Yahudiler Lanetli Bir Millet midir?
Akait kitapları imanı tarif ederken taklidi ve tahkiki iman olarak ikiye ayırırlar. Tahkiki iman adından da anlaşıldığı gibi bizzat kitaplardan ve kaynağından okuyarak inanmak, diğeri ise atalarımızdan, dedelerimizden, hocalarımızdan ve anne, babalarımızdan duyarak inanmaktır ki, çoğumuzun imanı taklidi imandır. Hatta çoğu zaman bazı hurafeleri de dinimizin gereği imiş gibi inanmak zorunda kalırız. Ne zaman ki elimize bir kitap alır, olayla ilgili ayet ve hadisleri inceleriz, olayın gerçeğini öğrenme imkânına sahip oluruz. Sadece ayet ve hasisleri incelemek de yetmeyebilir, Ehli Sünnet Âlimleri" nin içtihatları ve fıkıh kitaplarının hükümleri de bu konuları öğrenmemizde temel oluşturmaktadır.
Çocukluğumdan beri büyüklerimden ve etrafımdan sürekli olarak Yahudilerle ilgili lanetli bir millet olduklarını duyarım. Ancak Yahudiliğin gerçek anlamı nedir, kime Yahudi denilir, kime sabi denilir, kime Nasrani denir gerçek anlamda bilmiyoruz. Sadece kulaktan duyma bilgilerle kafamızda bir Yahudilik oluşturmuşuz, gerisi ile ilgili en ufak bir araştırma ihtiyacı hissetmemişiz. Bu konuda çocuklarımıza da aydınlatıcı bilgi verme ihtiyacı duymamışız. Sizin anlayacağınız şeytan taşlamaktan salâvat vermeye zaman bulamamışız. Öncelikle şunu bilmemizde yarar görüyorum; Yehuda Hz. Yakub"un (A.S.) on iki evladından en büyüğünün ismidir, daha sonra bu isim tüm İsrailoğulları için kullanılmak sureti ile Yahudilik kavramı ortaya çıkmıştır. Sabiilik ise lügat anlamında İslamiyet, Hiristiyanlık ve Yahudiliğin dışındaki tüm din mensuplarına verilen addır. Istılahtaki anlamı ise meleklere, yıldızlara veya putlara tapanlara verilen addır(İbni kesir tefsiri,c.1,72)
Peki bu insanları Cenabı Hak neden lanetledi? Yaşamakta oldukları mısır kıtası Sahra-i kebir olarak adlandırılmakta, her yer büyük kum çölleri ile kaplı olup, verimsiz arazi hükmünde olmasına rağmen, Yahudilerin yaşamakta olduğu Nil nehrinin etrafı gerek mahsul bakımından, gerekse avlanacak balık bakımından fevkalade zengin bir bölge olduğundan Yahudiler bu bölgede tarım ve hayvancılığın yanında avcılıkla da iştigal etmekteydiler. Yapmış oldukları hayvancılığı o kadar aşırıya getirmişler ki, sığırı ve öküzü tapılacak hayvanlar mertebesine çıkarmışlar. Hz. Musa"nın bu konudaki ikazlarını da dinlemiyorlardı. Allahu Teala her ümmeti imtihan ettiği gibi Yahudileri de bu konuda imtihana tabi tutmuş, ineklere olan aşırı bağlılıklarını ortadan kaldırmak için onlara en güzel inek sayılabilecek özellikte bir ineği tarif ederek kesmelerini emretmiş(Zülfikar25,söz,73). Yahudiler ise türlü bahaneler uydurup onu kesmemek için ellerinden geleni yapmak istemelerine rağmen Hz. Musa"nın Yüce Allah"ın emrini yerine getirme konusundaki ısrarcı tavrı ve peş, peşe inzal olunan ayetler neticesi sarı bir sığır bulup, getirdiler ve onu boğazladılar. Bunun üzerine Yüce Allah iman etmeleri için onlara bir mucize göstererek, daha önce öldürmüş oldukları bir insanın katili ile ilgili aralarındaki ihtilafı çözmek üzere kestikleri ineğin etinden bir parçasını ölüye yapıştırmasını emrediyor. (Bakara 73) Bunun üzerine ölü dirilerek, kendisini öldüreni söylüyor. Ancak bu insanlar yine de iman etmiyor. İman eden birisini gördüklerinde Biz iman ettik diyorlar, kendi aralarında ise (Reisleri onlara); Allah"ın size(Tevrat"ta) açıkladığı Muhammed"in sıfatlarını Rabbinizin huzurunda size karşı onunla delil getirsinler diye mi onlara öyle söylüyorsunuz(Bakara 76) diyerek, gerçek yüzlerini ortaya çıkarıyorlar. Bu imtihanı kaybeden Yahudilere Cenabı hak ikinci bir imtihan olarak, Cumartesi gününe hürmet etmelerini ve o gün sadece ibadetle ilgilenmelerini emrediyor. Ancak onlar bu emri ilahiye de muhalefet ederek hadlerini aşıyorlar(Nesefi,c.1,96) Nihayet İsrailoğulları Cenab-ı Hakka Allah"tan başkasına kulluk etmeyeceklerine,ana,babaya akrabaya,yetimlere ve yoksullara yardım edeceklerine, insanlara güzel sözle muamele edip, namaz kılıp, zekat vereceklerine söz vermiş olmalarına rağmen(Bakara 83) bu sözlerinden pek azı müstesna, hepsi yüz çevirip, yüz çevirici(dönek)lerden oldular.
İşte Yüce Kitabımızın anlatımı ile Yahudiler gerek Rablerine verdikleri sözden caymaları, gerekse Rablerinin onları yaptığı imtihandan başarısız çıkmaları ve gerekse münafıklıkları nedeni ile Lanetli kullardan olmuşlardır. Girdikleri her imtihanda başarısız olan Yahudilerin, Kudüs"teki İslam topraklarında başarılı olmaları veya hezimetlerinin uzamasını müfessirler o topraklarda yatmakta olan Peygamber atalarının hürmetine Cenabı hakkın geciktirdiği ve o topraklarda yaşayan Müslümanların kendilerinde olanlara yaptıkları ihanetin bedelini ödemek olarak değerlendirmektedirler. Cenabı Hak lanetli kullarından uzak, sevdikleri ile birlikte olmayı hepimize nasip eylesin. Hoşçakalınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.