TSO DA KAZAN KAYNAMAYA BAŞLADI
Körlerle sağırların biri birini ağırlamakta çok maharetli olduğu bu şehirde maalesef başta basın camiası olmak üzere hiç kimse kendisine bakmadan bol kepçeden atması gerçekten gülünç bir durum. Bu şehirde herkes kimin ne olduğunu çok iyi bilmesine rağmen bana değmeyen yılan bin yaşasın mantığı ile hareket ettiğinden bu tür olayların üzerine Delikçi Memed efendiden başka giden yok. Delikçi Memed efendi bu kadar işle nasıl baş edecek derseniz hamdolsun şu ana kadar baş ettiğine göre bundan sonra da Allah'ın izniyle baş edeceğinden en ufak bir şüphem yok.
Dün gazetelere göz atarken bir meslektaşımın yazdığı yazı çok dikkatimi çekti, meslektaşım diyor ki ''artık bu şehirde külhanbeylerin rahat dolaşma imkanı yok, kimse kimseye kabadayılık yapamayacak.'' Bunu söyleyen arkadaş ah bir inanabilse işte o zaman onu ben alnından öpeceğim, zira o külhanbey bozuntularının siyasetteki ve ticaretteki uzantılarını hatta üstadlarını yere göğe sığdıramayıp öven acaba kim çok merak ediyorum. Bu toplumun balık hafızalı olmadığını söyleyenler sanırım çok kısa sürede söylediklerini unutuyorlar. Laf olsun torba dolsun, konuşmak için konuşmak veya köşeyi doldurmak için yazmak eskiden prim yapıyordu ancak bundan yaklaşık yirmi yıl önceki bir reklamın deyimiyle eskimiş çoraplarınızı atın, artık Türkiye'ye falanca marka çorap geldi misali artık bu şehirde DENGE Gazetesi ve Delikçi Memed efendi olduğu sürece bu palavralara kimse inanmaz.
Bu kadar ara faslından sonra gelelim asıl konumuza malumunuz önceki gün TSO ile ilgili bir manşet haber yapmıştık, haberde iş adamlarından toplanan paralarla alınan beyaz eşyalardan bahsetmiştik.Bu konuda elime geçen beş tane dilekçe var, beşinde de TSO'ya 4982 sayılı yasa gereğince alınan beyaz eşyaların kimden ve kaça alındığı sorulmakta. Biz bu haberi yaptığımız gün TSO'nun hem oda meclisi hem de yönetim kurulu toplantısı vardı, bu toplantıların hiç birisinde kimsenin sesi soluğu çıkmamış, ne kadar güzel değil mi? TSO iş adamlarından sel felaketi için yardım topluyor ve toplanan bu paralarla TSO'nun meclis üyesi ve saymanı olan arkadaşın mağazasından beyaz eşya alınıyor veya alındığı iddia ediliyor, kimse çıkıp arkadaş ne oluyor nedir bu rezalet demiyor veya diyemiyor.Diyemez çünkü onu demesi gerekenlerin çiğ et yememiş olmaları gerekiyor, çiğ et yemeyen çok az olduğundan kimse sesini çıkaramıyor. Aldığım duyumlara göre alınan beyaz eşyaların faturaları başka bir BEKO bayiine kestirilmeye çalışıldığı yönünde, şayet böyle bir uygulamaya gidilirse daha da vahim bir durum.
TSO'da uzun zamandan beri yaşananları ben bilgisayarımın hart diskine kaydettim, zamanı geldikçe yayınlayacağım, kimler yandan şirketlerle odanın paralarını iç etmişler, hangi uyanıklar tadilat, tamirat adı altında odayı söğüşlemişler hepsini günü geldiğinde yazacağım. Oda yönetiminde güzel insanlar da var, ancak seslerinin çıkmaması çok enteresan bir durum.Kamu kurumu hükmünde olan TSO'da yapılan satınalma işlemlerinin teklif mektubu dahi alınmaksızın yapılması bir yana alınan malzemelerin oda saymanından alınması çok daha vahim bir durum. Beyaz eşyaları veren arkadaş kendinden emin ise yaptığı satışların adetini, fiyatını açıklasın toplum öğrensin, yok ben bu işten para kazanmadım gibi edebiyat yapmaya kalkar ise o zaman adama sorarlar sen o beyaz eşyalardan kaç tanesini bedava verdin. Selzedelere verilen yatakların bir kısmını yine oda yönetiminden bir arkadaş ücret almaksızın vermiş, işte adamlık bu arkadaşın yaptığıdır, bu iş adamımızı tebrik ve takdir ediyorum. Ayrıca bu olayın bir de ticari boyutu olduğunu unutmamak gerek, bu şehirde beyaz eşya satan onlarca esnaf var, şayet böyle bir alım yapılacak ise bu esnafa taksim edilse ne olurdu? İl Özel idaresinde yapılanlar gibi sadece bir, iki kişiyi kollayıp, geri kalan onca insanı dışarıda tutmak ne insanidir, ne vicdanidir, ne de ahlakidir. Bir işin başına geçen insanlar veya yönetimde bulunanlar Rabbena hep bana demeyip, Rabbena hep lena(Hepimize ver) mantığı ile hareket etseler çok daha fazla para kazanacaklarından eminim ama paylaşmayı bilmeyip sadece kendisini düşünenlerin mutlaka helak olduklarını unutmasınlar. TSO Başkanı Zeki Murzioğlu bundan dört yıl önce TSO'daki görevinden istifa ettiğinde ilk aradığı kişi ben olduğumu unutmasın, o gün onun istifa haberini sadece DENGE gazetesinin yapma nedeni gördüğü haksızlıklara karşı duruşuna verdiğimiz destek olduğunu da unutmasın. O gün haksızlıklarla mücadele edip istifa eden arkadaşımız şimdi aynı şeyler yapılırken sessiz kalmayı tercih ediyorsa burada bir sorun var demektir. Ben kimsenin düşmanı değilim, veya düşmanlık olsun diye bu olayların üzerine gitmiyorum, hatta TSO başkanlığına da talip değilim ancak ortada bir sorun var ise bunun sonuna kadar üzerine gitmek hepimizin görevi olduğunu da unutmayalım. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son vermek istiyorum. Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.