öğrenelim. Ülkemiz bir hukuk Devletidir, hukuk çalışacaktır, yasalar neyi gerektiriyorsa yapılacaktır eyvallah problem yok ancak bir yandan barış, barış diye bas, bas bağırıp diğer yandan operasyonlar devam ediyorsa burada insanın aklına elli türlü soru geliyor.

Benim aklıma biraz farklı şeyler geliyor ancak bunları burada yazmak istemiyorum, zira sürece zarar verebilir endişesini taşıyorum ancak yapılacak olan barışın olmazsa olmazlarının başında cezaevlerinde yatanların bir şekilde dışarıya çıkarılması olduğunu göz önüne aldığımızda yaşananlara bakıldığında ortada bazı sorunların olduğu gözüküyor. Önceki gün Güneydoğuda görev yapan bir Emniyet yetkilisiyle görüştüm durumun ne olduğunu sordum, herkes gibi onların da süreçten memnun olduklarını söyledi. Ancak üzerine basarak söylediği şey şu idi ;zaten şu anda etkin pişmanlık yasası nedeniyle uygulamada af var.

Örneğin dağdan silahıyla inen bir terörist emniyet güçlerine gidip ben pişman oldum, örgütü bırakıyorum ve etkin pişmanlık yasasından yararlanmak istiyorum dediğinde emniyet görevlisi onun GBT sine bakıyor, şayet herhangi bir olaya karışmamış ise onu serbest bırakıyor.Peki o zaman ısrarla af yok diyen bazı siyasetçiler neden böyle konuşuyor derseniz kanaatimce sürecin zarar görmemesi için böyle konuşuyorlar af olmadan sürecin sağlıklı yürümesi mümkün gözükmüyor. Hükümet bunun adını af demeden bazı iyileştirmelerle olayı çözmeye çalışıyor. Ancak kim ne derse desin benim bir kulağımdan girer diğer kulağımdan çıkar burada olaylara karışmış kişilere çözüm bulmadan bu iş hallolmaz.

Sürecin en zor taraflarından birisi de tutuklu askerler sorunu olacaktır. Zira bir yandan güvenlik görevlilerinize saldıranlarla masaya otururken diğer taraftan onlarla mücadele eden askerleri içeride tutacaksınız hem de terör örgütü üyesi diyeceksiniz bu iş bir hayli sıkıntı vereceği kanaatindeyim. Burada yapılması gereken toplumsal barışı tesis etmek ise o zaman herkesi memnun edecek bir çözüm bulunması gerekmektedir.

Dördüncü yargı paketi sadece KCK ve Terör örgütüne çözüm getirecek uygulamaları içerir ise doğru olmayacağı kanaatindeyim. Bu konuda sadece örgüt propagandası ile ilgili düşünce özgürlüğü getirmek de yanlıştır, düşünce özgürlüğü gelecekse toplumun her kesimine gelmelidir. Elinizdeki belgelerle haber yapıp ceza alıyorsanız buna düşünce özgürlüğü denemez, şu anda bağımsız basın ciddi bir yaptırımla karşı karşıyadır, bu konuda mutlaka Avrupa İnsan hakları Mahkemesinin getirdiği ölçüler doğrultusunda bir çözüm getirilmelidir aksi halde bağısız basın ne haber yapabilir ne de yazı yazabilir, kim iktidarda ise onun istediği gibi haber yapmak zorunda kalır. Basın toplumun gözü, kulağı, vicdanı olmaz ise o toplumda yaşanmaz. Birilerinin cebi, sesi ve menfaati olan basının önünü kim açmaya kalkar bağımsız basını susturur ise bunun vebalini çok ağır öder. Umarım önümüzdeki süreçte herkesi mutlu edecek bir çözüm yolu bulunur.

Ülkemizin, Milletimizin ve Devletimizin geleceği için en güzel olanının yapılması ümidiyle hoşça kalın.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR