TIKANDI BABALARIN...
TIKANDI BABALARIN SONU GÖRÜNMEYE BAŞLADI
Dünkü yoğunluktan ötürü köşe yazmaya zaman bulamadığımdan köşe yazmamaya karar vermiştim. Ancak dünkü yazıya bir değerli okurumuzun yaptığı yorum o kadar hoşuma gitti ki, onu sizlerle paylaşmak adına köşe yazmaya karar verdim. Toplumumuz hem duyarlı, hem inançlı, hem de hakkaniyet ölçüsüne özen gösteren bir toplum olduğundan köşe yazılarına çok anlamlı mesajlar geliyor. Bir köşe yazarı veya gazeteci için en önemli iki kriterden birisi yazılara veya haberlere duyulan ilgi ve tepkidir.
Şehrimizin en eski yerel gazetesinin geldiği nokta içler acısı. Gazetenin asıl sahibi piyasaya ve Devlete olan borçlarından ötürü gazete künyesine adını koyamaz hale gelmiş. İlk kurduğu gazetenin milyonlarca lira borcu nedeniyle batması üzerine bu kez ikinci bir şirket kurup adaleti arkadan dolanmak sureti ilave isimle yayın hayatına devam etmiş. Ancak onun da SSK, Vergi dairesi ve diğer borçları birikince üçüncü bir yol arayışına girmek sureti ile resmi ilan hakkı olan bir gazete satınalınmış. Gazetenin adına bu gazetenin adı da ilave edilerek yayın hayatına devam edebilmiştir. Bu arkadaşımız o kadar çok insanın canını yakmış ki, anlatmak mümkün değil. Taflan'da oturan bir arkadaşın eniştesinden yaklaşık beşyüzbin avro borç para almış, ancak parayı ödememiş. Aradaki arkadaş aklını kaçıracak noktaya gelmiş. Adamcağız psikolojik tedavi görmek zorunda kalmış. Bunun dışındakiler de saymakla bitmez, ancak onlar artık çaresiz kalınca olayı Allah'a havale etmek zorunda kalmışlar. Bu arkadaşımız çaresizlikten gitmiş iki sahtekara teslim olmuş. Onlar da onu tepe tepe kullanıyorlar, ancak onların da yolu bitmek üzere olduğu açıkça ortada.
Bu arkadaşımız ve beraberindekilerle ilgili bir yorum yazan kıymetli okurumuz bakın olayı ne güzel özetlemiş;
SAYIN BAHADIR SİZİN BAHS ETTİKLERİNİZİN HEPSİ SANIRIM TIKANDI BABA OLACAKLAR... KISSADAN HİSSE
Sultan Mahmut kıyafet değiştirip, beraberinde sadrazam ve birkaç muhafız ile halkı teftişe çıkmış. Dolaşırken bir kahvehaneye girip oturmuşlar. Bakmışlar müşteriler kahvehaneciye seslenip duruyor: "Tıkandı Baba, çay getir"; "Tıkandı Baba kahve getir". Tıkandı Baba lakabı Sultan Mahmut'a ilginç gelmiş. Merak edip kahvehaneciyi çağırmış. Kahvehaneci gelince: - Baba sana neden "Tıkandı Baba" derler? Hele otur da anlat, demiş. Tıkandı Baba başlamış anlatmaya: - Ben bir gece, bir rüya gördüm. Rüyamda tanıdığım tüm insanların bir çeşmesi vardı ve hepsinin çeşmesinden oluk oluk su akıyordu. Benim de bir çeşmem vardı fakat benim çeşmemdeki su ip gibi akıyordu. Sonra ben; "Keşke benim çeşmem de onlarınki kadar aksa" diye içimden geçirdim. Sonra yerden bir çomak alıp suyun geldiği oluğu dürtmeye başladım. Ben oluğu dürterken çomak kırıldı ve ip gibi akan suyum damlamaya başladı. Bu sefer ben; "Keşke çeşmem diğerlerininki kadar olmasa da, bari eskisi kadar aksa" diye içimden geçirdim ve oluğu kurcalamaya devam ettim. Ben uğraşırken suyun geldiği oluk tamamen kırıldı. Az önce damlayan suyum, tamamen kesildi. Ben yine uğraşmaya devam ediyordum ki, o sırada Cebrail göründü; "Tıkandı, baba! Artık uğraşma!" dedi. O gün bu gündür bu rüyamı kime anlattıysam adım Tıkandı Baba'ya çıktı. Hangi işe elimi attıysam olmadı. Şimdi de burada çaycılık yapıp zar zor geçinmeye çalışıyorum.
Yukarıdaki hisse bu insalara nasıl da uyuyor değil mi işte size tıkandı Babaların Samsun versiyonu, bu insanları bekleyen akıbet çok kötü. Zira ağlayanın malı gülene fayda etmediği açıkça ortada. Bunlardan birisi nerede ise tüm şehri dolandırdı, bir diğeri sahibi olduğu gazeteyi satmak zorunda kaldı. Nikahsız olarak kızı yaşında bir bayanla yaşıyor, bir diğeri ise tam bir rezalet. Adamın Karadenizin hiç bir vilayertinde zerre kadar kredisi kalmamış. Yakında sokakta kalırsa şaşmayın. Adili mutlak olan Allah bunları ıslah eylesin. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.