TÜM OLUMSUZLUKLARA RAĞMEN NEDEN AK PARTİ?
Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse veya tüm olumsuzluklara rağmen neden AK Parti’ye destek vermek gerekir diye düşünecek olursak önce olumsuzlukları ardından da neden AK Parti’ye destek olunması gerektiğini yazacağız. Zira hepimiz Allah’a hesap vereceğiz, hangi işi yaparsak yapalım işimizi vicdanımıza göre yapmak zorundayız. Yanlış olan ne varsa yazıp çizeceğiz ama nihayetinde ülkemiz, inancımız ve şehrimiz için doğru neyse onu yapmak zorunda olduğumuzu unutmayalım. AK Parti kurulduğu günden bugüne kadar ülkeye güzel hizmetler etmiş bir parti olduğu kadar içerisinde AK Parti çizgisiyle uzaktan yakından ilgisi olmadığı halde sırf menfaatleri için partinin içerisinde olan yüzlerce, hatta belki de yüz binlerce insan olduğu da bir gerçektir. Siyasal İslam olarak adlandırdığımız ve bizim de içinde olduğumuz bu siyasal düşünce üç konuda sınıfta kalmıştır. Bunlardan biri para, bir diğeri makam ve sonuncusu da kadındır. Siyasal İslam bu üç konuda sınıfta kalmıştır. Keşke öyle olmasaydı da bizden sonraki nesillere çok daha temiz bir siyasi miras bıraksaydık ama maalesef bu saydığım konularda muhafazakâr kesimin tamamına yakını sınıfta kalmıştır.
Olay sadece bununla sınırlı mıdır derseniz, elbette değil. AK Parti iktidarlarında her türlü adam kayırmalarından tutun da hoyratça yapılan kamu harcamalarına, Belediyelerdeki usulsüzlüklere varıncaya dek inancımızın ve vicdanımızın kabul etmeyeceği pek çok olayın yaşandığı bir gerçektir. Bunları hiç ama hiç kimse görmezlikten gelemez. Bunlar ülkemizin şu andaki gerçekleridir. Kimse yalandan yok böyle bir şey diyemez. Belediye başkanları öyle bariz hatalar yapmışlardır ki anlatmakla bitmez. Kimisi eşini dostunu aile efradını Belediyeye doldurmuş kimi Belediyenin parasını yandaşlarına dağıtmış, kimisi de makam sahibi olunca evini, arabasını ve eşini değişmiştir. Bu saydıklarımı yapmayanlar çok azınlıkta kalmıştır, pek çoğu maalesef nefsine yenik düşüp Allah’ın yasak kıldığı bu fiilleri işlemiştir. Bunu açık ve net söyledikten sonra gelelim neden hâlâ AK Parti’yi ısrarla desteklediğimize.
Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme ve çöküş dönemlerini iyi okuyun. Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkan zihniyetin amacı büyük İsrail Devletini kurup Dünyaya Yahudi zihniyetini hâkim kılmaktı ki bunda da büyük oranda başarılı oldular. Osmanlı’yı yıkan zihniyet bugün Ortadoğu’da Theodor Herzl’in ortaya koyduğu Arz-ı mevud yani vaat edilen topraklar olan büyük İsrail Devleti idealini gerçekleştirmek olup bunun için büyük bir uğraş vermekteler. Amaçları Türkiye’nin güneydoğusunun büyük bir kısmı ile Suriye, Irak Devletlerini de içerisine alacak bir İsrail Devleti kurmaktır. Bu işin taşeronluğunu ABD, İngiltere ve batılı bazı Devletler üstlenmiş, İsrail de arka planda işi yönetmektedir. Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar Kürtlerle en ufak bir sorun yaşamayan Türkler, şimdi bu taşeron Devletlerin organizesiyle birlikte Kürtleri ayaklandırıp önce Güneydoğu’da bir Kürt Devleti kurup, ardından Suriye, Irak ve İsrail’den oluşan büyük İsrail Devletini kurma planlarını devreye koymak istiyorlar. Bu nasıl ki iki iki daha dört ederse o derece açık ve nettir.
Bu taşeron Devletlerin bu konuda tek ikna edemedikleri ve alt edemedikleri Devlet Türkiye’dir. Suriye’de ve Irak’ta Türkiye’nin yaptığı operasyonlar nedeniyle oralarda istediklerini yapamayınca en büyük düşmanları Türkiye Devleti ve bilhassa başındaki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmuştur. Bunu gören derin Devlet, Bahçeli’yi de ikna ederek Cumhur İttifakının kurulmasını sağlamıştır. Yoksa ne Devlet Bahçeli Erdoğan’ı çok sevdiğinden bu birliktelik olmuştur ne de Erdoğan Devlet Bahçeli’yi çok sevdiğinden bu ittifak olmuştur. Bekâ meselesi dedikleri de budur. Yoksa bir Belediye Başkanı şunu yapmış, diğeri bunu yapmış, bu işin hikâye kısmı. Cumhur İttifakının zayıflaması halinde bu taşeron Devletler yeniden seçim diye tutturup Cumhur ittifakını iktidardan indirecekler. Ardından da her istediklerini yaptırabilecekleri iktidara getirip Arz-ı mevudu gerçekleştirecekler. Tüm oyunların bu eksende döndüğünü unutmayalım. Reis-i Cumhur’un ve Devlet Bahçeli’nin sürekli ağızlarından düşürmedikleri Bekâ meselesi budur. Biz de tüm olumsuzluklara rağmen bu nedenle Cumhur İttifakına destek olmak zorundayız. Bu siyasi bir konu değil, ülke meselesidir bunu unutmayalım.
Ayrıca çok kızdığımız bazı AK Partili Belediye Başkanları gidip yerine gelecek olan CHP’li Belediye Başkanları çok mu farklı olacak derseniz, onu da şöyle izah edeyim; 1960’lı yıllarda Almanya’ya giden köylülerimiz her hafta sonu köyümüzün en yaşlısı olan merhum Yusuf dayının evinde toplanırlarmış, Yusuf dayı onlara nasihat edermiş. Yusuf dayı bir sohbetinde köyümüzün CHP’li tek ailesi olan bir aile için demiş ki ‘‘ula uşaklar şu bizim falanca sülale varya onun her yıl köyümüze 40 bin lira zararı var. (Nedeni Devlet yardımı alamayıp parayı köylünün harcaması) oradan biri çıkmış demiş ki Yusuf dayı bizim sülalenin durumu nedir? Bekliyor ki Yusuf dayı ona ‘sizin sülalenin köyümüze şu kadar faydası var’ diyecek ama Yusuf dayının cevabı şu olur: ‘‘sizinkini de çarp öbürkünün iki katıyla, yani sizin sülalenin de bize köye yılda 80 bin lira zararı var.’’ AK Partili Belediye Başkanları kaybedip CHP’li adaylar kazanırsa işte Yusuf dayının dediği olur. Onlar da bunların yaptığı yanlışın iki kat fazlasını yaparlar. İşte bu nedenle bu döneme kadar AK Parti iyi olduğu için bu dönemde de Bekâ sorunu ve ehvenişer olduğundan ona destek vereceğiz. Aksi halde sonumuz Osmanlı’nın sonu gibi olur ki Allah ülkemizi ve milletimizi o durumlara bir daha düşürmesin diyerek sözlerime son vermek istiyorum, Kalın sağlıcakla.
Not: Sağlıkta yaşanan skandallara seçimden sonra devam edeceğiz. Ayrıca yaklaşık iki aydan beri arızalı olan CTP makinemizi tamir ettik. Bu süreçte hoşgörülü davranan gazete okurlarımıza sonsuz teşekkürler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.