TEK BAŞINIZA KALSANIZ DAHİ, DOĞRUDAN ŞAŞMAMAK LAZIM

                           TEK BAŞINIZA KALSANIZ DAHİ, DOĞRUDAN ŞAŞMAMAK LAZIM
            Siyaset çok zor bir sanattır, kimse siyasete girerken zorla girmez, ancak siyasetten çıkmak öyle sanıldığı kadar kolay bir şey değil. O yüzdendir ki siyaset yapanlar çok dikkatli ve temkinli davranmak zorundadırlar. Siyaset yapanlar, oturmaları ve kalkmalarından tutun da arkadaşlık yaptıkları insanlara varıncaya dek her şeye çok dikkat etmek zorundadırlar, insanlar, beraber oldukları insanlarla anılırlar. O nedenle yeni seçilen siyasetçilerin, bu ölçülere çok dikkat etmeleri gerekmektedir. Bu konuda şimdilik daha fazla yazma gereği duymuyorum, zamanı gelince neyi neden yazdığımı herkes görmüş olur. 
            Koalisyon kurma çalışmalarına henüz başlanmadı, ancak şu kadarını söylemekte yarar var ki, zaten bürokraside şu an itibarı ile bir koalisyon olduğu açıkça ortada. Hükümet cemaatle ters düştüğü günden itibaren cemaat mensuplarını devlet kadrolarından temizlemek adına, nerede bir solcu veya başka partili varsa tamamını göreve getirdi. 2002 yılında AK Parti’nin iktidar olması ile birlikte görevden alınan birçok kamu görevlisi şimdi yeniden göreve getirildi. Örnek mi istiyorsunuz, Adliyedeki son HSYK atamalarından tutun da Emniyet teşkilatındaki atamalara, Sağlık Bakanlığı’ndaki atamalardan tutun neredeyse tüm kamu kurumlarında bürokratların sadece paralelci olup olmadıklarına bakılmak suretiyle atamaların yapıldığı ortada. Ülke bürokratla yönetilir, bürokraside koalisyon olduğuna göre AK Partinin kiminle ortak olacağı çok da önemli değil her halükarda bu işler yürüyeceğine göre ülke hükümetsiz kalmayacak demektir.
    Gelelim asıl mevzumuza, malumunuz gazetecilik mesleğine başladığımız günden bu güne kadar, birçok insanla yanlış yaptıkları için mücadele ettik. Gerek bürokraside, gerekse siyasette yanlış işler yapan birçok isimle mahkemelik olduk; ama duruşumuzdan asla taviz vermedik. Ta 2008 yılından bu güne dek yanlış dediğimiz adamlar ve yanlış işleri ile ilgili verdiğimiz mücadelede ne kadar haklı olduğumuz her geçen gün ortaya çıkınca, elhamdülillah demenin ötesinde bir şey yapmıyoruz. Eskiden beri beni okuyanlar ilk zamanlarda hayvanlar âlemi ile ilgili yazdığım yazıları çok iyi hatırlarlar. O günlerde isimlerini vermediğim halde belli başlı hayvan isimlerini örnek vererek yazdığım yazılarla ilgili bazı insan müsveddeleri gidip, mahkemelerde, vay efendim şu hayvan denince bu şehirde akla şu isim gelir, bu hayvan denince akla bu isim gelir, diye yalan beyanlarda bulunmuşlardı. Hâkim siz de olsanız böyle yalan bir şahitlik karşısında yapabileceğiniz bir şey olamaz. Bu insanlar o kadar enteresan insanlar ki sırf üç kuruşluk dünya menfaatleri için gidip mahkemelerde yalan şahitlik yapmanın ne anlama geldiğini bilmelerine rağmen, sırf bize zarar vermek adına çok rahat bir biçimde bu ifadeleri vermişlerdi. Ancak biz duruşumuzdan en ufak bir şey eksiltmeden, bıkmadan usanmadan yanlışların üzerine gitmeye devam ettik ve hamdolsun şehirdeki bu tür insanların büyük bir kısmının siyaset dışında kalmasını temin ettik. Bu sadece bizim başarımız değil, hamdolsun Mevla’nın bize lütfu olduğu muhakkaktır.
       Bize karşı bunca ittifak yapanlar ne zaman ki kendi aralarında iş ortaklıkları başladı gerçek yüzleri ortaya çıktı. Kimisi bize  saldırmak için birilerine yazılar yazdırdılar, yazı yazdırdıklarına dünyanın paralarını ödediler, yazı yazan uyanıklar da ceza almamak için, başkalarının adlarını kullanınca, biz mahkemeye verdiğimizde cezayı alanlar, soluğu internet sitelerinde doğruları yazmakta aldılar. Bir kısmı ise bize karşı şahit olarak kullandıkları insanlarla ortaklık kurunca öyle bir duruma düştüler ki anlatamam. Birbirilerinin aleyhlerinde konuştuklarını, değil bir müslümanın müslümana konuşması, kâfire dahi söylenemeyecek sözleri söylemelerine hiç şaşırmadım. İnsan dünya malı için bu kadar nasıl basitleşir derseniz, herkes kişiliğine ne yakışırsa onu yapar. Peki, olay sadece bunlarla mı sınırlı derseniz, elbette ki değil; geçmişte menfaat birlikteliği yapan ne kadar tanıdık sima varsa tamamının şimdi düşman olduğunu görünce Yüce Rabbimin ne kadar adaletli olduğunu bir kez daha yaşamanın mutluluğunu tadıyorum.
      Hangi işi yaparsak yapalım hangi dine, ırka, siyasi düşünceye sahip olursak olalım şayet doğrudan yana tavır alırsak, dünya karşınızda olsa inanın, vicdanen rahat olursunuz. Yok tüm ilişkilerin menfaate dayalı, çıkar ilişkisi odaklı olursa, inanın gün gelir tüm foyalarınız ortaya çıkar ve perişan olursunuz. Dün bir arkadaşım yanıma geldi, kafe açan bir siyasetçinin her ay otuz bin lira ( eski para ile otuz milyar) zarar ettiğini, bu yüzden, asıl mesleğini bırakıp kafenin başına geçeceğini söyleyince, O’na dedim ki: Ben kimsenin sıkıntı çekmesini istemem, ancak o dediğin kişi siyasetten o kadar  çok fuzuli para kazandı  ki değil her ay otuz bin lira, her gün otuz bin lira zarar etse yine de ona bir şey olmaz.
      Yüce Rabbimiz, şayet haklıysanız, tek başınıza kalsanız dahi güçlüsünüz, buyuruyor ya, demek ki imanımız kâmil bir iman olmadığından yaşadıkça mutmain oluyoruz. Oysaki Rabbimiz ne demişse kayıtsız şartsız doğru olduğuna iman etmedik mi! Yüce Rabbim her zaman doğrulardan yana olanlardan eylesin. 
      Kalın sağlıcakla.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR