UĞRAŞTIĞIMIZ ŞEYLERE BAKAR MISINIZ?
Son günlerde yaşanılan bazı olaylara ve algı operasyonlarına bakınca Efendimizin “İnandığınız gibi yaşamazsanız yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız” hadisi şerifi aklıma geldi. Polis okulunda veya bir kamu kurumunda Atatürk’ün heykeli eskidiği için hurdacılar çarşısına veya benzeri bir yere tamire gönderilmiş, bunu öğrenen bazı işgüzarlar vay efendim böyle bir şey nasıl olur diye feryadü figan ettiler, yazıp çizenin de tutun da siyasetçisine kadar herkes bu konuyu konuştu. Sanırım bu insanlar Atatürk’ün "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." sözünü bilmiyorlar veya bilmek istemiyorlar. İnsanlar fanidir, doğarlar, büyürler ve ölürler ama fikirler kalıcıdır, Heykellerle, büstlerle fikirler yaşatılmaz, ancak yaşamakla ve örnek olmakla fikirler yaşatılır. Ayrıca, bir heykel eskimiş ise onu değiştirmek veya tamir etmek mümkün olmayacak mı, bu kadar statükonun anlamı var mı? Bazı işgüzar gazeteciler bu işi o kadar büyüttüler ki anlatamam, yok heykeltıraşından, sanat tarihçisine aramadık yer bırakmadılar, neymiş efendim heykel hurdacıda tamir edilmezmiş, mutlaka bir sanat atölyesinde tamir edilecekmiş. O beğenmediğiniz hurdacıların içerisinde öyle mükemmel ustalar var ki heykeltıraşlara taş çıkartırlar, ama amaç farklı olunca olayı evire, çevire, ballandıra, ballandıra öyle amacından saptırdılar ki anlatamam.
Şehrin bunca sorunu varken bilerek veya bilmeyerek Atatürk heykelini şuraya veya buraya tamire gönderen insanları töhmet altında bırakmanın alemi var mı? Merak ettiğim nedir biliyor musunuz bir heykel eskise veya yıpransa onun yerine yenisi dikilip eskisi hurdaya verilemeyecek mi? Allah aşkına soruyorum, Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir uygulaması var mı? Komünist Rusya’da Bolşevik ihtilalini yapan Lenin’in, Küba’da Fidelkastro’nun veya Çin’de Mao’nun veya başka bir ülkede böyle bir uygulama var mı? varsa söylesinler de bilelim. Atatürk’ü sevmek öyle konuşarak, nutuklar atarak değil ilkelerini savunup yaşamakla olur, heykelini tamire yollayan kamu kurumlarına saldırmakla olmaz. İnsanlar işsiz, işyerleri kapalı, açık olanlarda siftah yapmadan kepenk kapatıyorlar, bunlarla ilgili ne yapılabilir diye yazıp çizmek varken kamuoyunu gereksiz gündemlerle meşgul etmek abesle iştigal değilse nedir. Siyasetçiler işlerini yapıyorlar, onlara bir şey demem ama gazetecilerin yaptığı hiç ama hiç doğru bir şey olmadığı ortada.
Ülke gündemini işgal eden bir diğer konu Boğaziçi Üniversitesine atanan Rektör, bu konuda amacından çok saptırıldı, amaç atanan Rektörden çok direk Cumhurbaşkanına karşı bir direnişi tırmandıracak bir olay haline geldi, Cumhurbaşkanının da dediği gibi korkmasalar Cumhurbaşkanı istifa diyecekler. Cumhurbaşkanını veya Hükümeti sevmeyebilirsiniz buna saygı duyarım, ama sırf ortalığı karıştırmak adına öğrencilerin az, dışarıdan gelenlerin çoğunlukta olduğu eylem grupları oluşturup eylemler yapmak bu ülkeye fayda getirmez, tam aksine zarar getirir. Bu tür olaylar altmış ihtilalinden önce de yapılmıştı, merhum Menderesi iktidardan uzaklaştırmak için öğrenci eylemleri, üniversite hocalarının yürüyüşleri ve benzer nümayişler yapılmıştı, nihayetinde de ihtilal yapıldı, Menderes ve iki arkadaşı idam edildi ama onlar toplumun nezdinde kahraman, idam edenlerde zalimler olarak hafızalarda yer etti. Aradan geçen yıllar hep Demokrasiden yana, darbecilerin de aleyhinde olmuştur. Hatta darbenin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel “Menderesin asılması için CHP çok baskı yaptı, Menderese yazık oldu, çok üzgünüm’’ dediğini de unutmayalım. Ak partiye ve Tayyip Erdoğan’a kızabiliriz, yanlışlarını eleştirebiliriz ki bunu bu şehirde en çok ben yapıyorum, ama iki tarafa da yaranamıyorum, bir taraf, çok yumuşak eleştiriyorsun diyor, diğer taraf sen yapma bari, bu işin içinden gelen biri olarak niye böyle yapıyorsun diye kızıyorlar. Buda yaptığımın ne kadar doğru olduğunu ortaya koymakta, ben kimseye yaranmak için değil doğruları ortaya koymak için yazıyorum.
Ancak hepimiz aynı Geminin içerisindeyiz, amaç Gemiyi batırmak olmamalı, Geminin Rotası yanlış ise o rotayı düzletmek için mücadele verilmeli, bu mücadele de isyan etmek değil, aklı selim ile uyarmaktır. Demokrasilerin vazgeçilmez unsurları siyasi partilerdir, iktidara gelmenin yolu da siyasi partiler aracılığı ile seçilip iktidar olmaktır. Bunun dışındaki arayışlar beyhudedir, bu millet ihtilallerin heybetli komutanlarının dört askerle ve resmi törenlerle defnedilen Cenazeleri de gördü, yüzde bir oy alan ama meydanlara sığmayan cenaze törenlerini de gördü, bu gerçekleri görüp hala daha boş işlerle uğraşanlara yazıklar olsun demekten başka bir şey diyemiyorum. Bugünlük de bu kadar kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.