UZLAŞI OLACAKSA HERKESLE OLMALI

Konumuza girmeden önce geçtiğimiz perşembe günü ahirete yolcu ettiğimiz kıymetli kayınpederim Hafız Mustafa Köktaş’ın cenazesine katılarak acımıza ortak olan, katılamayıp arayan veya mesaj atan tüm dostlarımızdan Allah razı olsun. Kayınpederim çok değerli bir insandı. Merhum Aşıkkutlu Hoca’dan hıfzını tamamlamış, daha sonra benim gibi birkaç yıl imamlık yaptıktan sonra hayatın zor şartlarının getirdiği yükü imamlıkla kaldıramayacağını görünce ticarete başlamıştır. Dört kardeş olarak Irmaksırtı’na yerleşmişler. Yıllarca tuğlacılık, nakliyecilik, bakkallık ve benzeri işleri yaptıktan sonra İstanbul’a gitmiş, Beykoz Belediyesinin arkasında uzun yıllar kömür ticareti yaptıktan sonra yaşlılığında tekrar Samsun’a gelmiş ve büyük oğlunun yanında hayatını tamamlamış mümin, muvahhid ve samimi bir insandı. Allah’tan tüm geçmişlerimize rahmet dileyerek asıl konumuza geçmek istiyorum.

Ülkemizin başındaki en önemli belalardan birinin terör belası olduğu herkesin malumudur. Kırk yıldan beri binlerce şehitle birlikte milyarlarca dolar harcayarak baş ettiğimiz bu beladan kurtulmak ise hepimizin en önemli beklentisidir. Burada yıllarca bu işe gönül verip şehit olanından tutun da şehit yakınlarına ve binlerce babasız anasız kalan evlatlara dek tarifi mümkün olmayan nice acılar yaşandı. Bu örgütün tek başına bu işi yapamayacağını kundaktaki bebek dahi bilir. Örgütü her yönüyle destekleyen batılı ülkelerin, Osmanlı’yı nasıl paramparça ettiğini hepimiz biliyoruz. Allah şükürler olsun ki bugün toprak bakımından Osmanlı’nın yirmide biri kadar büyük olsak da artık kendi silahımızı, İHA’larımızı ve SiHA’larımızı yapacak güçte güçlü askeri altyapısı olan bir ülkeyiz. Kırk yıldan beri ülkemiz insanına bu acıları yaşatanları Rabbim hak ettikleri gibi yapsın, iki cihanda da onları zelil kılsın. Buradaki amacın Kürtlere bağımsız bir devlet kurma olmadığı asıl amacın Büyük İsrail’i kurmak ve vaadedilmiş toprakları İsrail egemenliğine katmak olduğu herkes tarafından bilinmekte.

Devletin zaman zaman dış güçlere karşı uzlaşı politikaları doğrultusunda çözüm paketleri ortaya koyduğu da bir gerçek, geçmişte bunu defalarca yaşadık. Devlet, son çözüm sürecinde hainlerin yeraltlarına yaptıkları bomba düzeneklerini yıllarca süren çalışmalardan sonra temizleyebildi. Şimdi de buna benzer bir çözüm ve uzlaşı paketi ortaya konmuş durumda. DEM heyeti, bebek katiliyle gitti görüştü, adam evlenmek dahi pek çok şey istemiş. Evlensin sorun değil ancak bir uzlaşı olacaksa bunu sadece bu terör örgütüyle değil, tüm terör örgütleriyle yapmak gerektiği kanaatindeyim. FETÖ terör örgütü PKK’dan çok insan öldürmedi, bu örgütün verdiği zararı anlatmakla bitiremem, hala daha devletin belli kademelerinde bunların kriptolarının olduğundan adım gibi eminim. Allah onları da bildiği gibi yapsın ancak bu örgüte mensup gariban insanların çektiği çileleri de çok iyi biliyorum. Gerçi pişmanlık yasasından istifade edenleri oldu, etmeyenleri oldu ama kim ne derse desin ortada bir uzlaşı olacaksa bu uzlaşıya herkesi ortak etmek lazım.

Bulunacak çözüm ise çok düşünülerek ortaya konulacak şartlar etrafında olmalı. Topyekün bir af olmamalı. Kısmi af, şartlı salıverme veya şartlı sicil afları şeklinde formüller üzerinde durulabilir. Cenab-ı Hak kendisine şirk koşulmasının dışındaki tüm günahları affedeceğini vaadediyor. Efendimiz, Bedir Harbinde amcası Hazreti Hamza’nın ciğerlerini söken Vahşi’yi müslüman olunca affetmiş ama ‘Benden uzak dur, seni görünce aklıma amcam geliyor.’ buyurmuştur. Devlet, kendi bölünmez bütünlüğü ve rejime karşı yapılan ihanetler dışındaki suçları affedebilir veya şartlı affedip tekrarı halinde eski suçların tamamının da tekrar devreye girmesi şeklinde bir çözüm ortaya koyabilir. Ölçümüz Allahu Teala’nın kullarına karşı koyduğu af ve ceza modeli olursa sorunu daha rahat çözebiliriz diye düşünüyorum. Devlet her zaman 18 yaşındadır. Suçluları her zaman bilir ve bulup gereğini yapar ama hiç de acele etmez. Zamanı gelince gereğini yapar. Çözüm olması için bazı fedakârlıkların da olması şart tabii ki. Karşı taraf yasal çerçevede meşru zeminde mücadele edecek sınırlar içerisinde istediğini yapacak haklar elde ederken devletin de kendi güvenliğini, toprak ve vatanın bölünmez bütünlüğünü garanti altına alma zorunluluğu vardır. Ben bu konuda çok ümitvâr değilim. Birilerine işte size çözüm önerisi, biz gereğini yaptık ama karşı taraf samimi değildi sizler de gördünüz demek adına yapılan bir icraat olduğunu düşünüyorum. Keşke öyle değil de sahiden çözüm bulunup silahlar ebediyen toprak altına konulabilse de bizler ve bizden sonra gelecek nesiller rahat etse. Rabbim, ülkemiz hakkında hangisi hayırlı ise onu nasip eylesin diyerek sözlerime son veriyorum. Bugünlük de bu kadar, kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR