TARAF OLAMAYAN BERTARAF OLUR

Olaylara mı, yoksa kişilere mi, taraf olunacağı sorusunun cevabı elbette ki olaylardır. Tarihin hangi döneminde olursa olsun tüm mukaddes dinlerin veya tarihi olguların seyrini incelediğimizde karşımıza çıkan şey, yaşanan olaylar ve insanların o olaylar karşısındaki duruş şekli olmuştur. Birde yaşanan olaylarda doğrudan ve Haktan yana tavır koyan lider pozisyonundaki insanlara destek veren halk ve karşısında olan liderin etrafındaki insanlar olmuştur. Ramazan ayında Yüce kitabımızı biraz inceleme fırsatı bulduğumdan, tarihi seyri içerisinde Adem Aleyhisselamdan, günümüze dek yaşanan olayların tahlilini yapma fırsatı buldum. Adem Peygamberin bizatihi kendisinden başlayan imtihan süreci kıyamet sabahına kadar devam edeceği bir gerçek. Günümüzde yanlışın yanında duran insanlara baktığımızda geçmişteki yanlışların yanında duran insanlardan çok farklı olmadıklarını rahatlıkla görebiliriz. Geçmişte yaşayıp, bizzat mucizeler, olağanüstü haller görüp yaşayan insanlar, doğrudan yana tavır almayıp helak olmuş ise, bu gün de aynı şeyleri farklı boyutta yaşamamız hiç şaşırtıcı değildir.

            Osmanlı Devleti"nin yıkılış sürecinden geriye doğru gidip, yaşanan olayları ve idarecilerle halkın içerisinde bulundukları durumu incelediğimizde, karşımıza çıkan tablo idarecilerin adaletten uzaklaşıp, nefislerinin esiri haline gelmeleri, halkın da bu doğrultuda yukarıdan aşağıya doğru bozulup, zulmün arttığını görmemiz mümkün olacaktır. Osmanlı Devleti, halktan vergi toplayan görevlileri sıkıştırıp, onlardan almaları gereken vergiyi halkın ekonomik durumuna bakmaksızın belli kotalarla sınırlayıp, o kotayı getirmekle mecbur kılınca bu işi yapmakta olan görevliler de işi biraz daha kendi menfaatleri doğrultusunda ağırlaştırıp, insanlara aman vermemeye başlamışlar. Hatta vergisini ödeyemeyen fakir, gariban insanların ahırlarından hayvanları alınarak, günlük ihtiyacı olan yeme içme ve ailelerini geçindirme kaynağını da böylece ortadan kaldırmışlardı. Rahmetli Babaannem anlatırdı merhum dedemin vefatının ardından üç çocuğu ile birlikte hayat mücadelesi vermekte iken, bir de öşür vergisi ödemek zorunda kalınca ödeyememiş, görevliler ahırda olan tek ineği gelip alınca çocuklarına yedirecek bir şey bulamamış. Belki günlerce çocukları aç sefil kalmış, sonunda borç para bulup öşür vergisini ödeyince hayvanını almış, 5 km."lik yoldan sırtında odun taşıyarak satmış ve devlete olan borcunu ödemiş. İşte biz böyle fedakar, cefakar ve de vefakar bir ecdadın torunlarıyız. Bizim için önemli olan hak, adalet ve dürüstlük ilkesi olmalı. Bunun dışında olacak her türlü hareketin karşısında durmak mecburiyetindeyiz. Günümüzde yaşamakta olduğumuz bazı olayları irdeleyip incelediğimizde, geçmişte yaşanan olaylardan pek ders alınmamış gibi gözüktüğü kanaatindeyim. Şehrimizin 20-25km mesafesinde olan bazı köylerimize bir gidip, bakacak olursak insanımızın bir kısmı aç, sefil, perişan, çocuklar okula gidecek ayakkabı, önlük bulamıyor, öyle çocuklar var ki ilkokulu bitirmişler, henüz şehri görmemişler, bunları söylerken siyasi iktidarı eleştirmek veya politika yapmak istediğimi sanmayın. Devlet sadece iktidardan veya muhalefetten ibaret değildir. Hepimiz bu devletin vatandaşıyız ve diğer insanlar kadar sorumluluk sahibiyiz. Şayet bizim elimizden bir şey geliyor ve yapmıyorsak, bizler de sorumlu olduğumuzu ve Allah"ın bunun hesabını bizden soracağını unutmayalım. Sosyal devlet anlayışı yöneten, yönetilen, amir, memur bütünlüğü ve imkanları da, zorlukları da birlikte paylaşmayı gerektiren bir anlayış olmalıdır.

            Doğru olaylardan yana taraf olmak zorunda olduğumuz bir gerçektir. Peki doğrudan yana olmaz isek ne olur derseniz, herkes kendisine yakışanı bilir. Zaten Yüce Rabbimiz Kur-an"ı Kerim"de Müminlerden temiz erkekler temiz kadınlarla evlensin, pis erkekler de pis kadınlarla evlensin buyurmaktadır. Buradan da anlaşılacağı gibi toplumdaki temiz, dürüst ve doğru insanlar doğrudan yana tavır koymak zorundadırlar, kötü niyetli, helali haramı tanımayan insanlar da bir biri ile birlikte olmalı ki, zaten yaşadığımız dünyada durumun bundan ibaret olduğunu rahatlıkla görebilmekteyiz. Bir şehirde veya bir bölgede doğruluktan yana tavır koyan üç tane insan bir araya gelip, doğrulardan yana duruş siyaseti sergilemeleri halinde karşılarında cihanı alem olsa onlarla baş edemezler. Bırakın üç kişiyi bir insan davasında haklı ise Cenabı Hak onu tek başına alemi cihana karşı muvaffak kılacağını yüce kitabımızda vaat etmektedir. İşte bu nedenledir ki, tavrımızı kişilerden yana değil, olaylardan yana koyup, doğrudan yana olmak zorundayız aksi halde taraf olmaz isek bertaraf olacağımızı unutmayalım. Bertaraf olanların ne olacağını da hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Rabbim doğru insanlarla, doğru olaylardan yana olmayı nasip eyleye. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR