YÜZDE ON KOMEDİSİ

Bugün birkaç konuya değinmek istiyorum, konularımızdan ilki Cuma günü olması hasebiyle Diyanet İşleri Başkanlığının bayanların Cuma Namazına gitmesi yönünde yaptığı çağrıyla ilgili olacak. Bu konuda Cuma suresinde geçen ilgili Ayeti ele alacak olursak Ayette; ''Ya Eyyühellezine amenü iza nüdiye lissalati min yevmil cumuati fes'av ila zikrillahi ve zerülbeyğ'' Mealen, 'Ey iman edenler (Cuma günü) Namaza çağrıldığınızda alışverişi bırakıp Allah'ı zikre yani namaza koşun' buyurmakta. Arapça bilenler bu Ayeti Celile’de kadın, erkek ayırımı yapılmaksızın tüm Müslümanları namaza davet etmekte, ancak mezheplerin bu konudaki uygulamaları farklı, bizim mezhebimizde Cuma namazı kadınlara farz değil, diyeceksiniz ki mezhepler neye göre bu içtihadı yaptılar. Biz İmam-ı Azam Ebu Hanefi’den daha büyük bir Âlim olmadığımıza göre onu eleştirmek de haddimize değil. Kaldı ki toplumun yüzde ellisine yakını oruç tutmazken yüzde altmışından fazlası beş vakit namaz kılmazken, haftada bir gün kılınacak Cuma namazını bu kadar önemsemek bence çok doğru değil. Biz önce topluma beş vakit namaz kılmayı öğretelim. Farz olan oruç tutmanın ehemmiyetini öğretip oruç tutturalım, ondan sonra da Cumaya bayanların gitmesini önemseyelim.

 

Toplum olarak geldiğimiz nokta inandığımız gibi yaşamak değil, yaşadığımız gibi inanmak olmuş durumda. İslami tesettür kılığında zıpçık gibi pantolon, üstünde tüm vücut hatlarını gösteren ceket, kafada o giyimin hışmına uğramış bir başörtüsü takan bayanlar Cumaya gitseler ne olur gitmeseler ne olur. Kafelerde, eğlence mekânlarında oturup fosur fosur sigara içip, namahrem erkeklerle tavla atan kız çocukları Cumaya gitse ne olur, gitmese ne olur. Cumada hocalar onlara bu yaptıklarının haram olduğunu söyleyecek durumda mı? Yoksa Diyanetin eline tutuşturduğu hazır hutbeyi mi okuduğu ortada olan bir dini nasihatten ne beklenir onu da sizler takdir edin. Diyanetin asıl işi çocuklarımızın İslami yaşam biçimlerinin nasıl olması gerektiğini onlara anlatmak, haram, helal nedir bunları anlatmak olmalı. Dini günler, bayramlar, zaferler, vs. gibi sosyal içerikli hutbeler bu işin çözümü olamaz. Bayanların Cumaya gitmeleri, bayram namazlarına katılmaları, toplumun içerisinde olmaları İslam’ın yasakladığı bir şey olmadığı gibi tam aksine teşvik ettiği ilahi emirlerdir. Ama onlardan çok daha önemli olanı bu katılımlarda İslami ölçüler uyuşması gerektiği bir gerçektir. Bu konuyu bu kadar irdeledikten sonra ikinci konumuza geçmek istiyorum.

 

İkinci konumuz, son günlerde televizyon ekranlarından düşmeyen yüzde onluk indirim müjdesi komedisine. Geçtiğimiz iki aylık süreçte tüm emtiada yüzde yüz civarında bir artış olmuş,  akaryakıtından gıda maddesine, temizlik maddesinden giyimine kadar her şey yüzde yüz civarında zamlanmış. Şimdi birileri çıkmış yüzde on indirim kampanyaları yapıp topluma müjdeler veriyor. Oh ne güzel öyle değil mi. İşin garip tarafı da bir Allah kulu çıkıp yahu arkadaş siz ne yapıyorsunuz biz bundan iki ay önce markete gidip alışveriş yaptığımızda ihtiyaçlarınızı elli liraya alırken şimdi yüz liraya alıyoruz, yüzde onluk indirimde neymiş demiyor. Bir de hal yasasında değişiklik yapıp komisyoncuyu aradan çıkaracaklarını söylüyorlar. İyi güzel de bu uygulamada mümkün mü kimse sormuyor. İsterseniz şimdi bu konunun uygulama aşamasını bir ele alalım, Nevşehir’de patates üretimi yapan falanca köylünün kamyonla malını alıp Samsun’a getiren hal esnafı satın aldığı patatesi el arabacısından marketçisine satıp onlar da vatandaşa satıyorlar. Komisyoncu aradan çıkarsa bu işi kim yapacak çok merak ediyorum. Aynı şekilde ege bölgesinden üzüm bağı satın alıp, toplattıktan sonra kamyonlarla depolama alanına nakledip soğuk hava deposunda depoladıktan sonra lazım oldukça vatandaşa satan komisyoncuyu aradan çıkarırsanız bu işi kim yapacak çok merak ediyorum.

 

Kanun çıkarmak çok kolay, mecliste çoğunluğun varsa Milletvekilleri önerge verir anında çıkar ama o kanunun uygulaması nasıl olacak onu belirlemeden kamuoyuna açıklamak doğru değil. Evet, komisyoncuların bir kısmı çok fahiş fiyata mal satıyorlar onu kabul ediyorum. Tarladan 70 kuruşa aldıkları domatesi 5 liraya satıyorlar ama onları aradan çıkardığın zaman sen Devlet olarak köylünün tarladaki malını alıp depolayıp vatandaşa satacaksan sorun yok. Yok, ben bu işi yapamam, Devletin işi tarladaki malı alıp depolamak değil dersen o zaman o işi kim yapacak, zavallı köylü ürününü nasıl vatandaşa ulaştıracak. Enflasyonun yüksek çıkmasının en önemli nedenlerinden biri, sebze meyve fiyatlarındaki aşırı yükselme olduğundan Hükümet bu işe çözüm aramakta haklı ama çözüm ararken alternatifi de sunmak zorunda aksi halde uygulamada ciddi sorunlar çıkar. Ayrıca her şeye yüzde yüz zam gelmişken kalkıp yüzde on indirim kampanyaları yapmak bana göre komik bir şey. Bugünlük de bu kadar kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR