SORUN SÜRECİ YÖNETEMEMEK
Yaşanan bazı olayları gördükçe iyiki bu gazeteyi kurduk diyorum. Şayet bu gazete olmasaydı emin olun her şey gerçeğinin tam tersine topluma anlatılırdı. Allah rahmet eylesin Ahmet Pala gazeteyi ilk kurduğumuzda bunların hepsi gider sen kalırsın demişti. Aradan geçen 11 yıllık süreçte rahmetlinin dedikleri çıktı. O zamanlar anlı şanlı yazar olduğunu iddia edenler, cemiyet başkanları, pala bıyıklılar, sosyal demokrat olduklarını söyleyip gazetelerini asla satmayacaklarını söyleyip daha sonra gazetelerini satıp botokslunun kiralık kalemleri yazıp çizip adeta şehri yatırıp kaldırıyorlardı. O zaman onları gördükçe adeta sinirim tepeme çıkıyordu. Bunların gerçek yüzlerini bu topluma anlatmak için mutlaka gazete kurmalıyım diyordum. Nihayet Rabbim lütfetti gazeteyi kurduk, çok çile çektik, bedel ödedik ama Hamdolsun dimdik ayaktayız. O zamanların haşmetli gazatacıları ya piyasadan çekilmek zorunda kaldılar ya bulundukları gazeteleri batırıp başka gazetelere geçtiler ya da alkol komasına girip bunak oldular ve toplumda itibarları kalmadı.
Bu gazatacılar öyle bir hale düştüler ki anlatamam. Tüm gelirlerini belediyelerin kasalarından tüyü bitmemiş yetim hakkını yiyerek temin etmeye alışmış şerefsizler şimdi belediyelerden bir şey alamayınca gözlerini son günlerin en önemli gündem konusu olan biyoenerji santraline diktiler. Allah şahidim, bu adamları hiç tanımadan bilmeden, bir kuruş para almadan bu konuda olması gereken neyse onu yaptım. Bugüne kadar bize verdikleri para 1180 TL ilan bedeli. İsteyen banka hesaplarımdan görebilir. Ben onlar gibi kalemimi satmaya kalksaydım Galip Öztürk’ün her ay gönderdiği asgari ücret karşılığı bedeli kabul etme basitliğine düşerdim. Santralle ilgili tezvirat yapanlara bakıldığında karşımıza çıkan insanlar ya bu işten yüklü miktarda nemalanmak isteyen gazeteciler, ya toplumda kendisine yer bulamamış olan birkaç sivri uçlu insan veya AK Parti’de daha önce siyaset yapıp da şimdi dışlanmış olan eski siyasetçiler olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Bunların amacı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Keşke amaçları üzüm yemek olsaydı, hep beraber onlara destek olurduk ama nerde...
Olayı büyütmek isteyen basın mensuplarının tek derdi var. O da adamlardan para koparmak. Emin olun başka dertleri yok, adamlardan öyle büyük meblağlar istemişler ki aklınız durur. Rakamları duyunca ben de şok oldum. Haber medya gibi büyük bir kurumun kapatmasının tek nedeni ekonomik olarak gazetelerin yaşadığı sıkıntıdır. Bu sıkıntıyı biz de kurulduğumuz günden beri yaşadık ama Hamdolsun dimdik ayaktayız. Haber medyanın sahibi olan arkadaşların farklı iş alanlarında faaliyet göstermelerine rağmen sürekli zarar eden işletmeyi kapatma cihetine gittiler. Geride kalan gazetelerin ekonomik durumları Haber medyadan çok daha kötü durumda olduğu da ortada. Biri hariç diğerlerinin kapanmasına gönlüm razı olmaz. Ayakta kalsınlar ama ayakta kalmak için böyle yanlış işlere tevessül etmek de doğru değil. Adamlardan reklam alıp da daha sonra aleyhlerine veryansın edenlerin yaptıklarına ne demeli siz söyleyin.
Bu süreçte iki yanlış yapıldı. Birincisi; santralle ilgili görevlendirilen basın mensubu arkadaş, Samsun’a geldiğinde eski tanıdığı yalama gazetecileri buldu, onların yalanlarına inandı. Onlar onun yüzüne güldüler arkasından da her türlü filmi çevirdiler. Adamlar bizim hiç okunmadığımızı söyleyecek kadar şerefsizleştiler. Neden? Çünkü biliyorlar ki Adnan Bahadır bu tür yanlış işlere izin vermez. Oysaki bu şehirde internetten en çok okunan gazete Denge gazetesidir. Her gün 20 bini tekil IP’den, 50-60 bin görüntülenmemiz var. İnanmayan Google’a girsin baksın. Öyle yalandan biz çok okunuyoruz martavalları atanlara da inanmayın. Bu ahlaksız ve şerefsizler, adama bu yalanı söyleyince adam da onlara inanıp bize hiç gelmedi. Bunlar böyle şerefsiz insanlar! Yaptıkları ne güzel değil mi? Şehrin en çok okunan köşe yazarıyla gazetesini yok say, adamı söğüşle… Yeme de yanında yat değil mi?
Süreçteki ikinci sıkıntı; işin başında meclis üyeleri ve kamuoyu gereği kadar bilgilendirilmemiş. O yüzden bu tür sıkıntılar yaşandı. Örneğin dünkü Büyükşehir meclisinde yaşanan kısmını ele alacak olursak ve olaya objektif gözle bakılacak olursa gerek CHP grup Başkan vekilinin konuşması, gerekse İYİ Parti grubu konuşmacısının konuşması makul ve objektif. Adamlar diyorlar ki bu olayı bize etraflı olarak anlatın, şayet denildiği gibi bir zararı yoksa biz de destekleriz. Yok, zararlı ise o zaman da karşısında oluruz. Bu tavra kimsenin itirazı olamaz. Buradaki sıkıntı meclisi yöneten arkadaşın çok yetersiz olması. Adamcağız öyle acze düşmüş ki yanındaki görevli bayan ne yapacağını söylüyor, o da ona göre konuşuyor. İnsan azıcık dersine çalışıp da öyle çıkar oraya, biz oralarda görev yaparken sabahlara kadar evrak okur, yasa, yönetmelik ezberlerdik. Öyle koltukta oturmayla bu işler yürümez. Ben onun yerinde olsaydım önce bu santralle ilgili güzel bir araştırma yapıp, meclis üyelerini bilgilendirirdim. Ondan sonra da kim isterse onu konuşturup cevabını verirdim. Oturumu kapatıyorum demekle bu işler olmaz.
Belediye meclisinde insanlara hakaret edenlere gelince onlar da kendi seviyelerini ortaya koymuşlar. Bu işler bağırıp çağırmayla olsaydı, türkücüler bu ülkeyi yönetirlerdi. Türkücü deyince aklıma geldi. Türkücü bir arkadaşın Ayvacıklı bir çığırtkanın peşine takılıp yanlarına da gazeteciyim diye geçinen üçkâğıtçıları alıp Çarşamba’da santral aleyhinde çalışmalar yaptıklarını öğrendim. O arkadaşlara tavsiyem buradan onlara ekmek çıkmaz. Gitsinler işlerini yapıp ekmek paralarını kazansınlar. Bu santralin sahipleri öyle havadan millete para verecek insanlar değiller. Debelenmesinler, ayrıca bizim de burada olduğumuzu unutmasınlar. Sözlerime son verirken şunu açık ve net tekrarlamak istiyorum. Şehre yatırım yapan kim olursa olsun yanında oluruz. Topluma zararı olduğunu ispat eden olursa da o zaman gereğini yaparız. Yok, sırf insanları söğüşlemek için yollara düşenler varsa onlarla ilgili de gereğini yapacağımızı bizi tanıyan herkes bilir. Biz bu şehirde mafyasına, çetesine eyvallah etmedik de bu çapulculara mı taviz vereceğiz... Bunu neden yaptığımıza gelince biz bu şehirde çok bedel ödedik, başkalarının ödemelerine göz yummayız da ondan. Bilmem anlatabildim mi? Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.